Cansel Buse trajedisi

16 Nisan 2016 Cumartesi

Silvio Berlusconi’yi İtalya’da “17 yaşından küçük bir kızla” ilişkiye girmek bitirdi…
Beş yıl öncesine dek İtalya başbakanı olan ve her türlü skandala rağmen yıpranmak bilmeyen Berlusconi’yi siyaseten bitiren hadise; “17 yaşından küçük” Ruby adında bir eskortla ilişkiye girmesi olmuştu.
Ruby’nin “eskort” olmasına… “Eskort”larla ilişkinin cezai yaptırımı olmamasına rağmen… Partnerin “18 yaşından küçük olması” Berlusconi’nin başını fena halde belaya sokmuş; savcılık sırf bu unsurdan hareketle “başbakan” için hızla “reşit olmayan kızla ilişkiye girmek” suçundan dava açmış ve Berlusconi bu yüzden (kadın bir yargıç tarafından!) “7 yıl hapis cezasına” çarptırılmıştı.
Berlusconi sonra temyize gitti ve büyük servetler harcayarak susturduğu “eskort”un “Bizim aramızda hiçbir cinsel ilişki olmadı” demesi üzerine temyizden geri döndü, hukuken böylece yakayı kurtardı ama “reşit olmayan kızlarla cinsel ilişki kuran pespaye” damgasından ünlü siyasetçi bir daha asla kurtulamadı. İtibarı bu yüzden onarılmayan yaralar aldı, o gün bugün iflah olmadı.

Öğretmen - öğrenci ilişkisi suç
17 yaşındaki lise öğrencisi Cansel Buse Kınalı’nın intiharı ile sonlanan “gönül ilişkisi”(!) nin arkada kalan kahramanı matematik öğretmeni Bayram Özcan’ın tahliyesini duyduğumda aklıma ilk Berlusconi’nin bu öyküsü geldi.
“Reşit olmayan çocukla ilişkiye girmenin” -kadının “eskort” olması durumunda bile!- ne kertede vahim sonuçlar doğurduğunu ve nasıl bir suç olduğunu “Berlusconi davası” vesilesiyle öğrenmiş, yıllar boyunca süren davalarda incelemiştik.
“Reşit olmayan kız” ya da “erkek” söz konusu olduğunda; “hukukun üstünlüğünün” geçerli olduğu yerde akan sular duruyor.
Çocuğun rızası varmış, yokmuş hiç fark etmiyor…
Suç unsurunu, yetişkin ve reşit olmayan taraflar arasındaki “eşit olmayan güç dengesi” oluşturuyor. “Eşit olmayan ilişki” burada öğretmenle, öğrenci arasında. Eşit olmayan ilişkide doğru-yanlışı ayırt etmesi beklenen kişi, öğrenci değil öğretmen. Öğrenci, “öğretmene” emanet edilmiş. “Öğretmen”, çocuğun annesi, babası gibi onun üzerine titreyecek. Doğru ve yanlışı o öğretecek.
Tehlikeye karşı çocuğu başta o koruyacak. Çocuğu, tehlikeli sulara sürüklemeyecek. Çizgi çekilmesi gereken yerde de, çizgiyi en başta o, öğretmen, çizecek.
Bu nedenle uygar dünyada “öğretmenin” “öğrencisi” ile ilişki kurması suç sayılıyor.
Gazetelerde görüyoruz.
Böyle durumlarda öğretmen kodesi boyluyor. “Öğretmenlik akti” iptal ediliyor ve “mesleki ehliyeti” elinden alınıyor. Hatta sade “öğretmen - öğrenci” ilişkisinde bile değil. “Doktor” - “hasta” arasında dahi gene aynı şekilde “eşit olmayan bir ilişki” söz konusu olduğu için; “cinsel ilişki ya da girişim” ortaya çıktığı hallerde cezai yaptırım doğuyor.

Hukuk ‘zayıf’ı kollar
Bütün bu ilişkilerde çünkü “iktidarı elinde tutan taraf” (öğrenci nezdinde öğretmen veya hasta nezdinde doktor) zayıf/kırılgan konumdaki partnere değişik saiklerle (korku, hayranlık) kendini dayatabiliyor.
Hukuk bu durumda “güçlü”nün değil hep “zayıf”ın hakkını koruyor.
Taraflar arasında “onay” olsa dahi, istismara baştan açık bir mesleki konumun varlığı, “cinsel ilişkinin” suç sayılması için yeterli neden sayılıyor.
Cansel davasında, öyle görülüyor ki böyle bir değerlendirme hiç yapılmamış.
Genç kızın intihardan 3 gün önce Bayram Özcan ile “isteyerek birlikte olduğu” ve “şikâyetçi olamadan vefat(!) ettiği” için “cinsel istismar davası” düşmüş; matematik öğretmeni de serbest kalmış.
Ne denli müthiş vahşi ilişkiler dünyasında yaşadığımızı anlayın.
Cansel kendini vurmuş. Daha ötesi var mı? “Şikâyetini” başka daha nasıl haykırabilirdi acaba?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları