Kepaze

07 Ocak 2017 Cumartesi

Binali Yıldırım, ABD’ye “kepaze” demiş.
Öyleyse…
ABD çıkarları uğruna hazırlanan 1 Mart tezkeresi ile Irak’ın kuzeyine girmeme karşılığı ABD ile imzalanan 8.5 milyar dolarlık Dubai Anlaşması, yelpaze mi?
Genelkurmay Başkanı’na liyakat madalyası takan çuvalcı ABD Generali, paşazade mi?
CIA ajanı Graham Fuller buyurdu diye, Cumhuriyet ilkeleri, kaldırılması gereken cenaze mi?
BOP Eşbaşkanlığı, uzun boy ölçmeye yarayan endaze mi?
Şam’da cuma namazı kılma uğruna yitirilen canlarımız kazazede mi?
Olup bitenlerin ayrımında olan yurttaşlar şempanze mi?

Türkiye’nin belini kırdırmayan aydın
Geçen yılın son gününde yitirdiğimiz Dr. Engin Tonguç, yaşamını halkın mutluluğu ve yurdun uygarlaşmasına adamış Cumhuriyet kuşağının son temsilcilerindendi.
Bu adanmış ömrün çilelerini anlatır ya da yazarken, ağlanacak halimize kahkahalarla güldüren bir biçemi vardı Engin Tonguç’un...
Cumhuriyetçi atılımın; yeteneksizlik, kötü niyet ve bilgisizlik paçavralarına bürünmüş kişiliklerce nasıl içten içe kemirildiğini, durdurulduğunu ve bir karşıdevrime dönüştürüldüğünü çeşitli anılara dayanarak dillendirirdi.
Mesleğinde babası İsmail Hakkı Tonguç’un bir yanını, emek ve emekçiden yana olan yanını almış, hekim olarak uzmanlığını da o yönde yapmıştı.
“Sağlık Yazıları” ve “SSK Yönetiminde 2 Yıl” adlı kitaplarında, işçi sağlığı ve meslek hastalıkları konusunda harcadığı çabaların yanında yaşadığı zorlukları, engellemeleri aktarırken hınzır bir dille “bürokratları” şöyle anlatır:
“Belkemiksiz, yumuşakça gibi sözcüklerle belirlenen tipik bürokrat, tek başına hareket etme, karar alma yeteneği olmayan, yan tutmaktan ödü kopan, her türlü yeniliğe karşı koyan bir tutucudur. Kendi kanısı ve inancı yoktur. Yumuşak ve akışkandır, her kaba göre şekil alır. Bu tipe yeni bir iş yaptırmak istediniz mi, tüm rahatı kaçar. Kıvrak ve mantık cambazlıklarıyla çok güzel minare kılıfı hazırlar.”
Bir gün bu tipte birinin nasıl Köy Enstitülerini kapatmak üzere görevlendirildiğini anlatmıştı bana.
O tip, Reşat Şemsettin Sirer’di.
Engin Tonguç’un aktardığına göre, Reşat Şemsettin Sirer, 1946’da Milli Eğitim Bakanı yapılır yapılmaz demiş ki:
“İsmail Hakkı Tonguç’un yaptıklarının ve Köy Enstitülerinin belini kıracağım.”
Sonrasını Engin Tonguç şöyle anlatmıştı:
“Yıl 1953’tü. Sirer, bir jiple Sivas’ın Göleriz köyüne giderken aracı virajı alamayarak uçuruma yuvarlandı. Sirer’in göğsü ezildi, beli kırıldı.
Babam o gün, Sirer’in ölüm haberini radyodaki ajans haberlerinden duymuş, bir süre susmuş, sonra da ‘Zavallı Reşat!’ demişti.”
Yıllardır zavallıların, Cumhuriyet kazanımlarının belini kırmak için yönettiği bir ülkedir Türkiye!

Tonguç’lar ve benzerleri de, kırdırmamak için başı dik yaşar, onurlarıyla da ölürler.
İnsanlık, iyiliklerinden söz eder...

Kuzu
Ülkenin neredeyse üçte biri ya şehit oldu ya da öldürüldü...
Üçte biri içeride...
Geriye kalan üçte biri de dışarıda; havaya uçurulmayı, vurulmayı, silahla taranmayı, şehit edilmeyi ya da içeri atılmayı bekliyor.
Birlik ve beraberlik içinde...
Kuzu kuzu...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

IMF Defteri 27 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları