Geleceği inşa etmek (2) Ortak bilinç

13 Ocak 2017 Cuma

Bu ülkenin bugünkü durumunda “geleceği inşa etmek” üstelik bunu ortak akıl ve ortak bilinç ile yapmak imkânsıza yakın. Bu kadar aleni bir rejim dayatması varken, halkın yüzde 50’sinin karşı olduğu anayasa değişikliği ve başkanlık konusunda bu denli ısrarcı olunur, üstelik Türkiye’nin geleceğini yakından ilgilendiren bu tartışmayı halkın bilmesi engellenirken, ortak akıl ve ortak bilinçten bahsetmek kolay değil. Ama tam da öyle olduğu için bir yandan da bahsetmenin tam zamanı. Geçen hafta yazının ilk bölümü yayımlandığında bir okurum “Geleceği inşa etme” konusunda bir belgesel film önerdi: Finlandiya Mucizesi. Finlandiya dünyada eğitim konusunda yıllardır birinciliği hiçbir ülkeye kaptırmayan bir ülke. Haliyle diğer ülkelerin de ilgisini çekiyor. Çünkü konu sadece eğitim değil, bir ülkenin kendi geleceğini nasıl inşa ettiği... Film-Harvard Üniversitesi’nden bir bilim insanının bu konuyu araştırması üzerine kurulu.İlgiyle izledim. Öneririm. Özetleyeyim:
 Öncelikle sistem, herkese eşit eğitim üzerine kurulu. Sosyal statüsü ne olursa olsun istisnasız aynı eğitim parasız alınıyor.

• Birbirini etkileyen tüm aktörler, yani politikacı, öğretmen, aile, herkesin ortak bir hedefi var: Çağdaş dünyanın rekabet koşullarına doğru hazırlanan çocuklar yetiştirmek. Zaten en kapsamlı uluslararası başarı ölçme verisi PISA sonuçlarında Finlandiya’nın sürekli aynı sırayı koruması bunu çok iyi açıklıyor.
 Okul, çocuklar için bir sıkıntı kaynağı ya da zorunluluk olarak görülen bir mekân değil. Eğlenerek ve sosyalleşerek öğrendikleri bir kurum. Okullar çok küçük, sınıflar en fazla 20 kişilik. Öğretmenlerin yakın ilişki kurduğu yerler. Kampus falan yok.
 Çocukların anlayıp öğrenmelerini kolaylaştıracak ortamlar yaratılıyor. Bilgi değil, nasıl düşünüleceği öğretiliyor. Test neredeyse hiç yok.
 İşin önemli bir kilit noktası var. Öğretmene verilen önem. Öğretmen olabilmek için çok yüksek başarı puanı gerekiyor. 5 yıllık bir eğitim. Ama bu kadarla kalmıyor. “Araştırma temelli öğretmen eğitimi” mezuniyetten sonra da sürüyor. Sınıfta arka sıralarda stajyer öğretmenler de daima bulunuyor ve sürekli etkileşim içindeler.
 Bu yıl 1.3 milyon kişi öğretmenlik için başvurmuş. Yüzde 10’unu alabiliyorlar. Belgeseli hazırlayan Harvard’lı akademisyen filmde sıklıkla ABD ve Finlandiya karşılaştırması da yapıyor: ABD’de öğretmen yılda 1100 saatini sınıfta harcarken, Finli öğretmen sadece 600 saat geçiriyor.
Kişi başı milli gelir Finlandiya’da 45.680 dolar, ABD’de ise 47.240 dolar. Ama Finlandiya eğitimde ilk sırada, ABD 26’ncı. Amerikalı öğretmenlerin yarısı kariyerlerinin 5. yılında mesleği bırakırken Finli öğretmenler emekli olana kadar çalışıyor.
 Film de çocuklara da sorular yöneltiliyor. Örneğin; “Kendinizi yetişkin hayal edin. Nasıl konumlandırmak isterdiniz?”. Yanıtların önemli bir kısmı şöyle: “Çok para kazanacağın iş senin büyük zamanını da çalar. Yaptığın işi sevmiyorsan çok para kazanmanın ne önemi var ki?” Anlayacağınız ‘para’ daha genç yaşlardan itibaren amaç olmaktan çıkmış.
5.4 milyon nüfuslu küçük bir ülke Finlandiya. Doğal kaynakları çok kısıtlı. 1960’lı yıllarda önemli bir karar aldı ve ekonomisini bilgi toplumu yaratma ve verimlilik artışı üzerine inşa etme kararı aldı. Zaten Nokia bu doğrultuda doğdu ve bir dünya devi haline geldi. Ar-Ge harcaması ne yüksek ülke Finlandiya. Zaten inovasyon ve girişimcilikte de ilk sırada Finliler bulunuyor.
Peki, Finliler bu mucizeyi nasıl yarattılar. Filmde bunun da izi sürülüyor. Ve karşımıza çıkan tek sözcük: Güven. Geleceğin ortak inşası için olmazsa olmazlardan biri. “Kolay olmadı. Birbirimize nasıl güveneceğimizi öğrenmemiz 25 yıl sürdü” diyor bir Finli.
Fin halkının 1800’lü yılların sonlarındaki destansı diriliş öyküsünü anlatan müthişbir kitap vardır: Beyaz Zambaklar Ülkesi. Ulusal kalkınmanın ve kalkınmanın el kitabı gibi. Kitabı Atatürk’ün talimat vererek Türkçeye çevirtmiş ve müfredata dahil ettirmişti. Finlandiya bugün nereye yükseldi, biz nereye geriledik? TBMM’de başkanlık anayasası için direten tüm milletvekillerine bu küçük kitabı hediye etsek acaba aralarından birkaçını sağduyuya yöneltebilir miyiz? Ne dersiniz? 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları