Olaylar Ve Görüşler

Laiklik nasıl bir şeydir?

19 Ağustos 2016 Cuma

TBMM Başkanı İsmail Kahraman “Yeni anayasada laiklik sözcüğü olmasın” deyince hepimiz kızmıştık. Peki, laikliğin gerçekten nasıl bir şey olduğunu gerçekten ne kadar derinlemesine biliyoruz?

Aslında İsmail Kahraman’ın dersine iyi çalışmış olduğu da belliydi: Dünya üzerinde üç ülkenin anayasasında laiklik kavramı olduğunu söylüyor ve bunları tek tek sayabiliyor. Bu kadar az ülke anayasasında laiklik yer alıyorsa o zaman yeni anayasada da laiklik sözcüğü kavramı yer almamalı. Bizim de buna verebilecek bir yanıtımız olmalı. Peki, ne gibi bilgiler verebiliriz?
Öncelikle şu resme bir bakalım: Bu resimdeki anıt, anayasasında laiklik sözcüğünün bulunmadığı ABD’de Oklahoma kentindeki bir mahkemenin önünde bulunuyordu. Üzerinde ‘On Emir’ kazılıydı: Öldürmeyeceksin, çalmayacaksın, yalan yere şahitlik yapmayacaksın, zina etmeyeceksin, vb. Bu anıt muhafazakâr bir milletvekili tarafından yaptırıldı ve hediye edildi. Ama yine aynı anıt, Amerikan Yüksek Mahkemesi’nin kararıyla, geçtiğimiz yılın ekim ayında zorla kaldırıldı.

Neden kaldırıldı?
Yüksek Mahkeme ya da anıtın varlığını yüksek mahkemeye götürenler On Emir’den niye rahatsızdı? Öldürme, çalma-çırpma, yalan söyleme yanlısı mıydı onlar?
Zinanın iyi bir şey olduğunu mu düşünüyorlardı. Hayır, hemen hiç kimse On Emir’in kötü emirler olduğunu düşünmez. İbrahimî dinlerin emretmesinden bile önce bu emirler insan topluluklarında uygulanıyordu ve yasalarla korunuyordu.

Öyleyse sorun neydi?
Sorun Amerikan Anayasası’nda yer alan ifadeler ve yer almasa da titizlikle uygulanan kurallar. Anayasa ve yasalar ABD’de devletin dinden bağımsız olmasını ve herhangi bir dine destek vermesini engelliyor. Amerikan Yüksek Mahkemesi, bu nedenle Oklahoma’daki bu anıtın anayasaya aykırı olduğuna hükmetti. ABD anayasasında laiklik sözcüğü yok. Ama Amerikan anayasasının her yerine laiklik kavramı bulaşmış durumda.
Örneğin anayasanın 6. maddesi devlet hizmetlerine alınacak kişilere dinsel test yapılmasını yasaklıyor. ABD’nin kurucu babalarından olan ve başkanlık da yapan Thomas Jefferson, din ile devlet arasına bir duvar örülmesi gerektiğinden söz ediyor. Jefferson’ın kurduğu Virginia Üniversitesi, batı dünyasında bir kilise merkezinde yapılandırılmamış ilk üniversite.
Anayasa ve yasalar hep Jefferson’ın söylediği duvarı örmüş ve korumuş. ABD örneğinde gördüğümüz gibi, diğer ülkelerin anayasasında laiklik sözcüğünün geçmesi ya da geçmemesi önemli değil. Bu anlama gelen maddeler, yasalar, kurallar uygar tüm ülkelerde var. Uygar olmayan ülkelerdeyse tam tersi uygulamalar var.

Önemli olan sözcük değil
Örneğin, Pakistan anayasasında İslam dinine atıf var. Yasaları da İslam dinine göre yapmaya çalışıyorlar. Pakistan Anayasası İslam dinine atıf yapmakla kalmıyor, nelerin İslam, nelerin kâfirlik olduğunu da belirliyor. Örneğin, İslam içindeki bir inanış olan Ahmedilik’in İslam olmadığı anayasada yazıyor. Ahmedilik’in anayasada bu şekilde yer almasının sonucu nedir diye sorabilirsiniz. Sonucu, fizik alanında Nobel almış tek Müslüman olan Abdus Salam’ın Ahmedi oluşu yüzünden yaşadığı zorluklar. Abdus Salam’ın mezar taşı bile bu yüzden değiştirildi ve “Nobel Alan İlk Müslüman” ifadesindeki Müslüman sözcüğü devlet zoruyla kazındı.
Pakistanlıların kendilerine onur kazandıran kişiye yaptıkları bu oldu. Bir başka örnek de Suriyeli mülteciler. Onlar, anayasalarında ve yasalarında dine atıflar yapılan yerlere değil laikliğin egemen olduğu batı ülkelerine göç etmeye çalışıyor.
Hayat bize uzun dönemde doğruyu ve yanlışı çok iyi gösterir. Hayatla didişmemek lazım. Pakistan benzeri bir ortam istiyorsak laikliği karalayacağız, uygar bir yaşam istiyorsak laikliğe dört elle sarılacağız.

MURAT YILDIRIMOĞLU Elektronik Mühendisi, ODTÜ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları