91’den Gün Alırken...

11 Mayıs 2014 Pazar

5 yıl aradan sonra Ankara’daki büyük Cumhuriyet ailesiyle 90. yıl kutlamasında buluştuk. Bütün yüzlerde elbet yılların izi vardı. Gazetenin bahçesinde herkesle kucaklaşırken en büyük değişimin 5 yıl önce yeni binanın açılışında diktiğimiz mavi çamda olduğunu gördüm.
Başkentte kendimize ait bir yerimiz olsun arayışından sonra taşındığımız Ahmet Rasim Sokak, çevresiyle de Cumhuriyet’e uyumludur. Zira Ahmet Rasim’i kesen sokaklardan birinin adı Yunus Nadi, ötekinin Süleyman Nazif’tir, bir üstümüz Abidin Daver, iki üst sokak da Sedat Simavi’dir. Bu sokakların ilk kucaklaştığı bulvarın adı da Simon Bolivar’dır.
Mavi çam başlangıçta çelimsiz, yalnız bir fidandı. 5 yılda, dal budak salmış. İlkbaharda açılan yaprakların tazeliği üzerinde...
Mavi çamın
kısa ince yapraklarını parmaklarınızın arasına aldığınızda güzel bir koku gelir. Bizimki usul usul kimliğini bulmaya başlamış
7 Mayıs gecesi mavi çamın etrafından geçip bahçede kalanlar, içeri girenler Cumhuriyet yelpazesinin bütün renklerini içeriyordu. Siyasi partilerden sendikalara, sivil toplum kuruluşlarından meslek odalarına, sanatçılardan akademisyenlere kadar Cumhuriyet felsefesinin ayakta kalmayı başarmış tüm can damarları bir aradaydı.

***

Bu 7 Mayıs, 23 Haziran 2008’de taşındığımız yeni binamızda katıldığım ilk kutlamaydı. Yaşam ileri doğru devam etmekte, öyle olmak zorunda ama o akşam ara ara katılamadığım 7 Mayıs’ları düşünmeden edemedim...
Hapiste her günün hızlı geçmesi istenir. En hızlı geçmesini istediğiniz günler, güzel günlerdir...
Evlenme yıldönümünüz, çocuklarınızın doğum günü, karne günü, okula başlama günü, bayramlar, içinizdeki yaşama bağlanma gücünü artırır ama bir o kadar da duygu yüklü gelir.
Güzel günlerden sonraki gün, iyidir. Ooh geçti dersiniz.
Bayramların da en güzel günü son gündür. Artık bitmek üzeredir. O yüzden “baba bayramınız mübarek olsun” türküsünü son gün söylemek daha iyidir. Zira daha ilk günden hasret bulutlarının içine dalmanın gereği yoktur.
7 Mayıs da yukarıda saydığım hızlı geçmesi gereken günlerin arasındaydı. Önceki kutlamalarımız, Atatürk Bulvarı üzerindeki büromuzun çatısında verdiğimiz kokteyller gözümün önüne gelirdi... Gitmezdi.
90. yıl buluşması geçen 5 yılın hasretini eritti, hemen mavi çamın yanından akan duru bir ırmağa çevirdi. İlhan Selçuk, “Zamanla bütün acılar bala bulanır” derdi... Ben de onu mu yaşıyorum ne?..

***

Hapisten önce, hapisten sonra gibi tanımlamaları sevmiyorum. O yüzden milattan önce milattan sonra diyorum.
Milattan önceki kutlamalarımızda tüm konuklar ve gazete çalışanları salondan ayrıldıktan sonra geriye, gazetenin vitrininde olmayan ağır işçilerimiz kalırdı.
Bu kez de öyle oldu.
Onların hemen yanında ise buram buram gelecek kokan 6 genç vardı.
90. yıl kutlamasıyla ilgili sadece bir cümle kurmamı isterseniz, diyeceğim budur:
Kutlamayı Bilkent Üniversitesi öğrencisi 6 gençle geleceği konuşarak kapattık.
Milattan sonra pek çok üniversiteden gençlerle karşılaştım, buluştum...
Her biriyle karşılıklı
bağlantılarımızı sürdürme duygusuyla ayrıldık...
91. yaştan gün almaya başladığımız gece başlarımızı yarım daire şeklinde birleştirip “selfi” yaptığımız gençlerle mücadele yolumuz uzun olacak.
Her şeyden önce birbirimize şu sözü
verdik:
Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılı, Cumhuriyet’i kuran felsefenin olacak!
Onlardan bir de söz aldım:
150. yılı kutlarken beni unutmayacaklar!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD gezisi iptal gibi! 25 Nisan 2024
ABD ile Hamas gerilimi! 24 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları