Ayşe Yıldırım

Demirtaş sahasında Davutoğlu deplasmanda

06 Şubat 2016 Cumartesi

Mardin yolu üzerinde büyük bir güvenlik önlemi alınmış. Keskin nişancılar yol boyu dizilmiş. Kente giriş kimlik kontrolüyle yapılıyor.

Başbakan Davutoğlu’nun “master plan”ını açıklayacağı Artuklu Üniversitesi’nin etrafı demir bariyerlerle örülmüş. Kapıda merkez medyanın “biz size biat ettik” mesajını vermek isteyen gazetecileriyle takım elbiseli adamlar Başbakan’ı bekliyor. Konuklar ve gazeteciler ise arka kapıdan girecekler. Tabii akreditasyon onayı verilen gazeteciler. Çünkü bazı gazetecilerin ismi Başbakanlık’ça çizilmişti.

Çift yönlü merdivenlerle çıkılan kapıdaki izdihama anlam veremedim önce. Sonra bir erkek sesi isim okumaya başladı. Anlaşıldı ki görevlinin elinde konuk listesi vardı. O isimleri okuyor, konuk kimliğini gösteriyor ve içeriye giriyor. Her kesimden temsilciler olsun diye gruplara ayrılmışlar:

“Öğrenciler gelsin...”

“Yok muhtarların sırası gelmedi daha...” Önümde bekleyen üç kadından biri arkadaşının kulağına eğiliyor: “Ya niye zorluyoruz girelim diye”. Arkadaşı fısıltıyla yanıt veriyor: “Biz zorlamıyoruz onlar zorluyor gelin diye.”

Başbakan Davutoğlu tam bir saat gecikmeyle geliyor salona. Maalesef sıkıcı bir tarih dersi anlatmaya başlıyor. Arada alkışlar duyuluyor ama coşku derseniz HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Kızıltepe’deki basın koplantısıyla kıyas bile kabul etmez.

Davutoğlu günlerdir beklenen “master planı”nı 10 başlık altında sıralıyor. Ama namaz vakti yaklaştığı için salon yavaş yavaş boşalmaya başlayıp, kendisi de uyarılınca pek detaya girmiyor. Fakat madde başlıklarına ve Davutoğlu’nun söylemine bakınca, hükümetin psikolojik savaş harekâtına hazırlandığı ortaya çıkıyor. Zaten ilk maddenin başlığı da “Psikolojik unsur.”

Yeni bir şey söylemedi Davutoğlu, “terörle mücadele” adı altında savaşı sürdürmeye kararlı oldukları mesajını yineledi. Okuduğu maddelerden çıkan bir sonuç, hükümetin süreci bundan sonra valiler ve kaymakamlar eliyle yürüteceği. Bir başka sonuç ise DBP’li yerel yönetimlere yönelik bir operasyonun kapıda olduğu. İşaretini Cumhurbaşkanı Erdoğan vermişti, Davutoğlu da dün “terörist istihdam etmelerine izin vermeyeceğiz” dedi ve BDP’li belediyelerin harcama rakamlarını örnek gösterdi. Ancak daha Davutoğlu Mardin’den çıkmadan Belediye Eşbaşkanı Ahmet Türk rakamlarla yalanladı onu.

Davutoğlu, Mardin Belediyesi’nin bütçesinin yüzde 62’sini personele harcandığını, yatırıma ise yüzde 7’lik bir pay ayrıldığını iddia etmişti. İçişleri Bakanlığı Mülkiye müfettişlerince yapılan tespitleri de örnek olarak gösteren Ahmet Türk ise personel giderlerinin yüzde 20 olduğunu, yatırımların harcama bütçesine oranının ise yüzde 61 olduğunu söylüyordu. Belediye yetkilileri, bu konuda Başbakan’ı danışmanları aracılığıyla defalarca uyardıklarını, buna rağmen yanlış rakam vermekte ısrar etmesini anlamadıklarını anlatıyordu.

Davutoğlu yeni şehirde konuşurken Demirtaş ise yukarıda eski kentteydi. Yanında Başbakan’ı karşılamaya gitmeyen Ahmet Türk vardı. Ardından Kızıltepe’ye geçen Demirtaş, belediye binasında basın toplantısı yaptı. Zorunlu değil gönüllü misafirler belediye bahçesini ve binayı hınca hınç doldurmuştu. Tezahüratlardan konuşması sık sık kesildi. Israrla “barış” diyordu Demirtaş ve halka ses çıkarın çağrısını yineliyordu. Başbakan’a “Burada bölge halkı yok. Kürt halkı var. Kürt halkını rehabilite edilmesi gereken hastalıklı ucube gibi tanımlayan anlayışınızı reddediyoruz. Rehabilite edilmesi gereken sizin zihniyetiniz” diyordu.

Ardından belediye bahçesinde bekleyen kalabalığa da kısa bir konuşma yaptı Demirtaş. Kalabalık dağılırken birden patlama sesleri duyuldu. Belediyenin dışında bekleyen polis halkın üzerine gaz bombaları atmaya başladı. Olanları pencereden izleyen Demirtaş, “Bu zavallılıktır! Yenildiklerinin göstergesidir” diyordu.

Davutoğlu ve Demirtaş’ı Mardin’de izleyince anlaşılıyordu ki biri misafir diğeri ev sahibiydi.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Son bir soru ve veda 13 Eylül 2018
Siyasal yangın 30 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları