Olaylar Ve Görüşler

‘Sivas Katliamı’nı unutmadık

02 Temmuz 2016 Cumartesi

Bugün Sivas Katliamı’nın 23. yıldönümü. Bundan 23 yıl önce, kentin tam merkezinde, valilik ve belediye binalarına çok yakın olan Madımak Oteli’nde, ortaçağ karanlığına özlem duyan, şeriat ve irtica yanlısı bir düzen kurmak isteyen, insanlıktan yoksun katiller tarafından; aralarında yazar, folklorcu, müzisyen, bilim insanı ve sanatçıların da bulunduğu 33 insanın; yükselen alevler ve kara duman içinde diri diri yakıldığı bir tarihtir.

Türkiye siyasi tarihine kara bir “leke” olarak geçen 2 Temmuz tarihi, o dönemin siyasi iktidarları için utanç verici bir durumdur.

Alevi katliamları
Sivas katliamı, yüzyıllardan beridir süregelen “Anadolu Alevilerine” karşı yapılan katliamların bir devamıdır. Geçmiş yıllarda Nesimi’nin derisini yüzenler, Hallacı Mansur’un boğazına kurşun sıkanlar, Pir Sultan’ı darağacında asanlar, şeriatçı bir ayaklanmayla öğretmen-teğmen Kubilay’ı bıçakla paramparça edenler; İstanbul’da (Gazi Mahallesi), Malatya’da, Çorum’da Alevi inanç grubunda olanları, demokratları ve devrimcileri katledenler; Kahramanmaraş’ta yüzlerce insanı öldürenler ve hamile kadınların karınlarına şiş sokanlar; Sivas’ta 2 Temmuz 1993’te Madımak Oteli’ne “Vali gidecek, şeriat gelecek! Kemalist devlet yıkılacak! Şeytan Aziz’e ölüm!
Cumhuriyet Sivas’ta kuruldu, Sivas’ta yıkılacak” gibi sloganlarla tekbir getirerek saldırıya geçip 33 insanı polisin, askerin ve binlerce insanın gözü önünde yakmıştır. Bu olay, Cumhuriyete ve laik bir düzene karşı; şeriatçı, yobaz bir ayaklanma ve başkaldırı olarak tarihte yerini alacaktır.

Suçları ülkelerini sevmek!
Bu katliamda öldürülülenlerin suçu nedir, biliyor musunuz? Bunların suçu, demokrat ve devrimci olmak, insanı temel unsur olarak ele almak; ülkemizde ırkçılığa, faşizme, şeriatçılığa, şovenizme, her türlü gericiliğe ve yobazlığa karşı çıkmak; tam bağımsız demokratik, laik ve çağdaş bir Türkiye’yi savunmak; ülkesini sevmek ve Türkiye’nin AB’ye girecekse onurlu bir biçimde girmesini istemek; siyonizme, AB ve ABD emperyalizmine ve sömürüye karşı olmaktır.

‘Alevi açılımı’
Son yıllarda, AKP’nin gerçekle hiç bağdaşmayan “Alevi açılımı” safsatasına da inanmamak gerekir. Bu konuda, özellikle Alevi inanç grubunda olanlara önemli birer sorumluluk düşmektedir. Aleviler, her konuda uyanık olmalı, AKP’nin “Alevi açılımı” maskesi altında “Alevileri” bölüp parçalama, “asimilasyona” tabi tutma ve “kendi Alevileri”ni yaratma politikalarına karşı savaşım vermeli; dinci siyasi iktidarın oyununa gelmemeli ve şeriatçı politikalarına alet olmamalıdır.
Devletin, Kahramanmaraş, Malatya, Çorum, Sivas ve İstanbul-Gazi Mahallesi katliamını yapanları yakalayıp adalete teslim etmediği ve teslim edilenleri de kısa sürede bıraktığı; Sivas davası sanıklarının avukatı olan Şevket Kazan’ı geçmişte Adalet Bakanı yaptığı; en önemlisi de “Alevi”lere ve “Kürt” kökenlilere yönelik insan hakları ihlallerini kesin olarak durdurmadığı sürece, bu “Alevi açılımı” devletin ileri gelenleriyle, “Alevi”leri temsil ettiklerini düşünen birkaç kişi arasında gerçekleşmiş olur ki; bu açılım da ne sosyal ve ne de toplumsal barış sağlar.

Ne yapılmalı?
Yapılması gereken ilk etkinlik, 2 Temmuz 1993 tarihi, yobaz ayaklanmaya, faşizme, irticaya, şeriata, her türlü gericiliğe ve ortaçağ karanlığına karşı savaşım günü ilan edilmelidir. Bu katliamdan, Alevi inanç grubunda olanlar başta olmak üzere, demokratların, devrimcilerin, Kemalistlerin, sosyalistlerin, her türlü gericiliğe ve sermayeye karşı olan herkesin çok önemli ders çıkarmaları gerekir. Türkiye’de bu ve benzer acı olayların bir daha yaşanmaması için, aydınlık, eşitlik, barış içinde insanca yaşanılır bir düzen isteyen sermayeye, faşizme, ırkçılığa, şeriatçılığa ve gericiliğe karşı olan herkesin; artık örgütlenmeleri, birlikte hareket etmeleri ve dayanışma içinde olmaları kaçınılmazdır.
Eğer, bunlar yapılmazsa 2 Temmuz’da katledilenlerin anısına karşı en büyük saygısızlık yapılmış olur. Bu insanlar, suçsuz sedasız gerici ve şeriatçı yobazlar tarafından katledildi. Konuya duyarlı herkese düşen görev, yüzlerce ve hatta binlerce yıl geçse de, bu barbarca yapılan katliam olayını unutmamalı, unutturmamalı ve kuşaktan kuşağa aktarmalıdır

Prof. Dr. ALİ ARAYICI Paris



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları