Evetçi baskılarda yüzsüz tırmanışlar...

04 Nisan 2017 Salı

Evetçilere sorarsanız, çok emek verilmiş hafta sonu Ankara şovu güçlü bir gövde gösterisiydi... Yüzsüzlük, bugüne kadar yapılan tüm şovları kapsayan yalanlar, hukuksuzluklar, kamu gücü kaynaklarının, hayırcılar için yasaklı, evetçiliğin dayatılması için kullanılması boyutlarındaki sınır tanımazlığın teşhircilik dozunda...
Kaderlerini tek adam liderliğine, rejimine teslim etme tehdidi, baskısı altındaki seçmeni bir cephede tutma taktiğinin son hamlesi mi?
Ankara için yine toplu açılışlar adıyla, Erdoğan-Başbakan katılımlı evetçilerin gövde gösterisi toplantısı için kamu kaynakları, kamu görevlileri, kurumları seferberliği günlerce sürdü. Yüreği sıkıp da seferberliğe katılmamış, koşturmamış, gereğini yapmamış kamu görevlisi, kurumu olmuş mudur? Gazetecilik onuru, kimliği, etiği adına tanıklıklar yeterince yüz kızartıcıydı...
Sansürlü, kaygılı vurgulamalarıyla kimi araştırmacıların ortaya koydukları kimi sonuçlar dikkatlerden kaçmamalı... AKP ile resmi yandaş MHP’nin toplam oy oranlarına göre, anket sonuçlarındaki arasındaki evetçiler oranları arasında çok büyük hayırcı oy verme eğilimi referandum sonuçlarına ya yansırsa?
AKPMHP ile bağlarını koparmadıklarını söyleyen çok önemli bir çoğunluk, Türkiyenin rejimini değiştirecek nitelikte gördükleri, dünyada bir örneği olmayan otoriterleşmenin uç örneği Cumhurbaşkanlığı adı altındaki başkanlık rejimine geçişi istemiyorlar. Ancak evetçi, baskıcı, medya güdülemesinin etkisi altındalar.
Açık açık hayırcı çıkış yapamadıkları bir yana, sandığa gitmeden tepki verme eğiliminin en çok işsizlik, ekonomik sorunlar, krizin etkisinde iflasları yaşayan gençlik, esnaf kesiminden gelebileceğini yapılmış anket sonuçları ortaya koyuyor.
İşte tam da bu nedenle evetçilerin kazanacağı kamuoyu baskısı ile, geleceklerini, çıkarlarını İktidarlarına bağlamış geleneksel AKP-MHP seçmeninden, istemeseler de bu korku ve baskıyla sandığa giderek evet oyuna zorlanmaları hedefleniyor...

***

Erdoğan başta evetçileri cepheleştirmeye, düşmanlığa yönlendirmede yarışılan söylemlerinde sertlik, hakaret dozu tırmanırken, sineye çekilip yutulan, bir daha asla ağızlara alınmayan, dahası çark edilen çok fazla konu var. Doğrusu kampanya taktikleri değişikliklerinden çok, çaresiz yaşam gerçekleri ile yüz yüze kalmaktan kaynaklanıyor...
Galiba en çok CHP başta hayırcıların cephe olabilmekten çok uzakta kalsa da; demokrasinin olmazsa olmazlarından, laik Cumhuriyet, Atatürk devrimleri, rejim, ülke sınırları içinde birlikte yaşamdan vazgeçememe, iç savaş bataklıklarına çekilmeme, terör tuzaklarından çıkış yolları bulabilme kaygılarından beslenen...
Parlamenter, tarihi gelenekleri oluşmuş, güçler ayrılığına dayalı rejimimizin sorunlarının çoğulcu demokratik düzen içinde çözülebileceği gerçeğinde buluşan örgütsüz, cephe oluşturamamış olsalar da büyük çoğunluk oluşturdukları ortada hayırcıların, fiili var oluşları araştırma sonuçlarında da saklanamıyor...
Evetçiler kendi geleneksel seçmenlerinin de içinde oldukları gerçek hayırcılarla klasik seçim taktiklerinin üslubunda; “terörist, düşman, hain...” söylemlerini sürdüremediklerinden referandum kampanyalarının ilk haftalarında çok fazla dış düşman kullanmayı seçtiler...
Gelin görün ki evdeki hesap çarşıya uymuyor. Hele de dış politikanın giderek izlenemeyen kaypak, kirli çıkar dengeleri değişim rüzgârlarını öngörebilmek değil aylara, haftalara, günlere sığmıyor... Uyanık tek adam, tek merkezden çok kazançlı, çok parlak hesaplanmış sert çıkışlar boğazlara düğümleni veriliyor...
Ey Amerika, ey Avrupa havalı çıkışları, Suriye-Irak sıcak gündemli operasyonlarda biz de olacağız iddialı çıkışları ağızlara alınamaz oldu. Bir Rusya bir ABD ile anlaşmalı ortaklık, söz sahibi olabilme konumları bile söylemlerden düşüverdi. Şimdi yürekler ağızda iki bölge süper gücünün iki ülke içindeki ağırlıklarını paylaşmış olarak... PKK-PYD’ye silah ve güç destekli, Türkiye çıkarlarını umursamamaları olasılığının kaygılı sonuçları ancak gündeme taşınabiliyor...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları