Olaylar Ve Görüşler

Peki, yurtdışı oyları?

08 Ekim 2015 Perşembe

Yurtdışı seçmeni ilk kez 2014 Cumhurbaşkanı seçiminde, 54 farklı ülkedeki 103 konsolosluk ve gümrük kapısında oy kullandı. Katılım, özellikle ‘randevu sistemi’ nedeniyle yüzde 8.3’te kalmıştı. 7 Haziran’da ise seçime katılma oranı yüzde 32.5 olarak gerçekleşti.

Yurtdışı seçmen sayısı (2.866.979) Türkiye’deki seçmen sayısının yaklaşık % 5’ine denk gelmektedir. Cumhurbaşkanı seçiminde yurtdışında Erdoğan % 62,3, İhsanoğlu % 27,9, Demirtaş % 9,8 oy almıştı. Yurtiçinde ise Erdoğan % 51,7, İhsanoğlu % 38,6, Demirtaş % 9,8 almıştı.
Katılım düşük olmakla birlikte, yurtiçi oranlara göre, yurtdışı seçmenin Erdoğan’a oyu çok daha yüksek ve İhsanoğlu’na göre çok daha düşüktü. Demirtaş ise eşit düzeydeydi. 7 Haziran’da ise; AK Parti’nin % 50,4, HDP’nin % 21,4, CHP’nin % 15,9, MHP’nin % 9, diğer partiler ise toplamda seçmenin % 3,2’sinin oyunu almıştı. İki seçimi karşılaştırdığımızda, seçmen oranındaki katılım, net bir şekilde AK Parti aleyhinde, HDP lehinde gelişmiştir.
Ayrıca; 7 Haziran’da yurtiçi oylarına, yurtdışı oyların eklenmesi ile partilerin oy oranlarında değişiklik olmuştur. Örneğin AKP 40,66’dan 40,87’ye, HDP % 12,96’dan % 13,12’ye yükselmiş, CHP % 25,13’ten % 24,95’e, MHP ise % 16,45’ten % 16,29’a düşmüştür. Yurtdışında güçlü olan AKP ve HDP için katılımın yüksek olması vekil sayısını arttırmada olumlu bir etken iken, CHP ve MHP’de ise olumsuz bir etkendir.

Yurtdışı oyların etkisi
Dolayısıyla 1 Kasım’da yurtdışı seçmenlerinin katılımının artması, partilerin çıkaracakları vekil sayısını doğrudan etkileyecektir. Kocaeli seçim çevresi örneğine bakıldığında da bu daha net görülmektedir. Yurtdışı oyları, yurtiçi oylarına eklendiğinde, AKP ve HDP’nin oy oranı yükselmekte, CHP ve MHP düşmektedir. Yurtiçi oylarına göre AKP 6, CHP 3, MHP ve HDP birer vekil çıkarırken, yurtdışı oylarının eklenmesi ile AKP ve CHP değişmezken, MHP yerine HDP bir vekil çıkarmıştır. Yurtdışı seçmenlerinin erkek seçmen oranı, yurtiçine göre 4 puan daha yüksektir.
Yurtdışında erkek seçmen oranı % 53, yurtiçinde % 49, yurtdışında kadın seçmen oranı % 47, yurtiçinde ise % 51’dir. Yurtdışı seçmenlerinin yurtiçi seçmenlerinden daha eğitimli olduğu görülmektedir. Okuma yazma bilmeyen seçmen oranı yurtiçinde % 5 iken yurtdışında % 2’dir. İlkokul mezunu yurtiçinde % 28, yurtdışında % 21, fakülte mezunu yurtiçinde % 14 iken yurtdışında % 15, yüksek lisans ve doktora mezunu yurtiçinde % 1,4, yurtdışında % 3,1’dir. Yurtiçindeki kadınlar da, erkekler de yurtdışındakilerine göre daha düşük eğitimdedir.
Yurtiçi ve yurtdışı seçmeni yaşlarını oransal açısından karşılaştırdığımızda, yurtiçinde 18-24 yaş ve 55 yaş ve üstü seçmenler daha yüksekken, 30-54 yaş arası seçmen oranı yurtdışında daha yüksektir. Örneğin, 18-24 yaş arası seçmen yurtdışı seçmenleri içinde % 15,1 iken bu oran yurtiçi seçmenlerde % 15,6’dır. Yurtdışında orta yaş seçmen (35- 49) yurtiçine göre daha yoğundur. Yine bir ilginç olgu olarak, 55 yaş üstü ve özel olarak da 75 yaş üstü seçmen yurtiçinde % 5,4 iken yurtdışında % 2,2’dir.
Yurtdışı seçmenleri arasında hiç evlenmemiş ve boşanmış olanların oranı, yurtiçine göre daha yüksek, evlilerin oranı ise daha düşüktür. Hiç evlenmeyenlerin oranı yurtdışı seçmende % 30, yurtiçi seçmeninde % 22, e vliler yurtdışında % 62 iken, yurtiçinde % 69, boşanma yurtdışında % 6 iken yurtiçinde % 4’tür. Yurtdışı seçmen sayısı, yurtiçine göre daha hızlı artmaktadır. 2014’ten 2015’e kadar yurtdışı seçmenleri % 3,1 oranında artarken, yurtiçindeki % 1,6 oranında artmıştır.

Sandık kurulan ülkeler
Yurtdışında sandık kurulan 54 ülkenin 26’sı Avrupa, 20’si Asya, 4’ü Afrika, 2’şer tanesi de Kuzey Amerika ve Okyanusya; seçmenin % 91’i Avrupa, % 4’ü Amerika, % 3’ü Asya, % 0,15’i ise Okyanusya kıtasındadır. Sandık kurulmayan diğer ülkelerde yaşayan seçmen sayısı 18.284 olup oranı % 0,64’tür.
Seçmenlerin yarısı Almanya’da (% 49,7), % 11’i Fransa, % 9’u Hollanda, % 5’i Belçika, % 4’ü Avusturya, % 3’ü Kuzey Kıbrıs TC, % 2’şer İsviçre, ABD, İngiltere, Avusturalya’da yaşamaktadır. 10 ülkede de % 1-0,2 arasındaki oranlarda seçmenler yaşamaktadır. Bu 20 ülke dışındaki 34 ülkede sadece % 2,3’ü yaşamaktadır.

FİLİZ AYDIN KOÇ İstatistik Uzmanı/Seçim Analisti

 

-

 

 

Seçmen pişman olur mu?

Bu kuramı seçmenlerin oy verme kararlarına etki ve tepkisini inceleyerek özetleyeceğiz. Bu kuramı ortaya çıkaranlar Nobel ödüllü F. E. Kydland and E.C. Prescott isimli Amerikalı iki ekonomi profesörü. Bu kurama İngilizcede “Time İnconsistency- Zaman Tutarsızlığı” kuramı derler. Bu kuramı yaşam ve insan davranımlara uygularsak rasyonel (akılcı) düşünmeyen ve davranmayan kişiler çoğu kere “kısa vadeli çıkarlarını öne çıkarıp” uzun vadeli “çıkarlarını feda ederler”.
Sonuçta da akılları başlarına gelir, yaptıkları yanlışı anlayıp önceki kararlarını değiştirirler. Tabii bunun mümkün olabilmesi için de karar veren ve uygulayan insanların, kısaca seçmenlerin “ne kadar kısa sürede” daha akılcı davranmayı öğrenebilmelerine bağlıdır. Kısaca aldıkları karardan pişmanlık duymalarına bağlıdır.

Yanlış Bağdat’tan dönmez
Yanlış karardan pişmanlık duymak, kişilerin davranışlarına yön veren en önemli etkenlerden biridir. Bazı kişiler yaptıkları hatadan veya aldıkları yanlış karardan dolayı pişman olup risk azaltmak için karar değiştirirken, bazı akılcı davranmayan kişiler ise yanlışlıklarında ısrar ederler ve daha büyük risk alarak eski kayıplarını telafi etmek isterler, sonuçta daha da büyük tehlike ve riskle karşı karşıya kalırlar.
Aynı şekilde demokrasilerde seçmenler de bu kurallara tabidir. Eğer bazı kişiler rasyonel davranabilme yeteneğinden mahrum iseler aldıkları yanlış kararları her konuda tekrar ederler. Yani bir türlü akılcı davranmayı öğrenemezler. Bu olgu doğal olarak insanların eğitimi, dünyaya bakışları, yaşam felsefesi, akıl ve algılama ile anlayış yeteneklerine bağlıdır.

Hata tekrarları
Normal koşullarda bu tür karar alma niteliğinden uzak olan ve akıl yerine duyguları ile hareket eden kişilerin öğrenmesi, ders alması ve karar değiştirmelerini beklemek, anlamsızdır. Onlar zaman içinde bile bile yanlışlıklarını tekrar ederler. Rasyonel insanlar ise “zaman içinde, deneyimlerinden ders alarak veya başkalarının deneyimlerinden öğrenerek” kararlarını değiştirirler. Yani akılcı kişiler, duygusal veya başka nedenlerle davranan kişiler gibi hatalarını tekrarlamaya devam etmezler. Rasyonel davranmayanların bir kısmını okumaya ve öğrenmeye kapalı, bilgi almaya istekleri olmayan, ön fikirli, kısa vadeli çıkarlarına odaklı, beyni bazı konularda koşullanmış olarak nitelemek mümkündür.

Gelelim siyasete
Bu kuramın gerek ekonomiye ve finansa, gerekse siyasete uygulaması üzerinde çok değişik örnekler bulmak mümkündür. Kanımca bugün için en önemli uygulamalarından birisi de seçmenlerin kararlarından pişmanlık duyup duymamaları ile ilgilidir. Eğer seçmenler akılcı davranırlarsa, yani her şeyi akla, mantığa, hesaba, kitaba ve uzun vadeli çıkarlarına göre davranımlarda bulunurlarsa, yaptıkları yanlış bir seçimin, yani destekledikleri bir siyasi partinin kendi yaşamlarına verebileceği veya verdiği zararı görüp karar değiştirmeleri ve başka bir siyasi partiyi tercih etmeleri gerekir.
Ama seçmen rasyonel davranma yeteneğinden mahrumsa, yani duygusal davranıyorsa yahut kısa vadeli küçük çıkarlar uğruna ilerideki olası kazanımlarını feda ediyorsa onun karar değiştirmesini beklemek abes olur. O seçmen tekrar tekrar aynı hatasını tekrarlar. Bir türlü zaman içinde değişmesini gerektirecek belirtileri, uygulamaları ve uğrayabileceği büyük zararları göremez. Bu olgu bana bir zamanlar medyamızın kahramanlarından Sülün Osman karakterini hatırlatır. Sülün Osman Galata Köprüsü’nü bazı saf insanlara satmakla ün salmıştı.
İnsanlar eğer rasyonel düşünemiyorlarsa, tekrar ve tekrar aynı hataya düşmekten kurtulamazlar. Ezbere dayalı bir kültürün eğitim sistemini özetleyen şu eski deyim de rasyonel olmayanların ruh halini anlatması bakımından bence büyük önem taşıyor: “Tekrar alet tekrar ahsen, velevkane yüz seksen.” Yani, “Yüz seksen kere bile olsa tekrar etmek faydalıdır.” Hatada ısrara devam et.  

Prof. Dr. TEVFİK DALGIÇ Teksas Üniversitesi



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları