Kırım...

02 Mart 2014 Pazar

Tarih, Rusya’nın “postmodern” Kırım işgalini anlattığında, “iç sorunlarıyla cebelleşen Türkiye, gelişmelerle ilgilenemedi” denecek.
Geçmişte defalarca olduğu gibi bu kez de RTE kaset skandalına takılan ülke; burnunun dibindeki gelişmelerin vehametine uyanamıyor.
Kırım oysa öyle yakın ki İstanbul’dan havalandığınızda, bir anda kendinizi Karadeniz’de buluyorsunuz.
Sonra göz açıp kapıyana dek artık işgal altında bulunan Kırım Özerk Bölgesi’nin merkezi Simferopol havalanına iniş başlıyor!
Karadeniz satrancının” incisi ve Anadolu coğrafyasına yakınlığı ötesinde Kırım, Osmanlı tarihinin dönüm noktasını temsil ediyor.
Osmanlı’nın tükenişiyle tam ters orantılı biçimde yükselen Rus İmparatorluğu’nun gücünü tecil ettiği yer Kırım…
Öyle ki burada iki imparatorluktan biri yukarı çıkarken diğeri çöküyor…
Kırım, bu kader noktasının belirlendiği yer.
Osmanlı’nın esamisi okunmuyor
Bazı tarihçilerin “ilk dünya savaşı” olarak nitelendirdikleri “Kırım harbi” bu nedenle yaşanıyor ve zamanın emperyal güçleri -İngiltere ve Fransa- büyük Rus İmparatorluğu ile kozlarını burada paylaşıyorlar…
Kırım’ın emperyal güç dengelerinin belirlenmesinde ne oranda tayin edici olduğunu; Sivastapol’da henüz dün yaşanmışçasına aktarılan “Kırım Savaşı müzesini” gezerken anladım.
Adına “Panorama” denilen müzede “Kırım Savaşı”; Türklerin esamesinin okunmadığı “büyük güçler” kapışmasıyla özetleniyor.
Türkler Panorama’da yok
Kırım’da yaşadığım en büyük şaşkınlık bu oldu.
Ne yani?” oldum, “Savaşın gerekçesi doğrudan Osmanlı’yı içeren Doğu sorunu değil miydi?”
Kırım Savaşı’nın 50. yılında Ruslar tarafından inşa ettirilen “Panorama”da oysa bu içeriğe hiç atıf yapılmıyor.
Savaşın patlak verdiği dönemde Çar I. Nikolay tarafından “Avrupa’nın hasta adamı” olarak nitelendirilen Osmanlı fotoğraftan çoktan çıkarılmış; çarın askerleri de sadece İngiliz ve Fransızlara karşı kahramanca savaşmış gibi anlatılıyor. Savaş, uluslarası düzende borusu öten güçlerin meselesi olarak naklediliyor.
Arkadan…
II. Dünya Savaşı sonunda Yalta’da bu kez ABD, İngiltere ve SSCB’nin nüfuz alanlarının paylaştırılmasına sahne olan “Kırım” bu nedenle hep büyük “jeopolitik santrançla” özdeşleştiriliyor.
Buna bağlantılı olarak Kırım dendiğinde hatırlanması gereken ikinci tarihin burada hiç bitmediği gerçeği oluyor.
Öyle ki Yalta’daki Livadiya Sarayı’nda “Doğu Avrupa benim, Akdeniz senin!” diye dünyayı paylaştıran Churchill, Stalin ve Roosevelt’in oturduğu koltukları gördüğünüzde; tarihin koca ülkelerin kaderlerini ne büyük kolaylıkla alt üst edebildiğini kavrıyorsunuz.
Aynı şekilde…
Savaş müzeleri ve kahramanlarıyla çevrili Sivastapol sokaklarında dolaştığınızda, geçmişin hâlâ nasıl nefes almakta devam ettiğini anlıyorsunuz. Tarih burada hâlâ süren bir sonuçlanmamışlık duygusu yaratıyor…
Küçük Rus çocukları örneğin 1853’te Sinop’ta Osmanlı donanmasını batıran “ulusal Rus kahramanı” Amiral Nahimov’un heykeli önünde hâlâ poz verip fotoğraf çektiriyor ve en görkemli meydanında bulunan bu heykele her gün taze çiçek bırakıyor.
Soğuk Savaş yaşıyor
Ukrayna ile yapılan bir özel anlaşmayla Kırım Özerk Bölgesi’nde “özel statüye” sahip kentin limanına indiğinizde Soğuk Savaş’ın James Bond filmlerine ışınlanıyorsunuz.
Rusya’nın Karadeniz filosu çünkü hâlâ Sovyet dönemindeki gibi burada demirli duruyor.
Sivastapol dünyada iki ülke (Rusya ve Ukrayna) donanmasına ev sahipliği yapan tek kent!
Büyük güçler arasındaki güvenlik dengesinin anahtarı” görünen kentteki donanmanın yüzde 20’si Ukraynalıların, yüzde 80’i hâlâ Rusların.
Bu bölüşümün; Rusya’nın kuklası Yanukoviç döneminde yapılan anlaşmalarla 2042’ye dek devam etmesi gerekiyor!
Daha doğrusu gerekiyor-du!
Geçen hafta Kiev’de Yanukoviç’in devrilmesi ardından kurulan Batı yanlısı yeni hükümetle birlikte dengeler değişti.
49 yaşındaki genç Devlet Başkanı Oleksander Turçinov’un dümeni devralmasıyla birlikte, Kiev ve Simferepol’a sözünü geçirememekten ve Yanukoviç dönemini andlaşmalarının kadük olmasından çekinen Rusya, apar topar silahlı birliklerini Kırım’a indirdi.
Yarımadadaki tüm resmi binalara Rus bayrağı çeken bu “özel birliklerin”, kimliği henüz tam belli olmasa da Ukrayna’daki yeni yönetim düpedüz Kırım’ın “Rus işgali” altında olduğunu söylüyor ve yaşananları 6 yıl öncesinin “Gürcistan işgali”ne benzetiyor.
Kırım’ın “tarih” soluyan geçmişi ve Gürcistan’da yaşanan “Abhazya senrayosunu” göz önünde tutan Obama, bunun üzerine derhal bir açıklama yaptı.
Kâğıttan okuduğu üç dakikalık basın açıklamasında tedirgin olduğu gözlemlenen ABD Başkanı; Rusya’yı uyardı ve “askeri işgalin” Moskova için sonuçları olacağını söyledi.
Bu sonuçların ne olacağını belirtmeyen Obama’nın ardından CNN’e konuşan eski “Cumhuriyetçi” Başkan adayı John McCain; yaşananları Sovyetlerin Carter döneminde yaptıkları Afganistan işgaline benzetti.
Rusya ve ABD arasında zarların tekrar atılmasına dek varabilecek önemde görülüyor diğer deyişle Kırım’da yaşananlar…
Malum tapeleri izlerken başımızı kaldırıp bir parça da tepemizde olan bitene bakamaz mıyız?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları