Londra'da 'Geceyarısı Ekspresi'

07 Nisan 2013 Pazar

Londra (2) - Nereden çıktı şimdi bu demeyin! Aynen öyle “Geceyarısı Ekspresi” Londra’da… Hayır Alan Parker’ın dünyanın her yerinde gösterilen ünlü filmi değil, bu kez balesi geliyor Londra’ya! Hani bizi dünyaya rezil ediyor diye hop oturup hop kalktığımız “eser” pek yakında Coliseum sahnesinde…
Yıllar boyu Londra Festival Balesi’nde (şimdiki adı: İngilliz Ulusal Balesi) başdansçı, sonra başkoreograf ve yönetici olarak parlayan
Peter Schaufuss, dört yıl önce atalarının ülkesi Danimarka’ya yerleşip kendi adını verdiği topluluğu kurmuştu. Dans tiyatrosuna yakınlığı, daha deneysel ve aykırı çalışmalarıyla tanınıyor. “Geceyarısı Ekspresini o sahneye taşımış, Hong Kong Dans Festivali’nde ilk gösteriminde çok beğenilmiş ve şimdi topluluğuyla Londra’ya geliyordu. Londra temsillerinin bir de artısı olacaktı. Başrolde günümüzün en karizmatik dansçılarından, “Balenin James Dean’i diye tanınan Sergei Polunin vardı…
Temsiller başlamadan, İstanbul’a dönüyordum. Ama meraktan da ölüyordum. Prova izleyebilir miyim, yönetmen, koreograf ya da baş dansçıyla görüşebilir miyim diye başvurdum. Yanıt veririz dediler. Beklemeye başladım. Beklerken…

\n

Gerçeğin temsilinden utanmak!

\n

Beklerken, bir süre önce okuduğum Kanat Atkaya’nın “Al Sana Geceyarısı Ekspresi!” başlıklı o muhteşem yazısını düşünmeden edemedim. CHP’nin Cezaevi Raporu’ndan yola çıkıyor ve BUGÜN cezaevlerinde yaşananların Alan Parker’in filmine rahmet okuttuğunu söylüyordu.
Raporun ortaya koyduğu gerçekleri burada sıralayamam. Sadece “
Ergenekon örgütünün kasası” denen Kuddusi Okkır’ın bugün hayatta olmadığını, cezaevlerindeki öteki ölümleri, 5 yıldır savunma verilmeden içeride tutulanları düşünün yeter.
Tuhaf bir milletiz. “
Geceyarısı Ekspresi”nin kitabına, filmine, dansına öfkeleniyor, kızıyor, kıyameti koparıyor ya da utanıyoruz. Milli gururumuza dokunuyor! Ama gerçeğine gözlerimizi kapatabiliyoruz, yok sayabiliyoruz! Nedense gerçeği gururumuza ya da herhangi bir yerimize dokunmuyor! ( Bakınız: Her gün hükümete övgüler düzenler…)
Oysa tam tersi olmalıydı. Eğer gerçekten iktidar ya da yandaşlarının dediği gibi “
ileri bir demokrasi” olsaydık, insan onurunu yok sayan bu rezilliğe, hak ve hukuksuzluğa karşı çıkar; bunların sahneye, perdeye, kitaba yansımasını ancak farklı sanatsal açılardan ele alıp ilgilenirdik…

\n

Skandal: Balet kaçtı

\n

Sonunda yanıt geldi: Hayır ne prova izleyebilir ne de görüşebilirdim, zaten sonsuz sorunlar vardı! Açıklama henüz yapamazlardı…
Ertesi gün “
skandal” diyordu gazeteler: Başbalet Sergei Polunin kaçmıştı, yok olmuştu. Balenin asi genci aranıyor ama bulunamıyordu.
Bu, Sergei Polunin’in ilk kaçışı değildi. Geçen yıl da Britanya Kraliyet Balesi’nden “
topluluk beni çok sevmiyor” gerekçesiyle kaçmıştı. 24 yaşındaki sanatçının denge sorunu, esrar sorunu (tıpkı başkahraman gibi) ve aşk sorunları vardı. Bu kez gerekçesi (söylentiye göre) “Prodüksyonun iyi olmamasıydı”… Şimdi harıl harıl yeni bir dansçı başrole hazırlanıyor…
Ben Türkiye’ye, gerçeklere dönüyorum. Ama 9-14 Nisan’da Londra’da Coliseum’da “
Geceyarısı Ekspresi”ni gören olursa, lütfen bana ayrıntılı yazsın, merakım hâlâ devam ediyor.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları