Ekmek gibi, su gibi...

08 Şubat 2018 Perşembe

Yaşasıııın! Suudi Arabistan’da kadınlara otomobil kullanma izni çıktı!!! Yıl 2017’ydi! Aylardan eylül! Ay ne sevindik ne sevindik... Kral Selman bin Abdülaziz el Suud, lütfetti verdi izni! Helal olsun! Zaten iki yıl önce de oy hakkına kavuşmuşlardı... Artık zavallıcıklar, yani kadınlar da direksiyon başına geçebileceklerdi...
Derken yeniden, yaşasıııın!.. Hem de iki kere sevindik! Kadınlar sinemaya ve stadyuma gidebilir izni çıktı... Elbet yalnız değil, aileyle... Yine de olsun! Durun durun, öyle hemencecik değil... Bir kerelik gittiler sinemaya ama hop dendi... Herhalde, hemen ahlakları bozulmasın, azıtıp şımarmasınlar diye, sinemaya gitme özgürlüğü ancak 2018 Haziran’ında başlayacakmış... Stadyuma da öyle... Kocadan izinsiz pasaport alabilmek, bankada hesap açtırabilmek için daha birkaç yıl beklemeleri gerek... 2023 mü desem, 2025 mi...
Bu arada İran’da kadınlar başörtüsüz sokağa çıkma savaşı veriyor... Protestolarda başörtülerini çıkarıp sopaların ucuna bağlayıp havada sallıyorlar... Elbet bütün kadınlar değil. “Vatan haini” kadınlar. “Anarşist” kadınlar... “Rejim karşıtı ve ahlak düşkünü” kadınlar... Din polisleri zaten onların peşinde... Şimdilik yakalanan hapsi boyluyor... Bakalım onların mücadelesi kaç yıl sürecek...
Bu gelişmeler karşısında eskiden “kadın sorunları” sonradan değiştirilmiş adıyla “Aileden sorumlu bakan”ın neler düşündüğü doğrusu benim için de merak konusu. Kadınların başını örtmeme özgürlüğü, sinemaya gidebilme, maç izleyebilme, otomobil kullanabilme özgürlüğü için verdikleri mücadeleye acep nasıl tepki veriyor bizim dinci kesimler? Şimdilik sadece suskunluk...
 
Bir yıldönümü
Bütün bunları bana yeniden söyleten birkaç gün önceki bir yıldönümü...
5 Şubat, laiklik ilkesinin anayasamızda yer almasının 81. yıldönümüydü... Atatürk’ün önderliğinde kurucu kadrolar ulusal egemenliği, çağdaş uygarlığa yöneltmek için laikliğin kaçınılmaz olduğunun bilincindeydi. 5 Şubat 1937 tarihinde, 1924 Anayasası’nda yapılan değişiklikle yer verilen laiklik ilkesi, 1961 ve 1982 anayasalarında da devletin değiştirilemez temel nitelikleri arasında yer aldı.
İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği’nin Başkanı Nazan Moroğlu, bu 5 Şubat’ta laikliğin, sadece din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasını öngören bir ilke değil, aynı zamanda hukuk birliğinin ve demokrasinin olmazsa olmaz koşulu ve kadın haklarının güvencesi olduğunu bir kez daha vurguluyor; eşit yurttaşlık hakkının temeli olan Medeni Kanunumuza sahip çıkmamız gerektiğini kamuoyuna haykırıyordu!
Karşıdevrim ağlarının hızla örüldüğü günümüzde laiklik ilkesine her zamankinden daha çok gereksinimimiz olduğundan hiç kuşkum yok... Ekmek gibi, su gibi...
 
Neden mi?
Her zamankinden çok neden mi şimdi ihtiyacımız var laiklik ilkesine? İlk aklıma gelenleri sıralıyorum:
-Din devletine karşı olduğum için...
-Liselerin hızla imam hatip okuluna dönüştürülmesini durdurabilmek, eğitim birliğine kavuşabilmek için...
-Dindar ve kindar bir kuşak değil hoşgörülü, akılcı yaklaşımlara, bilime, yaratıcılığa yönelik, barışı yücelten, şiddetten kin ve intikam duygularından arınmış kuşaklar yetiştirebilmek için...
-Yalnız çoğunluğun dinine değil, yurttaşların tüm inançlarına, hatta inanmayanlara da saygı göstermek için...
-Dini ve inancı, gösteriş, çıkar ve rant nedeni olmaktan çıkarmak; sömürü, istismar aracı kılmaktan kurtarmak; ahlaksızlığa, hırsızlığa, yozluğa alet etmemek için...
-Din ve inancın bir vicdan, bir ahlak sorunu olduğuna inandığım için...
-Kadın - erkek eşitliğine inandığım ve savunduğum için...
-Barış içinde bir arada yaşamamızın tek ama tek yolu olduğu için...
-Demokrasinin, çağdaşlığın, insan haklarının, adaletin olmazsa olmaz koşulu olduğu için...
-Laiklik bir yaşam biçimi olduğu için...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Nice 100 yıllara 9 Mayıs 2024
Dans hayattır 2 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları