‘İspanya AB’nin Türkiyesi mi olacak?’

07 Ekim 2017 Cumartesi

En büyük kâbus şimdi, İspanya’nın AB içinde bir “Türkiye modeline” dönüşmesi…
Eski sosyalist tüfeklerden Javier Solana, Katalonya’nın bağımsızlık referandumu arifesinde “New York Times”da İspanyol demokrasisini öve öve bitiremiyordu…
Katalonya da fiili bir OHAL yok, yurttaşlık- insan hakları garanti altında. İspanya otoriteleri bağımsızlık yanlısı Katalanlara baskı, zulüm uygulamıyor. İspanyol demokrasisi üst düzeyde işlevsel bir demokrasidir. Freedom House, siyasi ve yurttaşlık hakları konusunda bize en yüksek puanı veriyor. ‘Economist’ de keza İspanya’yı ‘olgun/full demokrasi’ kategorisine yerleştiriyor.”
20. yüzyılın son çeyreğinde demokrasiye geçişteki göz kamaştırıcı başarısı nedeniyle, diktadan çıkan tüm rejimlere referans gösterilen İspanya, Katalonya referandumuyla tırmanan gerginlik sebebiyle, U-dönüş tehdidi altında.
U-dönüş, bir “Türkiye olmak/Türkiyelileşmek tehdidi” şeklinde adlandırılıyor.
Türkiyelileşmek tehdidi” markasıyla jargona giren kaygı verici gidişata parmak basan Podemos lideri Pablo Iglesias, “Madrid hükümetinin sert tepkileri, İspanya’yı AB içinde Türkiye’ye dönüştürebilir” diye uyarıyor ve ekliyor: “(Bu serüvenin sonunda) biz de tıpkı Erdoğan’ınki gibi demokrasi kisvesi altında otoriter ve baskıcı bir hükümete uyanabiliriz!
İspanya’yı “gelişmiş demokrasiler kümesinden”, “Türkiye kümesine” yuvarlayacak ayırt edici fark, “OHAL’in devreye girmesi” olasılığı.
Ülkede bir süredir konuşulan bu olasılık için Iglesias, “(Bağımsızlık referandumundaki elebaşı konumundaki) seçilmiş Katalan liderlerin hapse girmesi bir dram olur. Bu kurgu-bilim bir senaryo değil” diyor. Arkadan ilave ediyor: “OHAL, demokrasilerin temelini teşkil eden özgürlüklerin askıya alınması demek!

Silahsız iç savaş
İspanyol solunun popüler ismi bu açıklamaları yaparken, Katalan liderler Madrid’in sabrını taşırmak için ellerinden geleni esirgemiyor.
Öyle ki eski komünist liderlerden Julio Anguita bu sert kısasa kısas ve göz gözü görmeyen restleşmeyi, bir “silahsız iç savaş” olarak tanımlıyor.
Bağımsızlık referandumunu örgütleyen partilerden sol bağımsızlıkçı “CUP” (Candidatura d’Unitat Popular-Halk Birliği Adayları) ile sivil girişim kampından ANC (Katalonya Ulusal Asemblesi), Madrid’in, kayyım atamak ve Katalan liderleri tutuklamak gibi planlarına karşı ön almak amacıyla halkı sokaklarda seferberlik halinde ayakta tutmaya hazırlıyor.
İspanya’nın her hamlesine, güçlü bir “misilleme” ile karşılık vermeyi düstur edinen bağımsızlık yanlısı CUP ile ANC, İspanyol hükümeti ve mahkemelerin kararlarını “yok hükmünde” sayıyorlar. İlaveten gelecek hafta ucu açık bir genel grev örgütlüyor, Katalan yerel hükümet başkanı Carles Puigdemont ile Katalan kurumlarını korumak için sivil milisleri devreye sokmayı planlıyorlar.

Sermaye firarda
Bir (sür)reel Madrid-Barcelona maçı kıvamında cereyan eden restleşme her geçen gün tırmanırken, büyük sermaye, finans çevreleri ufak ufak Barselona’dan kaçıyor.
Önceki gün Katalonya’nın en büyük bankalarından Sabadell, merkezini Valensiya’nın güneyindeki Alicante’ye taşıyacağını açıkladı.
Bölgenin alameti farikası “Caixa Bank”in de, her an Balear Adaları’na gideceği söyleniyor.
Katalan yöneticileri en çok ürküten şey bu.
İspanya Kralı ile anayasasını hiç takmıyorlar ama sıra “büyük finansın anayasasına” geldiğinde akan sular duruyor.
En solcu, Marksist, radikal Katalan bağımsızlıkçıları bile, ekonomik tsunamiden korkuyor.
AB yetkilileri, Katalonya’nın İspanya’dan ayrılması halinde ortada kalacağını ve “Avro”dan şutlanacağını açıkladı. Şirketler de buna göre hareket planlarını yapıyor.
Tabanda ayrılıkçı Katalanlar- tıpkı Brexit gazına gelen İngilizler gibi bu sonuçların, günlük yaşamlarında yapacağı etkilerin ayırdında değil.
Halihazırda ayakları yerden kesilmiş bir “bağımsızlık ütopyasının sarhoşluğunu” yaşıyorlar.
Bu sarhoşluk acaba nerede sona erecek? Henüz belli değil. Hâlâ filmin sonuna gelmedik.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yurttaşlara mektup 28 Nisan 2024
Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları