‘#occupy’ ile Tazelenmek

19 Nisan 2014 Cumartesi

Çizme’de merkez sol Demokrat Parti/Partito Democratico (PD) merkezleri geçen yıl tam bu dönemde işgale uğradı...
“Partinin intiharına seyirci kalamayız!” diyen Demokrat Partili gençler, kuzey uçta Bolzano’dan, Çizme’nin topuğundaki Bari’ye dek işgale destek vermekteydi.
Parti merkezlerine; “Taban teslim olmuyor! Parti biziz!”; “Değişim…
Hemen şimdi!”, “Değişim cesaret ister!”, “Partiyi, tabana açın!”, “Protestodan… önerilere!” şeklinde devasa pankartlar asan PD gençliği; işgal ettikleri merkezlerden partiye dair görüşlerini, liderler ve kamuoyuna duyurmaya çalışıyorlardı…
Kariyerleri boyunca sadece “genel merkezi” kale alan partinin eski kadroları için, bu yeni “occupy cemaati” bir Mars ahalisi gibiydi…
“Occupy” gençliği, direniş için hedefi on ikiden vuran kritik bir zamanlama seçmişti...
İki ay önce ülke bir genel seçimi arkada bırakmış ve PD sandıkta arzulanan performansı gösterememişti…
Eylemler tetiklendiğinde, genel seçimleri izleyen hayati bir Cumhurbaşkanlığı oylaması yapılmaktaydı. Basının tüm dikkati, cumhurbaşkanı pazarlıklarındaydı. Sandıkta düş kırıklığı yaratan PD’nin, Cumhurbaşkanlığı seçiminde Berlusconi’nin favori adayına yeşil ışık yaktığı anlaşılınca, bilgisayarlarını kapan gençler; parti merkezlerini işgale koştu...
“Cumhurbaşkanlığı seçiminin” yüksek tansiyonu ile çakışınca, PD gençliğinin direniş yankısı büyük oldu.
“OccupyPD”ciler, ilk hamlede Berlusconi’nin adayını püskürtmeyi başardılar. Böylece görev başındaki cumhurbaşkanı Napolitano, İtalya’da o güne dek görülmemiş bir uygulamayla, ikinci 7 yıllık dönem için yerinde kaldı.
Bu, elde edilen ilk zaferdi…

Hedef ‘resetlemek’
Kendilerini “genç demokratlar” olarak adlandıran “occupyPD” safları; bu kadarla yetinmedi.
“Genç demokratlar”, ülkeyi değiştirebilmek için önce merkez solu değiştirmenin şart olduğunu ileri sürüyorlardı.
Bu amaçla “partiyi resetlemeyi” hedef seçmişlerdi.
Başkentte genel merkezin katı merkeziyetçi otoriterliğine tepki gösteriyor; merkezin “taban”a, özellikle de gençlere yer açmasını istiyor, bu nedenle “reset PD”, “open PD/PD’yi açın!” “hashtag”leri kullanıyorlardı.
“Occupy” kabilesi, bir “kuşak çatışmasını” içermekteydi…
Genç hareket, başarısızlıkta sorumluluğu olan tüm eski liderlerin meydanı boşaltmasını istiyordu.
Bu mesajı adrese ulaştırmak için kullandıkları favori slogan; “Eskileri hurdaya çıkaralım!” düsturu olmaktaydı...

Solun ‘inandırıcılık’ sorunu
O güne değin ihmal edilegelen gençler, genç bir lider özlemi yanında, parti siyasetinin doğrudan “nesnesi” olmak istiyorlardı. Gençler arasında çok yüksek olan “işsizlik” sorununa örneğin mutlaka çare bulunmalıydı...
Yanı sıra, partiye net bir perspektif sunacak, parti kimliğini geri kazandıracak, partiyi yeniden kuracak kurucu bir kongre ile sahici bir “önseçim” istemekteydiler…
Süreçte öne konan hedef; merkez solu iktidara yeniden taşıyacak yaklaşım, projeleri konuşmak, partiye yeniden “inandırıcılık” kazandırmaktı!
Seçimlerin ardından açılan liderlik yarışında gençlerin desteklediği iki aday vardı: “Sol kanat reformcuların” karizmatik, yakışıklı temsilcisi Pippo Civati ile liberal kanadın “yeni Blairici” ismi Floransa Belediye Başkanı Matteo Renzi!

Yerel yönetimciliğin önemi
Merkez solun çarpışan iki farklı ruhunu temsil etmekle birlikte, bu iki adayın ortak noktaları çoktu: İkisi de 40 yaş altında genç ve dinamiktiler. İkisi de çok “medyatik” ve iletişimciydi. İkisi de ilaveten belediyecilikten gelmekteydi…
Adayların yerel yönetim tecrübelerinin, somut sorunlara odaklaşmaya önemli katkıda bulunacağı düşünülüyordu.
“Occupy” hareketi, siyasetin yukardan inmeciliği yerine, yerelden yukarıya doğru ve yerelin tecrübesiyle biçimlendirilmesini talep ediyordu.
Kış başındaki kongre ve yapılan önseçimde, genel merkezin canla başla desteklediği biricik aday (Gianni Cuperlo) sonunda gümledi. Bu çarpıcı başarısızlık, eski liderlerin toplu hezimeti olarak yorumlandı.
Buna karşın, dünyaca ünlü bir kentin belediye başkanlığından gelen ve “occupy”ın da öne çıkardığı adaylardan olan Matteo Renzi, göz kamaştırıcı fark yaratarak (2/3 oy çoğunluğuyla) genel sekreterliğe seçilebildi…
Görülebileceği gibi Çizme’deki merkez solun sorunları ile Türkiye’de CHP’nin sorunları arasında, örtüşen çok nokta var.
Ama şartlarımız hayli değişik…
İtalya’da sosyal demokratlar “occupy hareketinin” de verdiği gazla bir “tazelenme” mevsimi yaşıyor…
Türkiye’de CHP için “Tazelenmeye ihtiyaç var!” cümlesini son kuran şahıs kim? Deniz Baykal!
“Occupy”cıların deyimi ile “hurdaya çıkartılan” eski liderler gölgesinde girişilecek bir “tazelenme operasyonuyla” partiye hangi oranda inandırıcılık sağlanır, siz hesap edin.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yurttaşlara mektup 28 Nisan 2024
Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları