Sultanlar da Ağlar

25 Ağustos 2013 Pazar

Komedi ciddi bir iştir, sulandırmaya gelmez.
Nedense ülkemizde komedi yapmaya soyunan herkes abartılı, bayağı, yapay ve kötü esprileri arka arkaya sıralayıp biraz da süte su katar gibi işi cıvıklaştırdığında dizinin tutacağını sanıyor. Seyirci de bunu istiyor diye, bir de hedef kitlesi geyikleriyle
‘kitsch’ kültürünün altyapısı oluşturuluyor. Ama olmuyor. Sitcomlar bu yüzden bitti. Doğru dürüst komedi programı kalmadı ekranlarda. Leyla ile Mecnun’u tek geçiyorduk, o da zorla susturuldu.
Önümüzdeki maçlara, pardon yeni sezon komedi programlarına göz atmayı düşünüyordum. Mesela
Şafak Sezer’in komedisi karma bir formatta olacakmış, yani sitcom ve doğaçlama karışık, bir nevi tarhana çorbası yapacakmış. Programın ortasında komediden vazgeçip, tüm ciddiyetiyle el de öpecekmiş.
İşte bunları irdeleyen, damardan girip komediyi nasıl bitirdiğimize, mizah anlayışımızı nasıl hödükleştirdiğimize ve
Aziz Nesin’in kemiklerini nasıl sızlattığımıza dair jilet gibi bir eleştiri yazısı döşeniyordum ki, karşıma ‘Seda Sultan’ çıktı. Yüz akımız, göz nurumuz, beyazcamın medar-ı iftiharı, RTÜK’ün örnek kadın kuşağı programcılarının anası Seda Sayan moralimi düzeltti. İşte bu. Komedi programı böyle olur. Hem de ciddi bir komedi programı.
İroni yaptığımı filan sanmayın. Ciddiyim. Hakikaten. Seda Sultan ülkemizin en yakıcı sorununu ele almış öyle bir ciddiyetle anlatıyor ki, deterjan kokusundan gözlerim yaşardı. Konu tuvalet temizliği. Anadolu muhafazakârlarına gay modası pazarlamaya çalışan ciddiyette yumuşak sesli konuğu da klozetlerin nasıl yüzde yüz hijyenik olması gerektiğini gösterirken elindeki fırçayı sabah kahvaltısı yapan seyircinin gözüne sokuyor. İkisi de çok önemli bir sosyal proje sorumluluğunu üstlenmiş kahramanlar gibi ciddi ve böbürlenerek anlatıyorlar hela temizliğini. Türkiye’de hiçbir komedi ustası bu denli komik olamaz. Askerde mıntıka temizliği bile bu denli gülünç değildir. Greyfurtun aspiratördeki yağları nasıl yok ettiğini de hep beraber öğrenmiş olduk.
Doğrudur. Temizlik imandan gelir. Türkler tuvaleti Batı’ya biz öğrettik diye övünürler. Bu da doğrudur. Ama Türk erkeği alafranga tuvalete küçük abdestini hâlâ ayakta yapar. Kadınlarımız dışarıda tuvalete gidemez. Temizlikten geçtik, her yer mikrop ve bulaşıcı hastalık yuvası. Sultanımız toplumun yakıcı sorununun ne olduğunu iyi tespit etmiş, derinden neşter vuruyor. Damardan mıntıka temizliği yapıyor. Demek ki medya temizliğinden sonra genel mıntıka temizliğini de böylece halletmiş olduk. Şimdi sırada vicdan temizliği var.
Toplum gibi vicdanlarımız da ortadan ikiye ayrılmış. Her yer iltihap. Antibiyotik lazım. Acil. Sahi vicdan kirlenmesini engelleyecek ilaç icat edildi mi? Başbakanımız
Esma için ağlıyor televizyonda. Biraz empati yani. Hemen nifak tohumları serpiştiriliyor. Neymiş efendim, Gezi olayları sırasında Eskişehir’de “Ali’yi öldürenler hak ettiği cezayı almadan, kimse bana adaletten ve başka ülkelerin mazlumlarına merhametten söz etmesin!’’ Bunu ‘tivitleyen’ eski Kültür Bakanımız AKP’li Ertuğrul Günay. Zaten bu ülkede elma ile armut birbirine karıştırılıyor, şimdi sen de kalkıp greyfurt sıkma iltihabın üstüne di mi?
Vicdanlarımızın temizlik ilacı empatidir. Hepimize lazım. Medyaya da greyfurt!

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Burada Laf Yok 2 Mart 2015
Beş Kardeş 22 Şubat 2015
Aşk, Tanrı ve Ceza 15 Şubat 2015

Günün Köşe Yazıları