Yeni gerçek[çi]lik

08 Mayıs 2017 Pazartesi

Türkiye artık yeni bir sisteme geçti. İstesek de, istemesek de 2019 Başkanlık seçimlerini bu yeni parametrelerle düşünmekgerekiyor türünden saptamalar, siyasi olarak zararlı, ahlaken de sakıncalıdır. Türkiye’de bir süredir yeni bir gerçeklik şekilleniyordu. Referandum bu yeni gerçekliği dünyaya getirmedi, yalnızca “vaftiz” etti.

Tarih ve durum
Bir toplumsal gerçeklik aniden, ex nihilio ortaya çıkmaz. Bileşenleri eski gerçekliğin çelişkileri, çatlakları içinden çıkarlar. Bunların aktif varlığı egemen gerçekliğin istikrarını bozar. Yeni gerçeklik bu süreç içinde şekillenir, zamanla kendi ekolojik egemenliğini kurarak, eskisinin yerine geçer.
Hem, siyasi olanın sınırları, hem de toplumda adalete ilişkin talepleri dile getirme ayrıcalığına sahip olanlarla olmayanlar arasındaki ayrım çizgisi değişir. Böylece, toplumun yaşamında, doğru ve yanlış önermeleri ayırt eden söylemler, mekanizmalar, örnekler, ayırt etmenin onaylanma biçimleri, gerçeğe ulaşmanın kabul edilebilir teknikleri, işlemleri, neyin doğru olduğunu söylemekle yükümlü olanların statüsü de değişir. Artık bedenleri yöneten, disiplin altına alan, cezalandıran teknikler, teknolojiler de değişmeye başlamıştır.
Bu iki paragrafın ışığında bakıldığında, bu “yeni gerçekliğin” 1997- 2007 arasında, doğarak şekillendiğini, AKP’nin ikinci döneminde ekolojik egemenliğini kurduğunu, 2010 referandumuyla eski gerçekliğin yerine geçtiğini, 2017 referandumunun sonuçlarının ise Kasım 2015 seçimlerininkiler gibi, bu yeni gerçekliğin ürünü olduğu görülür.
2019 Başkanlık’ seçimlerini bu yeni parametrelerle düşünmek” gerekiyor dedikten sonra uyum sağlamayı önermek, eğitim sistemindeki değişikliklere, tasfiyelere, devlet bürokrasisinin, güvenlik örgütlerinin, yargının siyasal İslam yanlısı personelin eline geçmiş, hapishanelerin siyasal İslama muhalif yazarlarla, sanatçılarla dolmuş olmasını, HDP liderliğinin tutuklanmasını kabullenmek anlamına gelecektir. Bu önerinin, siyaset bir yana, ahlaki dayanakları çok zayıftır.

2019 filan...
Önümüzdeki seçimlere bu “yeni gerçekliğin” egemenliği ve sınırları içinde gidilecektir.
Bu egemenlik ve sınırlar daha şimdiden etkilerini göstermeye başlamıştır: “Hayır” kampında yer almış kimi yazarlar, YSK açıklamasını, yüzde 49’u veri alarak, kabullenerek konuşmaya başladılar. Hızla gündeme gelen başkan adayı arayışı, yalnızca dikkatleri referandumun koşullarından ve sonucundan uzaklaştırmakla kalmıyor, yeni gerçekliğin doğuş ve şekillenme sürecinin ikinci önemli aktörünün (tarihi, kültürel sermayesi unutularak) önerilmesi, yeni gerçekliği ve siyasal İslamın siyaset ve ahlak rejimlerini doğallaştırıyor.
Bu “yeni gerçeklik”, siyasette hangi olasılıkları dışarda bıraktığını birçok kez gösterdi. Bu dışarda bırakılanların yarattığı çatlaklar, bir süre demokratikleştirme, “Kürt açılımı”, “Avrupa Birliği’ne gireceğiz” gibisinden fantezilerle örtüldü, fanteziler verimliliklerini kaybettikçe baskı ve terörün dozu arttı. Bu gerçeklik toplumu birleştirecek bir bütünlük, mükemmellik görüntüsü üretemedi; toplumun yarısının direnişini kıramadı.
Şimdi, bu “uyum sağlama” çağrıları, 2019 seçimlerinden adeta sıradan bir liberal demokrasi altında yaşanıyormuş, AKP sıradan bir partiymiş gibi (alın size iki fantezi daha), söz etmek; “zaten hep böyleydi” çarpıtmalarıyla AKP rejimini sıradanlaştırmaya çalışmak, kaçınılmaz olarak bu yüzde ellinin direncini kırmayı, onları siyasal İslamın siyaset ve hakikat rejimlerinin içine itmeyi getirecektir.
Bu yeni gerçeklik, bu yüzde elliye dayanarak sorgulanmadan, istikrarı bozulmadan, sınırları delinmeden yapılacak her halkoylamasının ürettiği sonuçlar “yeni gerçekliğin” gereksinimlerine zorla uydurulacaktır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları