Gauck: Korkuyorum!

01 Mayıs 2014 Perşembe

Büyük bir devletin başkanı, ziyaret ettiği ülkenin en prestijli ve en önemli üniversitelerinden birinde; o ülke rejimine dair 7.4 şiddetinde bir “uyarı” ve “itham” konuşması yapıyor…
Ev sahibine ayar çekiyor…
Diplomasi tarihinde bilmem başka bir benzeri var mı?
Otuz küsur yıllık gazetecilik hayatımda en azından ben bir örneğini görmedim.
Ne Türkiye’de… Ne başka bir yerde!
Demek ortada fevkalade olağanüstü, fevkalade ciddi bir alarm durumu var.
Batı kançılaryalarında bir süredir belli ki “Türkiye’deki savruluşa dur denecek mi, denmeyecek mi? Denirse acaba bunu hangi babayiğit diyecek?” tartışmaları yapılıyor…

Batı alarmda
Bu gerilimin ilk işaretini yerel seçimler öncesinde Freedom House’un yayımladığı bir Demokrasi Krizi raporunda görmüştük.
Washington’un nabzını yansıtan bu çok önemli düşünce kuruluşu; Obama’nın Erdoğan’la geçmişteki sıkı fıkı ilişkilerine gönderme yaptıktan sonra, “AKP hükümetinin artan otoriterizmi artık yadsınamaz ve görmezden gelinemez!” notunu düşmüş, “ABD Dışişleri sözcülerinin kaygı açıklamaları bundan böyle kafi değil; Erdoğan, Obama tarafından doğrudan uyarılmalı!” tespitini yapmış; ABD’nin, Türkiye’de giderek ayyuka çıkan baskılar karşısında suskun ve hareketsiz kalmasını eleştirmişti…
Alman Cumhurbaşkanı Joachim Gauck’un bomba etkisi yaratan konuşmasını ilk duyduğumda, aklıma nedense “Freedom House”un bu “Erdoğan otoriterizmi artık yadsınamaz, görmezden gelinemez; kendisi en üst düzeyde uyarılmalı!” ifadeleri geldi.
Geçmişte de dikkat çektiğim rapor, uluslararası düzlemde alarm çanlarının çaldığına ve artık bir kritik eşiğin aşıldığına işaret etmekteydi.
Gauck haliyle Obama değil… Ama bununla beraber Batı’da derinleşen kaygıyı ve giderek kök salan “Türkiye nereye gidiyor?” endişesini göstermek, Erdoğan algısını ölçmek açısından Gauck’un konuşması önemli.
Washington’da bildiğimiz kadarıyla bir “Ali’siz Alevilik olgusu”(!) yok. “Freedom House”çular buna karşın ne yapıp edip Gauck’un bugün şikâyetçi olduğu konuları aylar öncesinden raporlarına işlemiş; “frantic crackdown” diye tabir ettikleri “şirazesinden çıkan baskılar” karşısında, Batı’nın artık harekete geçmesi gerektiğini belirtmişlerdi…
Türkiye’de olanları görmek için demek illa “ateist Alevi” diliyle konuşmak gerekmiyor...

1.5 milyon Türk kökenli Alman
Erdoğan’ın küplere binen tepkisi karşısında “Az bile söyledim!”
yanıtını veren Gauck’un ODTÜ konuşması; diplomatik açıdan olduğu denli, içerik açısından da çok ilginç ve “tarihi bir konuşma”…
Alman Cumhurbaşkanı doğrudan gerçi “Batı”, “AB” ya da “Almanya” adına konuşmuyor.
Yedi sayfalık konuşma metninde sıklıkla “ben” zamiri kullanıyor ve yaşamının büyük bölümünü bizzat “totaliter sistem” altında geçirdiği için “demokrasinin değerini iyi bilen”, “demokrasi savunucusu bir vatandaş” duyarlılığıyla kaygı belirttiğini söylüyor.
Bu veçheyle “neyin hukuk, neyin hukuksuzluk olduğunu net gördüğünü” ifade ediyor ve “Nerede ne zaman hukuk devletinin tehlikede olduğunu görsem sesimi yükseltirim!” diyor.
“Konuk” sıfatıyla geldiği Ankara’da “ses yükseltmeyi” ve baskıcı gelişmeler karşısında “korktuğunu” yedi düvele haykırmayı bu sebeple, kendisi için ahlaki ve tarihi bir “hak”, “hak”tan öte “zorunluluk” olarak görüyor.
Joachim Gauck’un ODTÜ’de yaptığı bu sıradışı konuşmayı kendisine “hak” görmesine yol açan diğer neden; Alman vatandaşlığı alan 1.5 milyon Türk ki… Alman devlet adamı o Türklerin de Cumhurbaşkanı sonuçta. Onların sıkıntılarının ve açmazlarının tercümanlığını yapıyor; Avrupalı Türklerin sözcülüğünü üstleniyor.

‘Şiddet ortamı’ tehlikesi
Bu yaklaşımın ve kaygı duyduğu değerlendirmelerinin ışığında Türkiye’nin bir şiddet sarmalına girmesi ihtimaline de dikkat çekiyor Gauck. Bu bağlamdaki en uyarıcı pasajlardan biri şu:
“Fikir özgürlüklerinin kısıtlandığı, yurttaşların kâfi derecede bilgilendirilmediği, karanlıkta bırakıldığı, katılımcılığına izin verilmediği yerde acımasızlık ve hoşnutsuzluk artar. Son tahlilde bu şiddete başvurma eğilimi yaratır. Kişisel deneyimimin bana öğretmiş olduğu şey budur!”
Şiddet ortamı”nın yanı sıra, '41lman lider, Türkiye’nin “Batı’dan uzaklaşmasıyla içine düşebileceği bir uluslararası tecrit” olasılığına da dikkat çekiyor:
“Komşu ülkelerde yaşanan olayların girdabına yakalanmamak için Türkiye’nin Batılı müttefiklere ihtiyacı var. (Batı’dan) Kendisini tecrit eden bir Türkiye, kendine zarar verir!”
Joachim Gauck’un Türkiye’ye bir “kalk/uyan borusu” çalmak için geldiği çok aşikâr.
Gauck’un resmi sitesine girildiğinde Türkiye ziyaretine büyük önem verildiği görülüyor.
Cumhurbaşkanı’nın sitesinden yapılan özet açıklamada; üç günlük gezinin ana ekseninin Türkiye’deki hukuk devleti ve temel hak ve özgürlüklerin korunması olduğunun altı özellikle çiziliyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yurttaşlara mektup 28 Nisan 2024
Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları