Semih bu karikatür bir harika!

26 Haziran 2016 Pazar

İnsanın karikatür çizen dostları olması harika, besleyici, teşvik edici bir duygudur. Bunu bizzat yaşayan biri olduğum için şanslıyım. Elbette Semih Poroy’dan söz ediyorum. Altı yıl her hafta gazetemizin arka sayfasında birlikte boy gösterdik. O zamanlar güzel zamanlardı. Politika hayatımızı bugünkü kadar işgal etmemişti. Ben şenlikli yazılar yazardım, Semih o yazıları karikatürleriyle daha da şenlikli kılardı. Yazının çıktığı gün hemen telefonlaşırdık, benim ilk sözüm şu olurdu: “Yahu öldürdün beni!” Semih’ten bir yanıt: “Olmuş mu?” Sonraları Semih hem haftada beş gün gazetede bant yapmak, iki gün de arka sayfada karikatür yapmak istemedi. Çok haklıydı, başka işleri vardı ama ben çok üzüldüm. Neyse Semih’in de kışkırtmasıyla bir iki yıl boyunca kendi yazılarıma Işıl tarzı çizimler ekledim. O zamanlar yerim boldu. Sonraları baktım ki, çizim işi öyle kolay bir iş değil, “Üstatlara bırakmak gerek” dedim, fotoğrafa döndüm. Ama Semih’le kader arkadaşlığımız zaman zaman benim yazı dizilerime en güzel çizimleri yapmasıyla sürdü.
Şimdi masamda onun Cumhuriyet Kitap dergide çizdiği Feklavye başlıklı karikatürlerinin toplandığı adı Feklavye olan kitabı duruyor. Epey bir sürede duracağa benziyor. Çünkü Feklavye’deki tam sayfa karikatürler, benim de içinde bulunduğum yazarlar, çizerler ve sinemacılarla acayip dalga geçiyor. Mesela yazar bir bankta oturmuş yanına genç bir çift geliyor, yazara aldırmadan öpüşüp koklaşıyorlar. Yazar öylece duruyor, genç çift gider gitmez de cebinden kâğıt kalem çıkarıp başlıyor yazmaya: “Bunların hayatı roman olur yav”. Bitmedi. İki kadın konuşuyorlar, kadınlardan biri diğerine heyecanla soruyor: “Senin Hıdır şiir yazmaya başlamış, siz evliyken de yazar mıydı?” Öteki kadın hayretler içinde yanıt veriyor. “Yok canım hiç hatırlamıyorum ama zaten serseriliğe meyli vardı.” Bitmedi yaşı epeyce geçkin ve pek de yakışıklı olmayan yazar, karşısındaki fıstık gibi genç kıza sesleniyor: “Yeni kitabımı sana ithaf edeceğim güzelim.” Genç kız şaşkın, “Niye ben sana n’aptım ki?” Bitmedi, kızıl saçlı yazar kadınla, erkek arkadaşı yürüyorlar, erkek, “Geçen gün imza gününe gelemedim, kusura bakma olur mu” diyor. Kadın yazar, “Önemli değil, zaten sende bütün kitaplarım imzalı olarak var”. Erkek: “Biraz yarenlik ederdik yahu”. Kadın yazar, “Vallahi çok kalabalık oldu, imzadan başımı kaldıramadım”. Erkek içinden, “Bunun sadece eski kırıkları geldiyse bile gerçekten kalabalık olmuştur”. Semih’in bu kırıklar lafına bayılıyorum. Hele de eski kırıklar.
Feklavye’deki karikatür sayfalarının her biri bize biraz da kendimizi anımsatıyor. Biraz değil öyle. Semih’te hep bu var. Çuvaldızı usulca sokar. Ustaca, kahkahalarla gülerken aslında kendimize güldüğümüzü bir süre sonra fark ederiz. Bu kitap bir karikatür ustasının kendine ve bize tuttuğu bir ayna. Ama ayna kötü söz söylemiyor, “kendini nasıl buldun” diye gülümsetiyor.
Kitabı öyle sevdim ki, bir an yaşadığımız günlerin kâbusundan sıyrılıp, Işıl dedim kendi kendime, Semih’le yeniden çalışabilmek için bir gençlik dizisi yapsan iyi olur, son olarak benim “Anadolu’dan Garip Aşk Hikâyeleri” dizimi şenlendirmişti, buna da el verir diye düşündüm. Nasıl da kendimi düşünüyorum sevgili dostlar ama ne yapayım ben de Feklavye sayfalarında boy gösteren biriyim. “Semih yazılarımı renklendiren, şenliğe çeviren tüm çizimlerin ve Fevlavye için teşekkürler! Cumartesi Anneleri de seni çok özledi.”  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Alay ettiler... 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları