Mimarlık politiktir

29 Mayıs 2016 Pazar

15. Venedik Mimarlık Bienali’nden, kafam ve yüreğim dünyanın dört bir yanından önerimler, tartışmalar, tasarılar, zengin deneyimler ve paylaşımlarla dolu döndüm... Tümü de bireyin, toplumun, çevrenin, doğanın mutluluğuna yönelik mimari ve sanatsal yaratıcı düşünceler ve düşler içeriyordu...

Hayal kurma odaları
Venedik Mimarlık Bienali’nin genel çerçevesini çizdiğim (26 Mayıs) ve Türkiye Pavyonu’nu anlattığım (27 Mayıs) yazılarımdan sonra, bugün dünyanın farklı köşelerinden yansımalar... Kimi örnekler:
Japonya Pavyonu’nda 2011 büyük depreminden sonra, depreme karşı geliştirilen mimari çözümler...
Almanya: Merkel’e göz kırpıyor gibiydi. “Almanya: Yeni evimiz” ya da “Almanya: Ev Sahibi” der gibi sığınmacıları ağırlayan politika, kültür ve mimari sentez...
İngiltere Pavyonu radikal bir öneri getiriyordu: “Yuva” kavramını, birkaç saate, birkaç güne, birkaç aya, birkaç yıla göre ayarlıyordu. “Hiçbir şeye sahip olma, her şeyi paylaş”tan; “Yuva, WiFi olan yerdir”den geçip, “spekülasyon değil yaşam alanı” diye özetlenecek önermeler getiriyordu.
Fransa, eşitsizliğin, gelir uçurumunun arttığı dönemde “Yeni Zenginlik” başlığı altında yoksulun mimarisini savunuyordu.
İrlanda, Alzheimer hastalarına göre çevreyi yeniden düzenliyor; Güney Afrika küratörsüz, “gerilla bienalinden” başkent Pretoria’nın çok renkliliğini öne çıkarıyor; Singapur “Herkese bir hayal kurma adası” öneriyordu...
Çin geçmişi yok etmeden yeniye yer açma yollarını arıyordu.

Amaç değil araç
Yüreğim ve kafam bunlarla dolu geldim ve dünkü gazetede Diyarbakır Sur fotoğraflarını görüp, Ayşe Yıldırım’ın yazısını okudum....
7 bin yıllık Sur yok edilirken insanların bellekleri, çocukları, anıları yok edilirken Venedik Bienali’nden söz etmek ne kadar saçmaydı...
Bienal başkanı, “Mimarlık, tüm sanatlar içinde en politik olanıdır” derken çok haklıydı.
Çok yıllar önce İzmir Kordon boyundaki 2 katlı cumbalı evler yıkılırken yerlerine çok katlı, tüm meltemi kesen, palmiyeleri cüce kılan, İzmir’in kavrulmasına yol açan yapılar yapılırken gerekçe hep “Politik”ti.

Beton demokrasi ilişkisi
Demokrasiyle, beton, çimento, gökdelenler, AVM arasında sıkı bir ilişki var.
Günümüzde kentsel çevreyi talan eden bir yapılaşma var!
İnşaat çılgınlığı tüm kentlerimizi sarıp sarmaladı, yaşama egemen oldu. Bir zamanlar “kat karşılığı” apartman dikmenin yerini “kentsel dönüşüm” aldı.
Devlet eliyle “kentsel dönüşüm” adı altında geçmiş yok ediliyor. Yerine konan ise sivil toplumu dışlıyor, yok sayıyor. İktidar güçlerinin aldığı kararlar; rant ve çıkar ilişkilerinin, güç ilişkilerinin diktası...
Venedik’ten dönerken elimde “Darzana: İki Tersane Bir Vasıta” adlı Türkiye Pavyonu’nun muhteşem kitabı (İKSV Yayınları) vardı. Feride Çiçekoğlu’nun editörlüğü, Namık Erkal ve Vera Costantini yazıları, Cemal Emdem fotoğrafları, Bülent Erkmen tasarımı...
İnceledikçe, okudukça aklımdaki soru daha da somutlaştı: Acaba günün birinde İstanbul tersaneleri de tıpkı Venedik tersanesine benzer işleve kavuşacak mı?
Rezil ettiğimiz İstanbul’a, belleğini, yaratıcılığını, enerjisini, çok katmanlı kültürünü yeniden ve yeniden üretebilme fırsatını verecek mi?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları