‘Millet, Hükümetin Bekçisi Olmalıdır!’

23 Nisan 2014 Çarşamba

Atatürk’ün yaşadığı çağ ve ötesine ilişkin en büyük öngörüsü, Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir (TBMM). Halkın bilinçli iradesinin vücut bulduğu en önemli yer olan parlamentonun, demokrasinin de lokomotifi olması için öncelikle bu kuruma ruh veren kişilerin buna inanması gerekir. Atatürk, bu inancı öylesine güçlü taşıyordu ki, Kurtuluş Savaşı’nın en ateşli günlerinde bile hem Meclis’in açık kalmasını sağladı hem de saygınlığına gölge düşmemesi için gereken her şeyi yaptı.
Bir yandan cephede taarruz hazırlıkları yaparken bir yandan da Meclis’te Kurtuluş Savaşı’nın evrelerini milletvekilleriyle paylaştı. Bir başka deyimle TBMM’nin temellerinde Kurtuluş Savaşı’nın ruhu vardır.
Atatürk, “Vatandaş, iradesini milletvekilleri aracılığıyla Meclis’e taşıdı, o milletvekilleri bu iradeyi benim temsil etmemi istiyor” deyip her türlü yetkiyi eline alabilirdi. Yapmadı. Tam tersine, Meclis sıralarında tartışılmayan, genel kabul görmeyen hiçbir adımı atmadı.

***

Meclis için “Atatürk’ün en büyük öngörüsü” derken esin kaynağımız, araştırmacı Aydın Keleşoğlu’nun “Dünden Yarına Atatürk’ün Öngörüleri” kitabıydı. Keleşoğlu, Atatürk’ün konuşmalarını taramış ve ortaya çarpıcı bir tablo çıkarmış. Atatürk’ün, yaşadığı çağda yakın gelecekte olacaklara ilişkin yaptığı değerlendirmeler onun şu tarifine haklılık kazandırıyor:
“Ufku görmek yetmez, ufkun ötesini görebilmek gerekir!”
Arşivler, kaynaklar ortada...Atatürk, daha 1910’lu yılların başında, Birinci Dünya Savaşı’nın çıkacağını, Almanya’nın savaşı kaybedeceğini vurguluyordu... 1930’lu yılların ortasında, İkinci Dünya Savaşı’nın yakında patlayacağını, bunu başlatanın Hitler Almanyası olacağını, İngiltere’nin bu gidişle gafil avlanacağını, Balkan ülkeleri ortak hareket etmezse bu savaşın altında ezileceğini, ziyaretine gelen Avrupa devlet başkanlarıyla paylaşıyordu...
Atatürk’ün öngörüleri salt dış politika ile sınırlı değildi. Gençliğe Hitabesi okunduğunda Türkiye’nin geleceğine yönelik olasılıkları da net ifadelerle sıraladığı görülecektir!

***

Atatürk, hükümetlerin nasıl olması, halkın hükümetlere nasıl bakması gerektiğini de şöyle dile getiriyor:
“Her zaman millet, hükümetin bekçisi olmalıdır. Çünkü hükümetlerin icraatı olumsuz olup da millet itiraz etmez ve o hükümeti düşürmezse, millet bütün kusur ve kabahate katılmış demektir...”
Meclis, Atatürk’ün halka inancının, toplumsal meşruiyete duyduğu saygının en büyük kanıtıdır. Başta vurguladığımız gibi, Meclis’i sadece kendi meşruiyetini sağlayan ve artıran bir kurum gözüyle değil, kendisinin doğrudan bağlılık ve sorumluluk hissettiği bir güç olarak görmüştür.
Atatürk, “Benim en büyük eserim” dediği Cumhuriyet’in başına gelebilecekleri en kötü olasılıkları da içine alarak sıralarken hiçbir zaman umutsuzluğa, tükenmişliğe yer vermemiştir. En amansız koşullarda bile halkın gücüne inanarak çıkış yolunun bulunacağını vurgulamıştır.
Bütün öngörüleri ve değerlendirmeleri bir potada eritildiğinde Atatürk’ün üç temel mirası vardır:
Akıl, bilim, değişim...
Meclis’in açılışının 94. yılını bu duygularla kutluyoruz, her şeye karşın geleceğe umutla bakıyoruz...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD gezisi iptal gibi! 25 Nisan 2024
ABD ile Hamas gerilimi! 24 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları