Meclis ne yapar?

17 Nisan 2016 Pazar

Türkiye Büyük Millet Meclisi ne yapar?
Uzun yıllar bakanlık ve Meclis Başkanlığı da yapmış olan siyasetçimizin yanıtı şartlıydı: Adımı zikretmezsen söyleyeyim.
(Muhatabımız haklı. Lider korkusu hepsini ruhen, zihnen, bedenen teslim almış durumda. Davutoğlu dahil AKP’nin ve (şimdilik) T.C.’nin siyasi, cismani ve ruhani liderinden partide korkmayan kork. Eğer ondan korktukları kadar Allah’tan korksalar hepsi cennetlik...)
Hayır adınızı yazmam Sayın Başkan, Meclis ne yapar? Üç şey. Kanun, torpil ve kavga yapar! Ben de bir ek yapayım mı? Ben de sizin adınızı zikretmem. Söyleyin! Meclis, yemek yapar! Bir de izinsiz gösteri yapar.
Sahiden TBMM haftanın her günü en az 6-7 bin kişiye yemek yapıyor. Salıları bu sayı bazen 10 bini (evet on bini!) geçiyor. Ve o gün iktidar grup salonunda bir de izinsiz gösteri yapılıyor.

***

TBMM’ye girişe konulan sınırlamaya rağmen ziyaretçi sayısı azalacağına sürekli artıyor. Cuma günleri genel kurul toplanmıyor. Ama o gün de ülkemizin bu yegâne minaresiz camisinin cemaati bahçeye taşınıyor. Ziyaretçilerin elleri bu kez dua için açılıyor: “Bizim oğlana, damada bir iş!”

***

Geçen dönemlerde günlük ziyaretçi rekoru 20 bine yaklaşmıştı. Çin Halk Cumhuriyeti basın müşavirliğini aramıştık. Bu rakamı 1.5 milyarlık Çin’de tutturmamız mümkün değil demişti şaka yollu. Bizdeki ziyaretçi trafiğinin tek nedeni var: Ülkemizde milletvekili - seçmen (delege) ilişkilerinin çarpıklığı! Bu çarpıklık elbette bugünün ve dünün meselesi değil. Çok partili döneme geçtiğimiz yıllardan beri sürüp giden bir sorun.
İş için, torpil için gelen ziyaretçilerin büyük çoğunluğu eli boş dönüyor. Ama yine de gelenlerin ardı arkası kesilmiyor. “İş istekçisi yurttaş ile milletvekili” ilişkisi nasıl olmalı?
Bu sorunun yanıtını bugünkü milletvekilleri bilmiyorlar. Bundan öncekiler de bilemediler. Bilemeden ve öğrenemeden gittiler. Bendenizin naçiz bir önerisi olmuştu. Burada yinelemekte yarar var. Meclis’te üç ayrı banka hizmet veriyor. Hele yeni Halkla İlişkiler binası adeta bir AVM. Buraya Türkiye İş Kurumu bir veya birkaç iş ve işçi bulma ofisi açsa, vekiller de kendilerine gelen iş taleplerini hiç değilse, parti belediyelerine değil de buraya iletse... Vekillerin elindeki tek koz veya teselli aracı iş istemeye gelenleri onar, yirmişer bazen de ellişer kişilik gruplar halinde Meclis lokantasında ağırlamak.
Günde en az 6-7 bazen de 10 bin kişiye yemek çıkaran Meclis Lokantası, lokanta olmaktan çıkıyor. Çadır kentlerde Kızılay’ın sığınmacı aşhanelerine dönüyor.

***

Önceki dönemleri yok sayalım. Çalışma ve iş hukuku konusunda son 13.5 yılda sayısız yasa çıkartıldı. Ama TBMM iş arama kurumu olmaktan çıkamadı!

***

Asıl mesleğini “gazeteci” olarak açıklayan merhum bir sayın siyasetçimizin tam 51 yıl önce yazdığı bir yazıdan alıntı yapmak en iyisi:
“Türkiye’de siyaset adamlığı bir ölçüde fahri iş bulma memurluğu haline gelmiştir. Bazı siyaset adamları, sırf işsizlere iş bulmada gösterdikleri gayret ve başarı ile siyaset alanındaki mevkilerini sağlamlaştırmaya çalışırlar. Bazıları da ister istemez bu yola sürüklenirler. Bunda siyaset adamlarının da, yöneticilerin de, halkın da kusuru vardır. Siyaset adamlarının kusuru vardır: Çünkü ya yüzleri tutmadığı için ya da güçlerini artırabileceklerini düşündükleri için, birer iş bulma memuru gibi davranmaya razı olurlar. Asıl ödevleri iş ve işçi bulmayı tam bir tarafsızlık ve adalet içinde çalışan, tavsiye ve iltimasın işlemeyeceği bir düzene bağlamak olduğu halde ya bunu yapamazlar ya da kendi nüfuz ve itibarlarını azaltacağını düşündükleri için o yolda çaba göstermezler.” (Bülent Ecevit – Milliyet 23 Ağustos 1965)

***

“Meclis kanun yapar, torpil yapar ve kavga yapar!” diyen mahcup muhatabımız “Çalışanlar için her yasayı çıkardık!” diyor. Ama “iş talepleri” bir türlü azalmıyor. “Üniversiteli iki oğlum da işsiz!” diye yakınan yurttaş ne diyordu?
“Kemah’a bile TOKİ diktiler. AVM dikiyorlar. Bir tane de fabrika dikseler ya!”  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

5’in 5’i yoktur eşi 5 Mayıs 2024
Gerçeğin demine Hu 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları