Yerinde sayan Türkiye

27 Kasım 2016 Pazar

Kendisini tanıdığım, 1969 yılında Altan Öymen genç, ama aynı zamanda tecrübeli bir gazeteciydi.
Mesleğe 18 yaşında 1950’de başladığına göre, o sırada 19 yıllık bir deneyim birikimine sahipti.
Bugün Altan Öymen 65 yılı aşkın tecrübesiyle, tükenmek bilmez meslek tutkusu, enerjisi ve pırıl pırıl kafasıyla, hâlâ hepimizi imrendirecek kadar genç bir gazetecidir.
Bu çok tecrübeli ve hâlâ genç gazeteci dostumun anılarının beşinci cildi olan “Kayıp Yaz”ı da, ondan önceki dördü gibi, bir solukta okudum.
Muhabirlik, genel yayın müdürlüğü, köşe yazarlığı, ajans sahipliği, basın ataşeliği gibi basının her dalında çalışmış, siyasi tutukluluk, parti üyeliği, yöneticiliği, genel başkanlığı, milletvekilliği, bakanlık gibi siyasetin her kademesinde yer almış olan Altan Öymen’in sözünü ettiğim beş kitabı anı türünün hiç abartmasız yeryüzündeki en ilginç, en başarılı örnekleri arasında yer alır. Çünkü o kendi yaşamını ve öz anılarını, içinde bulunduğu toplumun olayları, ülkesinin, siyasal gelişmeleri ve aynı zamanda dünyadaki olaylar ve değişimlerle harmanlayıp belgelerini de eklemeyi unutmadan sunar.

***

Altan Öymen bu anılar dizisinin ilk dört cildinde, doğumundan 27 Mayıs 1960’a kadar olan zaman dilimini işledikten sonra, 1960’tan günümüze doğru devam ederken, bir ara verip 2015 seçimlerine geçerek sırayı bozuyor ve yine yakından izlediği olayları irdeleyerek, 2015 Haziran seçimleriyle toplumun önüne çıkan, siyasal yaşamımızı ve toplumsal gelişmelerimizi normalleştirmek yolunda ortaya çıkan fırsatın nasıl heba olduğunu anlatıyor.
Bu kitabı okuduktan sonra yaşayarak tanığı olduğum bir dönemi ve gelişmelerini, daha iyi kavrayıp anlamak olanağına kavuştum.
Altan Öymen’in “Kayıp Yaz”ını okuduktan sonra 2015 yılında 4 ay 24 gün arayla yapılan iki seçim (7 Haziran - 1 Kasım ) arasındaki büyük oy değişikliğinin nasıl, kamuoyunun iradesinin iktidar tarafından ifsad edilerek sağlandığını çok açık bir biçimde görüyorsunuz.
Gerçekten 10 Ekim 2015’te Ankara Garı’nda, güvenlik önlemlerinin gevşekliğinden de yararlanarak, gerçekleştirilen tarihimizdeki canlı bomba suikastlarının en kanlısının hemen ardından yayın yasağı konması ama iktidar yetkililerinin bunları hiçe sayarak, saldırı ile ilgili olarak, kamuoyuna yanıltıcı bilgiler vererek, aldatmalarının üstüne yayın yasağı yüzünden bir türlü gerçekler konusunda bilgilendirilemeyen, halkın, hangi psikolojiyle sandığa gittiğini anlamak bu kitabı okuduktan sonra çok daha kolay oluyor.

***

Altan Öymen’in 1930’lu yıllardan başlayıp günümüze doğru gelmeye başladığı “Bir Dönem Bir Çocuk”, “Değişim Yılları”, “Öfkeli Yıllar”, “Ve İhtilal” ile yarım yüzyıl aradan sonrayı anlattığı “Kayıp Yaz”ı okuyunca çok hazin bir tablo ile karşılaşıyorsunuz.
1940’lı yıllarda, dünyadaki gelişmelerin de etkisiyle Türkiye’nin nasıl demokrasiye doğru evrildiğini, nasıl tek parti yönetiminden çok partili yaşama geçtiğini, sonra 1950-54 yılları arasında kimi hazımsızlık baskı emarelerine karşın yine de demokrasiye doğru yönelişin pembe yıllarının yaşandığını, ama ardından 1954’ten başlayıp yavaş yavaş baskının tırmanmaya başladığını rejimin demokrasiden uzaklaştığını, Menderes ve DP’nin öyküsünde görüyorsunuz.
Aynı olguya “Kayıp Yaz”da Tayyip Erdoğan ve AKP’nin öyküsünde rastlıyorsunuz.
60 yıl arayla, değişik kişilerle aynı öykü!
Kitapları okuyunca kafanıza masallardaki tekerleme takılıyor:
- Az gittik, uz gittik, dere tepe düz gittik, bir de bakmışız ki, arpa boyu yol gittik.
Acıyla görüyorsunuz ki, hatta bir arpa boyu yolu bile gitmemiş, olduğumuz yerde saymış, belki de geri gitmişiz.
Demek yarım yüzyıldan fazla süre yaşlı dünya garip Türkiye için boşa dönmüş...
Yazık, çok yazık!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları