Olaylar Ve Görüşler

Emek hırsızlığına devam

24 Şubat 2016 Çarşamba

Ülkenin baş ağrısı, emek hırsızlığı olan kayıt dışı istihdam onca tedbir ve denetimlere karşın bir türlü önlenemiyor. Gerçi son yıllarda yoğunlaşan denetimler sonucunda göreceli bir düşüş oldu, ancak güncelliğini hâlâ koruyor. Milyonlarca emekçi, sigortasız, sendikadan ve sosyal güvenceden yoksun merdiven altı işyerlerinde emek harcıyor, devletin milyarlarca tutarında prim ve gelir kaybı oluyor.
Denetimlerin etkisi ile 2000’li yılların başında yüzde 60’lara dek yükselen kayıt dışı istihdam, yüzde 30’lara kadar geriledi. Ne kadar indirilirse indirilsin, varlığı çalışanları ve ekonomiyi tehdit etmeyi hâlâ sürdürüyor.

 

Tehdit sürüyor
Nitekim Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, bu yılı kayıt dışı istihdamla mücadele yılı ilan ettiklerini, işyerlerinde denetimleri yoğunlaştıracaklarını açıkladı. Umarım, Bakanın bu sözleri kâğıt üzerinde kalmaz.
İşverenlerin ucuz işgücü hevesi, 6 milyon aşkın kişinin işsiz olması, ücretler üzerindeki vergi ve sigorta prim yükünün ağırlığı, son yıllarda sayıları hızla artan Suriyeli sığınmacılar kayıt dışı istihdamı tetikliyor. Genç işsizlerle, Suriyeli sığınmacıların çok düşük ücretlerle “sigorta istemem, karın tokluğuna ne iş olursa çalışırım” anlayışı işverenlerin ucuz işgücü iştahını kabartıyor. Yine dönüp dolaşıyor bu sorunun da temeli işsizliğe dayanıyor. Kör olası işsizlik, yaşamın her alanında çirkin ve ürkütücü yüzünü gösteriyor. İşçilerin SGK’ye hiç bildirilmeden çalıştırılması kayıt dışı istihdamın en yalın örneği. Bunun yanı sıra, çalışanların ödenen gerçek ücret yerine asgari ücret üzerinden SGK’ye bildiriminin yapılması da kayıt dışı istihdamın bir diğer türü.

Kayıt dışı devam
Her iki durumda da devletin milyarlarca lira prim ve vergi kaybına yol açarken, emekçinin emeği ve geleceği de çalınıyor. Son yıllarda etkin mücadele yürütülmesine, denetimlerin artırılmasına karşın halen 5 milyona yakın kişi merdiven altlarında kayıt dışı çalışıyor.
Bu vahşi çalışma sistemi en çok maden, inşaat, tekstil, tarım, orman, ayakkabı, gıda sektöründe özellikle küçük işyerlerinde kendini gösteriyor. Kayıt dışı ile mücadelede gerek devletin gerek işveren ve işçilerin bakış açısının değişmesi önemli rol oynayacaktır.

Denetim şart
Son yıllarda işyerlerine etkin denetimler başlatıldı, kayıt dışı istihdamın kararlılıkla üzerine gidildi. Bunun sonucunda kayıt dışı istihdamda yüzde 30’lara varan azalmalar oldu. Ancak emek hırsızlığı tamamıyla önlenemedi.
Kuşkusuz burada SGK ve Maliye denetçilerine büyük görev düşüyor. Her iki kurumun denetim elemanları kayıt dışı istihdamın olduğu işyerlerini gereği gibi denetlemez, hatta görmezden gelirse vahşi çalışma sisteminin önü alınamadığı gibi artar. Yine haksız rekabetin önlenebilmesi için işyerleri üzerinde ayrımcılık yapılmadan tümü denetlenmeli. Yani “bu benim tanıdığım, şu senin akraban” mantığı ile hareket edilirse hiçbir sonuç alınamaz. Alınamadığı gibi işverenler arasında ayrımcılığa yol açar.
İşverenlere sağlanacak prim ve istihdam teşvikleri kayıt dışı istihdamı caydıracak bir diğer önemli unsur. Eğer, belirli bölgelerde, belirli işkollarında, riskli sektörlerde işverene teşvikler sağlanırsa, o işverenin kayıt dışına yönelmesi önlenebilir.
Hem devletin mali kaybı olmaz hem de güç koşullarda çalışan emekçinin emeği çalınmaz, ücretini aksaksız alır, primleri tam yatırılır. Eğer teşvike rağmen hâlâ kayıt dışı işçi çalıştırırsa o işverene hapse varan en ağır yaptırımlar uygulanmalı. Bu yönde yasal düzenlemeler beklemeksizin hayata geçirilmeli.
Son yıllarda artan denetimlerle birlikte, mevzuattaki değişiklikler kayıt dışı istihdamın düşüşünde etkili oldu.
Ancak emek hırsızlığı olduğu kadar, devletin prim ve vergi kaybına yol açan kayıt dışı istihdamı yok edebilmek için para cezalarının yanı sıra daha ağır yaptırımlara, topyekûn mücadeleye gereksinim var. 

ŞÜKRÜ KARAMAN
Gazeteci



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları