Bütünün parçaları birleştiğinde: Karşıdevrim

03 Ağustos 2017 Perşembe

Hepsi bir bütün... Bir bütünün farklı parçaları. Sakın sakın bunlar birbirinden ayrı, birbirinden farklı ya da moda deyişle “münferit olaylar” diye bellemeyin!
Maçka Parkı’nda güvenlik görevlisinin giysisi nedeniyle genç kadını taciz etmesi... Otobüste hasta kafalının şortlu kadına saldırması.... “İslamda put yoktur” diye Atatürk heykeline saldıran kendini bilmeze, polislerin hoşgörülü nazik davranışları...
Ama aynı zamanda müftüye nikâh kıyma yetkisinin verilmek istenmesi... Sağlık personelinin takibi dışında doğan çocukların sözlü beyanla bildirilmesi... için hazırlanan tasarı... Böylelikle erken evliliklere yol vermek; kızların okumasını engellemek; kadın, çocuk sağlığını yok saymak...
Aynı zamanda eğitimin vakıfların cirit attığı alanlara dönüştürülmesi... Olağanüstü maddi olanaklarla donatılmış ve son yıllarda adı taciz, tecavüz, cinsel istismar olaylarıyla birlikte anılmış Ensar Vakfı’na ülkenin her yerindeki ilk ve ortaöğretim okullarında, ayrıca tüm Halk Evleri’nde, kurslar açma ve mevduat oluşturma yetkisi verilmesi... Eğitimden evrim teorisinin çıkarılması...
Bugüne dek çocuk ve kadınlara yönelik taciz, tecavüz ve saldırıların cezasız kalması, cezanın hafifletilmesi, zamanaşımına uğraması... Bunları meşrulaştırma çabası...
Rol model olarak sadece kapalı kadınların gösterilmesi, yüceltilmesi... Kapalı olmayanlar her tür zulme, ahlaksızlığa açıktır zihniyetinin yerleştirilmesi...
Bunların hepsi bir bütün... Bütünün parçaları... Parçaları bir araya getirdiğinizde karşınıza çıkan şey karşıdevrimdir.
Karşıdevrim. Yani adım adım laiklikten uzaklaşmak. Referansları laik hukuk devletinin yasalarından değil, dini inançlardan almak. Medeni kanunun yerine şeriat kanunu getirmek.. Çok hukukluluk...
Bir de alay eder gibi: Biz kimsenin hayat tarzına karışmayacağız demiyorlar mı...

Ahmet Cemal: Cumhuriyet aydını
Yazar, tiyatrocu, çevirmen, araştırmacı, edebiyat emekçisi, entelektüel, sorumlu ve efendi arkadaşım Ahmet Cemal...
Bu gazetenin tüm sayfaları onu anlatmaya yetmez. Çevirilerini sadece kitaplardan değil, kültür birikiminden, dünya görüşünden ve en çok yaşamdan yapardı...
Gerçek anlamda bir Cumhuriyet aydınıydı.
“Cumhuriyet’in ilanı, altı yüz yıllık ümmet, yani inanç toplumunun artık akıl toplumu olma yolundaki ilk adımıdır” saptamasını yapandı.
Laiklik ilkesini “dini tavsiye etmek değil, tam tersine, bir zamanlarki saygın yerine, yani bireyin vicdanına ve ahlak dünyasına yeniden oturtmaktır” diye tanımlıyordu. Yazılarında, din kisvesi altında politik çıkarlar için akılcılıktan ödün verilmeseydi, tarih boyunca nice kültürlerin hamuruyla yoğrulmuş Anadolu’da, İslam dininin bilgeliğe dönüşebileceğini vurguluyordu.
Tarih konusunda yalan söyleyenleri uyarıyor “Kitleler tarih aracılığı ile aldatılamaz…” diyordu.
Ahmet Cemal en çok yalnızlıktan yakındı ama en çok da yalnızlığını sevdi. Her seferinde acile ulaşabilmek için ambulansını kendi çağırdı. Bunu ve bir de o ambulansta en çok duyduğu soruyu dile getirdi:
“Bu adamcağızın kimsesi yok mu?”
Yanıtı kendi verdi: Yoktu.
Üstelik olmayacağını “Kıyıda Yaşamak” adlı romanında şöyle yazmıştı: “…Artık kendini zamanla hiç aldatmıyor. Çünkü zamanın insan boyu bir aldatmaca olduğunu biliyor. Sabahları, güneş yükseldikten epey sonrasına kadar perdelerini açmıyor. İçerisinin kül rengini asla bozmuyor. Bir büyük kentte yaşadığını ve o kentlerin taştan yalnızlıklarında sabahların hep kül rengi olduğunu biliyor…”
Canım arkadaşım, artık kü lrenginden sonsuz aydınlığa geçtin. Bu ülkenin okuyan, edebiyatı seven, senden hep öğrenen insanlarının ve sahici aydınların sevgisiyle...

Gertrude Ulusoy - Dil sihirbazı
Geçen günlerde çok değerli bir dil bilimcimizi daha yitirdik. Gertrude Ulusoy. 10 dili, İngilizce, Fransızca, Almanca, Türkçe, Rusça, İtalyanca, İspanyolca, Flamanca, Latince ve Çekçeyi anadili gibi konuşup yazardı. Türkçeye kazandırdığı eserlerin listesi boyundan ve yaşından fazlaydı... Türkçe edebiyatından sayısız eseri yabancı dillere kazandırdı. Ege Üniversitesi’nde profesördü. PEN üyemizdi.
Benim “Leyla Gencer” kitabım onun çevirisiyle Fransa’da yayımlandı. Çevirmeyi kabul ettiğinde dünyalar benim olmuştu. Dil ve kültür üzerine düşünen, yazan muhteşem bir insandı. Ona dil sihirbazı diyordum. Her konuşmasından bir şeyler öğrenirdiniz. Aydınlığını çevresine yayardı. Işık içinde uyusun.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları