En ıslak Carmen... Sanat mucizedir

06 Ağustos 2017 Pazar

BREGENZ FESTİVALİ’NDE OPERA , TİYATRO VE TASARIMIN İÇ İÇE GEÇTİĞİ BİR GÖSTERİ

Yaz aylarının dünyaca ünlü müzik festivallerinin biri Avusturya’daki Bregenz Festivali... Konstans Gölü’yle Alp Dağları arasına sıkışmış minicik kent (kasaba) Bregenz, savaş biter bitmez kurmuş festivalini. 1946’dan beri sürmekte... 28 bin nüfusu, bir ay süren festival boyunca 300 bine ulaşıyor. Bregenz Festivali, namını ve şanını göl üzerindeki dev sahnesinden alıyor. Burada 7 bin kişilik amfinin önünde her yıl popüler bir opera en görkemli biçimde sahnelenirken, kasabanın 1700 ve 1500 kişilik konser ve tiyatro
salonlarında daha az bilinen, daha deneysel konser ve operaları yer alıyor. (Ağla İstanbul’um ağla!)
Geçen hafta, festivalin doruğuna yerleşen Carmen operasını izledim. Dört güne sığdırdığım öteki olayları daha sonraya bırakıp bu “çılgınlığı”, sanatın bir mucize olduğuna beni bir kez daha inandıran olayı sizlerle paylaşmalıyım:
Bin kez izlense bile, bu çok farklıydı: İzleyiciyi şaşkınlıktan şaşkınlığa sürükleyen, çarpıcı, çılgın, dehşetengiz, inanılmaz bir prodüksiyondu. Danimarkalı genç yönetmen Kasper Holten; İngiliz tasarımcı Es Devlin, bir araya gelip bu mucizeye, bu büyülü olaya imza atmışlar.

Opera - tiyatro - tasarım kardeşliği
Sahnenin iki yanında sulardan yükselen 2 kol... Nasıl da gerçekçi. (Ojesi hafif dökülmüş. İki parmak arasında yanan ve oyun boyunca dumanı tütecek olan sigara.) Bu iki el havaya bir deste iskambil kâğıdı fırlatmış, kimi havada, kimi yere (yani suya) nasıl düşerse öyle donup kalmış!
Tüm sahne, önü arkası, zemini, yanları bu iki elin havaya fırlattığı oyun kartlarından oluşuyor. (Kollar 25 metre yükseklikte, sigara 6 m. Her kartın yüzeyi 30 metrekare... Fikir versin diye söylüyorum...)
Oyun kartları anlamlı: Carmen’in kaçamayacağı kaderi, yani ölümü, önce fal kartlarında görülür ya... Müzik (Paolo Carigani yönetiminde Viyana Symphoniker Orkestrası, Bregenz Festival Korosu ve Prag Filarmoni Korosu yorumuyla) başladığında, kartlar bembeyaz. Sonra oyun boyunca üzerinde şekiller beliriyor: Maça Kızı, Papaz, Vale, Sinek İkili vb... Derken kartlar ayna, büyüteç ya da ekran oluyor... Dev sahnede solistler minicik kalsa da kartlarda tüm duygular, mimikler anında projeksiyonla yansıtılıyor. Kartlar fır dönüyor. Yağmurlar yağıyor, üzerindeki resimler akıyor...
Kartlar hareketli: Yükseliyor, alçalıyor, sulara gömülüyor, aralanıp sigara fabrikası oluyor, taverna, arena ya da dağ oluyor...
Opera, eğer müzik ve tiyatro kardeşliğiyse, (ki öyle) buna tasarımı da ekleyin bundan âlâsı olamazdı!

Suyun üstünde değil içinde
Bu prodüksiyonda solistlerin koronun ve dansçıların iyi yüzme bilmesi de gerekiyordu... Çünkü göl operanın bir parçası olmuştu...
Carmen (Lena Belkina) Don Jose’yi (Martin Muchle) baştan çıkardıktan sonra, göle balıklama atlayıp yüzerek askerlerden kaçıyor. 2. perdede tavernada sular yükselince (yani kartlar suya alçalınca) bütün sahne, vahşi deniz dansına dönüşüyor. Kaçakçılar ve Escamillo (Andrew Foster Williams) minik teknelere gelip gidiyor. Micalea (Melissa Petit) 30 metre yükseklikten karttan karta tırmanarak sevdiği adamı kolluyor... Ve sonunda Don Jose âdet olduğu üzere Carmen’i bıçaklamıyor, ama sular batırıp boğuyor... Solistlerin sesleri kadar fiziksel becerileri de olağanüstü.
Sahneye koyuş, görsellik, dijital yenilik, teknik üstünlük müziği ve sesleri gölgeliyor mu? Hayır, bence bütünlüyor. Soluk almadan nefes nefese izlenen bu müthiş eğlenceli, müthiş dramatik, çok nitelikli Carmen prodüksiyonu önümüzdeki yaz da tekrarlanacak. İlgililere duyurulur.        



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları