‘Hitler şoku’ ve arkası

07 Ocak 2016 Perşembe

Dizi sektöründe “jump the shark” diye…reytingi yüksek dizilerin “kabak tadı” verdikleri anı tanımlamak için kullanılan bir deyim var. Amerikan Dış İlişkiler Konseyi Başkanı Richard N. Haas; Erdoğan’ın Hitler çıkışı” için bu deyimi kullanmış.
‘Jumped the shark’ deyimi, Türkçe nasıl ifade edilir bilmiyorum ama Erdoğan’ın Hitler’in başkanlık sistemini model olarak övmesi, işte buna denir!” diyor.
Etkili “ABD düşünce kuruluşu”nun başkanı özetle Erdoğan’ı artık “düşüşe geçen” bir dizi olarak görüyor.
Washington’ın tanınan Ortadoğu uzmanlarından ve CIA danışmanlarından Juan Cole da, gene “blog”unda aynı konuyu değerlendirmiş.
RTE’nin “siyasi rakiplerini giderek vatan haini diye suçladığına” dikkat çeken Cole; “eskiden siyasi çoğulculuktan dem vuran” Erdoğan’ın, bizim liberaller gibi “son iki yılda değiştiğini” iddia ediyor, bu değişim sonucunda ağır yön kaybı yaşadığını savlıyor.
Ünlü uzmana göre; “Erdoğan başkanlık sistemine geçişi sırf yanlış nedenlerle, iktidarı elinde toplamak için istiyor”.
Erdoğan’ın “mantık dışı savrulmalar” yaşadığını öne süren Washington’ın “derin Ortadoğu uzmanı”, yazıyı Hamlet repliğiyle bitiriyor:
“Hitler değerlendirmesi… Danimarka devletinde çürüyen bir şeyler olduğunu gösteriyor!”

Maske düştü ama
Yeni yıl tatilinden yeni çıkan ve kendisini Suudi Arabistan-İran krizi içinde bulan “derin Washington”ın, “Hitler başkanlık modeli çıkışına” verdiği tek tük sinyaller böyle…
Fazla laf yok. Ama konu kaydedilmiş. “Erdoğan dizisinin” zamanında fazlasıyla popüler olduğu Washington’da bile dizinin artık “baydığı” tespiti yapılmış. Dönüm noktasına mim konmuş. ABD başkentinde de kısaca maske artık düşmüş…
“Bu ne değiştirir” diyeceksiniz… Hiçbir şey değiştirmez.
Uluslararası kamuoyunda Erdoğan’ın maskesi son Hitler epizodundan çok önce Gezi’de düşmüştü.
Gezi’den bu yana yaşananlar ve 7 Haziran sonrasında olanlar, dünyaya Erdoğan’ın kim olduğu hakkında yeterince fikir verdi.
Washington başta, batı başkentlerinin Erdoğan’la ilişkilerinde değişiklik oldu mu? Hayır.
Batı’dan, Erdoğan’ı cesaretsizlendirme yönünde en küçük işaret gelmediği gibi, 1 Kasım seçimleri öncesi Alman Şansölyesi Merkel’i, RTE’yi desteklerken gördük…

‘Faşizm geliyorum diyor’
Bu nedenle İtalya’da “Micromega” dergisinin son sayısında Marco D’Eramo imzasıyla yayımlanan bir yazı çok ilgi çekici.
İtalyan siyasi entelijensiyasının okuduğu dergide çıkan yazı; “Faşizmin gözler önünde kök salışını izlemek ibret verici” diye başlıyor ve özetle şöyle devam ediyor:
“Tayyip Erdoğan rejiminin Türkiye’de tam gaz faşizme doğru yol aldığına dair hiç kuşku yok. Seçim kampanyası öncesi, sırası ve sonrasında muhalif gazeteler, TV’ler temizlendi ve sesleri kısıldı veya kapatıldılar. İşten atılan gazetecilerin yanında, hapsi boylayanlar oldu. AKP’ye yakın çeteler, muhalif gazeteler ve partilere baskın düzenlerken polis iki gözünü kapattı. Yargıda temizlik sonunda artık kimse yargı bağımsızlığından söz etmiyor. Bu durumda seçmenlerin yüzde 49.5’inin AKP’ye hâlâ oy vermesine şaşmak yerine, yüzde 50.5’in nasıl olup da hâlâ oy vermediğine şaşmak gerekir. Yıldırmalar, tehdit ve savaş iklimine rağmen; Türkiye ikiye bölünmüş ülke olmaya devam ediyor. Şimdi faşizmin klasik yol haritasının tamamlanması için anayasal bir reformla Erdoğan’ın güçleri elinde toplaması gerekir. (Süreç sonunda) Anayasa değiştirilince Erdoğan, hukuken mutlak güce sahip olacak.”
Cumhurbaşkanı’nın “Hitler çıkışından” önce yazılan ve Erdoğan’ın bu noktaya nasıl geldiğini anlatan yazının en çarpıcı yanı, Türkiye’deki mevcut durum ile Hitler-Mussolini faşizmlerinin kuruluş yıllarını karşılaştırıyor olması.
“1920’lerde Batı; komünizm tehdidi karşısında faşizme nasıl göz yumduysa, Türkiye’nin faşizme savruluşuna da bugün göz göre göre aynen öyle göz yumuluyor!” demeye getiriyor özetle D’Eramo.
O sebeple artık istediği kadar “jump the shark” olsun, RTE’ye kolayına “dur” diyen çıkmayacak.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yurttaşlara mektup 28 Nisan 2024
Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları