Alkışlarla küfürler arasında

17 Nisan 2016 Pazar

Pırlantalarla, paslı tenekeler arasında; alkışlarla küfürler arasında gidip geliyoruz. Bu gidip gelmelerde, bu arada sıkışıp kalmalarda parçalanmamaya, çıldırmamaya, akıl ve ruh sağlımızı korumaya çalışırken, bu hafta boyunca benim imdadıma 35 İstanbul Film Festivali (İKSV) ve New York Metropolitan Operası’ndan naklen yayımlanan opera filmleri (Akmerkez Sinema Pink) vizyona girmeyecek, girmemiş filmler, insana her şeyden önce çevresine, dünyaya farklı açılardan bakma yöntemleri sağlıyor. Bu da gereksinimimiz olan müthiş bir kazanım!

Ağzı bozuk İstanbul
Önce küfürler, sonra alkışlar:
Geçen hafta İstanbul’un ağzı bozuldu! Her yerden, herkesin ağzından küfür fışkırıyordu!
İstanbullunun hiç bu kadar küfür ettiğini duymamıştım! Nedeni kapanan yollar. Bir kongre oluyor diye, bir padişah, bir kral, bir bakan geçecek diye, saatlerce yolların kapanması dünyanın başka neresinde görülmüştür. Bu kendi insanına ne büyük saygısızlıktır! Ne korkunç bir sevgisizliktir! Yandaşı, yandaş olmayanı yolları kapatanlara küfür etti durdu hafta boyunca.

İki fotoğraf
Geçen hafta 2 fotoğraf beni benden alıp çok uzaklara götürdü. İkisini de mutlak görmüşsünüzdür.
Biri İslam İşbirliği Teşkilatı’nın İstanbul’daki zirve toplantısı fotoğrafı. Safi erkeklerden oluşan o fotoğrafa baktıkça aklımdan geçen tek sözcük vardı: İlkellik..
Dünya nüfusunun yarısı kadınlardan oluşuyor. İslam ülkelerinde de bu böyle! Nüfusun yarısını yok sayan zihniyeti başka nasıl tanımlarsınız ki!
İkinci fotoğraf bir değil bir seri fotoğraf: Ankara katliamının tüm fotoğrafları... 102 kişinin katledildiği Ankara Garı katliamında önlem almaları gerekirken almayanlara değil, ihmali bulunanlara değil, görevlerini yerine getirmeyenlere değil; bunları yazan, haberleştiren gazetemiz muhabiri Kemal Göktaş ile Evrensel gazetesi muhabirleri Cem Gurbetoğlu ve Tamer Arda Erşin hakkında soruşturma başlatıldı!
Artık bunu tanımlayacak sözcük seçimini sizlere bırakıyorum.

Alkışlar Seçkin ve Dikmen’e
Küfür etmek kolay; eleştirmek, tartışmak, analiz yapmak zor! Eskiden her gazetenin eleştirmenleri vardı. Her sanat alanının ancak o alandaki eleştiri mekanizmasıyla gelişeceği bilinci vardı. “Yeni Türkiye”de bunlar geride kaldı.
Bu yıl tiyatro sanatımızın iki kurumu ödüllerini belirlerken tiyatro eleştirmenlerini unutmadı. Ödüllerin ayrıntıları bu sayfalarda açıklandı. Ben genelde “unutulan”, eleştirmenlere dönüyorum.
Tiyatro Eleştirmenleri Birliği (TEB) Onur Ödülü’nü Seçkin Selvi’ye; Afife Jale Ödülleri (Yapı Kredi) Muhsin Ertuğrul Özel Ödülü ise Dikmen Gürün’e verilecek önümüzdeki günlerde. (TEB Ödülleri yarın; Afife Ödülleri 25 Nisan’da)
Seçkin Selvi, 60’lı yıllardan beri tiyatro eleştirisi yazan, hiç ama hiç aksatmadan yazan; 70’lerde tiyatro dergilerini çıkaran; yıllarca Anadolu’yu dolaşarak oyunları irdeleyen; sesini duyuramayanların sesi olan; gençleri özendiren; bu işi farklı gazete ve dergilerde, internette sürdüren; tiyatro eleştirisini toplumsal bilinçle bütünleyen; eleştiriye belli bir dinamizm kazandıran arkadaşım...
Cumhuriyet okurları Dikmen Gürün’ü yakından tanıyor. Yıllardır bu sayfalarda eleştiri yazmayı sürdürdü, (Umarım, yeniden devam eder) Uluslararası Tiyatro Festivali’nin direktörlüğünü yaptı, bu yıl yayımlanan “Yıldız Kenter” (Yapı Kredi Yayınları) kitabıyla başarılarını taçlandırdı.
Ödün vermeden sorumluluklarını yerine getiren iki arkadaşımı kutluyor, onları ödüllendiren kurumları da alkışlıyorum.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Nice 100 yıllara 9 Mayıs 2024
Dans hayattır 2 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları