Olaylar Ve Görüşler

Zeytinciliği planlayalım mı?

15 Haziran 2017 Perşembe

Atatürk’ün ölümünden iki ay sonra çıkarılan, sağlığında hazırlattığı 3573 sayılı kısaca ‘Zeytincilik Yasası’ ülkede planlama ve gelişmenin başlangıcı oldu ama..

“Sanayi reformu yasası” diye kamuoyuna vaveylayla sundukları tasarıdan yine zeytin çıktı karşımıza. Uluslararası zeytin anlaşmalarına imza atmış, uluslararası zeytin konseyini kurucusu bir ülkeye yapılabilecek bundan büyük kötülük olabilir mi?
Kamuoyundan gelen tepkilere karşı bir savunma psikolojisiyle cevap veriliyor. “125 milyon ağaç varlığını 170 milyona çıkardık!”, “Zeytincilikte dünya ikinciliği hedefimiz!” Slogan atmak kolay. Kimse o bölgelerin binlerce yıldan bu yana selekte olmuş çeşitleri dururken Çukurova’ya, Hatay’a, Antep’e, Gemlik bölgesi çeşidi zeytin ağacı dikilip de yıllardan bu yana verim alınamadığı için sökülen zeytinliklerden söz etmiyor. Geçmiş yıllarda 110 milyon ağaç varlığı ile bu ülke 258 bin ton zeytinyağı üretti. Son yıllardaki üretim 180 bin tonlarda seyrediyor. Bunda küresel iklim değişikliklerinin önemli etkisi var. Ancak zeytin ağaç varlığındaki artışla üretim artışı verimlilik süreci de göz önüne alındığında doğru orantılı değil. Yani izlenen politikalar yanlış, gelişigüzel ve plansızdı. Kaynakların heder edildiği açıktır.

Alın size öneri
Biz zeytincilere çözüm önerisi getirmiyorsunuz diye suçluyorlar. Alın size çözüm önerisi. Biz zeytinciler ve ilgili disiplinlerden bütün bilim insanları bütün bilgi birikimimizle, enerjimizi bu işi başarmak için vereceğiz. Ülkemiz zeytinciliği, Cumhuriyetten önce, ağırlıklı olarak zeytin yetişen bölgelerde Rum nüfusun uğraşısı durumunda. Üretim ve ticaretini ve ağırlıklı tüketimini de yapan Rum nüfus. Aynı zamanda yüksek gelir getiren önemli ihraç kalemi zeytinyağı. Cumhuriyetin kuruluşu ile birlikte ülkenin yeniden inşası ve ihtiyaçlarının karşılanması sürecinde kaynakların değerlendirilmesi planlanırken yağ ihtiyacının karşılanmasında zeytin ve hayvancılık ilk kalemler.

Atatürk dönemi
Atatürk’ün ölümünden iki ay sonra çıkarılan, sağlığında hazırlattığı 3573 sayılı kısaca “Zeytincilik Yasası” ülkede planlama ve gelişmenin başlangıcı oldu. 1939 ile 1950 arası ülkemizde zeytinciliğin “planlı dönemi” olarak adlandırılır. Bu dönemde üretim ve ağaç sayısında çok büyük artışlar kaydedildi. Bornova Zeytincilik Araştırma Enstitüsü (BZE), zeytincilik araştırma istasyonları ve mıntıka teşkilatları ile kıtlık ve açlıktan mustarip savaş yorgunu Anadolu insanı günün bilimsel gerekleri ile hem üretiyor hem de açlığını ortadan kaldırıyordu.
Zeytin tarihi boyunca Anadolu toprağında en ihtişamlı dönemini işte bu çok kısacık planlı dönemde yaşamıştı. Bugün bile ülkemiz zeytinciliğinin temellerini bu planlı dönemde yapılanlar oluşturuyor.
1950’den sonra DP iktidarı ile birlikte diğer birçok şeyde olduğu gibi zeytincilikte de plansız ve kendiliğindenci dönem başlamış ve üretim geriledi, gündemi emperyalizme verilen imtiyazlar sonucu margarinin, Amerikan ürünlerinin pazar alanı haline getirildi. O gün bugündür plansız ve kendiliğindencilik devam etmekle kalmadı, 2001 krizi sonrasında IMF ve Dünya Bankası yasaları ile ülke 15 günde çıkarılan yasalarla yeni bir sömürge evresine sokuldu. Dünya yılda 185 milyon ton sıvı yağ üretiyor. Bunun 3 milyon tonu zeytinyağı. Dünyanın zeytin ağaç varlığı bir milyar civarında. Türkiye bütün ürünlerin ortalama ihracatında elde ettiği birim gelir 2 USD. Zeytinyağı ihracatında elde ettiği birim gelir 4 USD. Yani diğerlerinin iki katı bir değere zeytinyağı satıyoruz. Ülkede ölümlerin yüzde 40’ı kalp damar, yüzde 30’u kanser, yüzde 15’i yaşlılık nedeni ile. Yani sağlıklı bir toplum olmaktan hızla uzaklaşmışız. Sağlıksız toplum için milyarlarca lira harcama yapılıyor. Her yıl petrolden sonra en büyük ithalat kalemimizi yağ için ödüyoruz. Bu yıllardan beri artarak sürüyor. Hem de kanserojen, GDO’lu ve en ahlaksız yöntemlerle üretilen yağlar ve üretenleri için bu paraları ödüyoruz. Şimdilerde ortalama 8 milyar dolar! Nüfus artışı ile doğru orantılı rakam artıyor.

Anadolu’ya da yaraşır
Toplam ürün desenine zarar vermeksizin ülkemizin 12 milyon hektar zeytin dikilebilir boş arazisi var. Bugünkü tarım teknikleri ile bir hektara 300 ağaç dikilebiliyor. Bu proje gerçekleştirilebilirse 3.6 milyar ağaç varlığına sahip ve dünyanın 3 katı büyüklüğe sahip olabiliriz. Dünya likit yağ üretiminin yüzde 10’dan fazlasını, hem de zeytinyağı gibi dünyanın tamamı için çok değerli olan ürün üretiyor oluruz. Karşılığı 4 dolardan 75-100 milyar dolar katma değer üreten bir ülke oluruz. Doğrudan ve dolaylı milyonlarca insana istihdam sağlamış oluruz. Dünyanın hızla 10 milyar nüfusa gittiğini, gıda ve su kıtlığının şimdiden savaş ve göçlerin nedeni olduğunu bildiğimize göre... Bütün ülkeler beklenen bu kıtlık ve kargaşaya karşı önlemler alıyor.

En güzel gelinlik
1 kg zeytinyağı üretiminde kullanılan su ile diğer yağların üretiminde kullanılan suyun arasındaki farkın zeytinyağı lehine açık ara olduğunu bildiğimize göre... Bu yatırım bedelinin de iki yıllık yağ ithalatı kadar olduğunu da öngördüğümüze göre... Böyle bir projenin zeytinin anayurdu Anadolu’ya yaraşır olduğu da aşikârken... Bu topraklarda sağlıklı bir toplum ve gelecek anlamına geldiği de tartışmasızken... Kültürü, barışı, yerleşikliği, üretkenliği, bilgeliği, sevgiyi daha konuşmuyoruz bile... Kimin diktiğini bilmediğimiz ve hiçbir biçimde sökmeye hakkı olmayanların zeytin ağacını sökmeye kafa yoracaklarına gelin ülkenin 21. yüzyıl zeytinciliğini daha gecikmeden bir devlet politikası yapalım. Bu projeyi başarabiliriz. Bu önerme bilimseldir. Üzerinde çalışılması gereklidir. Ülke ve devlet projesi olmak durumunda başarılabilir. Yapabilecek potansiyel güce ve bilgi birikimine fazlası ile sahibiz.
Anadolu toprağının en güzel gelinliğidir zeytin. Zeytin ağacını sökmeye kalkacağınıza işte size proje ve çözüm önerisi.

MURAT NARİN
Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı
Konseyi eski üyesi



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları