Ayşe Yıldırım

OHAL rahatça öldürür!

19 Ekim 2017 Perşembe

Ehliyeti yok ama panzeri kullanıyor. Ve o panzerle 3 Mayıs gecesi iki küçük çocuğun ölümüne neden oluyor. Önceki gün mahkemede suçun kendisinde olmadığını, kendisini görevlendirenlerin sorumlu olduğunu söylüyor:
“Önce AKP binasında görevliydim. Sonra TOKİ önünde görevlendirildim. MHP binası açılınca panzer aracına yine ben görevlendirildim. Emniyette 3 panzer aracı vardı, ancak belgesi olan 2 polis vardı. 3’üncü panzere emniyet müdürünün sözlü talimatı ile ben görevlendirildim. Daha önce Doçka eğitimi de almadım, ama kullanmak için görevlendirildim. Kursa yazılmıştım, ama belge almadan kaza meydana geldi.”
Ona emri veren emniyet amiri, “Benden yetkili kişiler daha önce panzer kullanacak personel için liste yapmıştı. Panzer görevlisi, kurs olmadan kaymakam oluru ile görevlendirme yapılır. Daha önce de kaymakam görevlendirme yaptı. Sorumluluk emri verene aittir. Herkesin kurslu olup olmadığını öğrenemem” diyor.
Yedi yaşındaki Muhammed ile altı yaşındaki Furkan öldü. Onları öldüren panzeri kullanan ve yapılan haberlerden dolayı “psikolojisinin bozulduğunu” söyleyen ehliyetsiz polis memuru tahliye edildi.
Olay yeri Şırnak Silopi...
Aynı gün bir kömür ocağında göçük oluştu. Önce yedi kişinin göçükten çıkarıldığı haberi geldi. Sıradan bir olaydı artık bu ülkede göçükler, onun için kimse ilk anda önemsemedi. Aniden ölü sayısı verilmeye başladı; önce dört, sonra altı, en sonunda da yedi. Artık haber değeri vardı!
O kömür ocağı dört yıl önce tehlikeli olduğu için kapatılmıştı. Bakanlık kaçak işlem olduğunu söyledi. Ardından valilik aynı şeyi tekrarladı. Ne hikmetse dün savcılık, “Kömür çıkartılmıyordu, hazırlık çalışmaları yapılıyordu” deyiverdi.
Yedi kişi öldü, 18 yaşında bir genç ise bitkisel hayatta. Olay yeri Şırnak. Kent merkezine beş kilometre uzakta...
Hani bölgeyi çok iyi bilen gazetecilerin Twitter’dan dedikleri gibi “kuşların bile kimliksiz uçamadığı” yerlerden biri...
Ama o yerde ehliyetsiz polisler panzer kullanıp çocukları öldürebiliyor. Tehlikeli olduğu için kapatılan kömür ocakları rahat rahat çalışıp genç bedenlere mezar olabiliyor. Nasıl olsa kimse onlara kimlik, ruhsat, ehliyet sormuyor...
Onlara sorulmayan her şey başkalarına fersah fersah soruluyor.
Tunca Öğreten, Ömer Çelik ve Mahir Kanaat neredeyse 10 aydır tutuklular. 24 Ekim’de ilk kez hâkim karşısına çıkacaklar. Onlarla birlikte tutuksuz yargılanan Derya Okatan, Metin Yoksu ve Eray Sargın da...
Olayı hatırlarsınız. RedHack, damat-bakan Berat Albayrak’ın maillerini hack’lemiş ve yayımlamıştı. Bazı gazetecileri de onlara sormadan bir DM grubuna eklemişti. İşte bu gazetecilerin bazıları o e-maillerin bir bölümünü haber yapmıştı. Bazıları ise yapmamıştı bile...
Ama fark etmez. Ortada gazetecilik varsa hesap sorulacak bir suçlama yaratmada mahir olunan dönemlerden geçiyoruz ne de olsa:
“Duruma göre devlet sırrı niteliğinde de olabilecek bilgileri manipüle ederek Berat Albayrak’ı ve onun şahsında hükümeti yıpratmak amacıyla yayımlamak..”, “RedHack hesabını Twitter’dan takip etmek”, “Bilişim sistemini engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirmek”...
Deniz Yücel de bu soruşturma kapsamındaydı. Ama ona bu konuyla ilgili tek bir soru bile sorulmadı, dosyası bu soruşturmadan ayrıldı. 27 Şubat’tan beri tek kişilik hücrede ve iddianamesi bile hazırlanmadı.
AKP iktidarı OHAL’i çok sevdi. Çünkü bütün haksızlıklar, hukuksuzluklar OHAL örtüsü altında gerçekleştiriliyor. Geçen seçimlerden birinde AKP’nin seçim afişinde şöyle yazıyordu:
“OHAL kalktı, baskılar bitti, köyümde özgürce yaşıyorum.”
Bugünün AKP’sinin afişi daha farklı:
“OHAL geldi, rahatça kaçak kömür ocağı işletip işçileri öldürebiliyorum, panzeri belgesiz rahatça kullanıp çocukların ölümüne neden olabiliyorum, istediğim gazeteciyi rahatça içeri atıp uyduruk iddianamelerle yıllarca süründürüyorum.”
AKP’nin OHAL’i bu.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Son bir soru ve veda 13 Eylül 2018
Siyasal yangın 30 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları