Olaylar Ve Görüşler

Av. HASAN KILIÇ İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi - Bağımsız savunma için

28 Şubat 2018 Çarşamba

Savunmayı oluşturan avukatlar, yargılama faaliyetinde vatandaşın tek ve gerçek temsilcisidir. Savunma görevinin yerine getirilebilmesi, ancak ve sadece bağımsız, bölünmemiş güçlü baroların varlığı ile mümkün

 

Türkiye Barolar Birliği’nin (TBB) ismindeki Türkiye kelimesinin çıkartılması açıklaması ile başlayan tartışmanın, baroların etkinliğini yok edecek şekilde, avukatların istediği meslek örgütüne üye olabilmesinin önünün açılmasına ilişkin düzenleme istekleri hayret ve endişe verici. Son zamanlarda sebebini anlayamadığımız bir şekilde avukatların hedef gösterildiği bir süreçteyiz.
TBB, hiçbir ayrım gözetmeksizin, tüm ülkedeki 79 ayrı barodaki avukatların birliğini, bütünlüğünü temsil eder. Türkiye Barolar Birliği, adını 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu’ndan alır. 79 baronun katılımı ile oluşan tüzel kişiliğe sahip kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşudur. Esasen meslek örgütleri veya kuruluşları anayasada öngörülen ve genel esasları anayasada düzenlenen kuruluşlardır. Anayasa hükümlerine göre kurulmuşlardır.

Avukatlık için
Avukatlık, kamu hizmetidir ama aynı zamanda serbest bir meslektir. Avukat, yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eder. Avukatlık mesleği yeminle başlayan sayılı mesleklerden bir tanesidir. Yine 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 6. maddesine göre de “avukat, yargı görevi yapan” kişidir.
Baroların kuruluş ve niteliklerine ilişkin yasal düzenlemede şöyle der: “Barolar, avukatlık mesleğini geliştirmek, meslek mensuplarının birbirleri ve iş sahipleri ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni sağlamak; meslek düzenini, ahlakını, saygınlığını, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak, avukatların ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla tüm çalışmaları yürüten tüzel kişiliği bulunan, çalışmalarını demokratik ilkelere göre sürdüren kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıdır.” TTB’nin kuruluş kanununa göre, adındaki “Türkiye” ifadesi, bütün illerin barolarının ortak paydasını oluşturduğunu ve baroların çatı örgütü olduğunu gösterir.

Yurttaşın temsilcisi
Savunma makamını oluşturan avukatlar, yargılama faaliyetinde vatandaşın hak ve yetkilerini koruyan, bu anlamda vatandaşın tek ve gerçek temsilcisidir. Avukatlar ve barolar her zaman hukukun, yargının, insan haklarının korunması için mücadele eder. Avukatlık, özü itibarıyla bağımsız bir meslek. Savunma görevinin ve hak mücadelesinin yerine getirilebilmesi, ancak ve sadece bağımsız, bölünmemiş güçlü baroların varlığı ile mümkün. Bu güçlü çatı yok ise halkın temsilcisi olan avukatlar zayıf ve güçsüz kalacaktır. Yani güçsüz kalan, hakkını arayamayan aslında vatandaşlar olacaktır.
Parçalı ve dağınık avukatlık birlikleri talebi avukatları, savunmayı, hak arayışını güvencesiz bırakacaktır. Baroların dağınık veya işlevsiz hale getirilmesi, bu mesleğin bağımsızlığını ortadan kaldıracaktır. Yargı bağımsızlığının tartışmalı olduğu bir süreçte bu durum, bağımlı ve güçsüz bir savunmanın oluşumuna hizmet eder.
Anayasamızın 135. maddesi kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları tanımlar. Bu maddeye göre bu nitelikteki meslek kuruluşuna üye olma mecburiyetinin kaldırılabilmesi, ancak anayasa değişikliği ile mümkün. Bu hüküm çok açıktır ve baroların yapısı anayasa değişikliği olmadan değiştirilemez.

Kaosa neden olur
TBB isminden Türkiye kelimesinin çıkartılması ile avukatların barolara üyelik zorunluluğunun kaldırılması; toplumsal yaşamda telafisi imkânsız sonuçlara, kaosa, karmaşaya, hak ihlallerine yol açacağı gibi güçsüz bir savunma, vatandaşın savunma hakkını, hak arama özgürlüğünü yok edecektir.
Zorunlu üyeliğin kaldırılması aynı zamanda birden fazla baronun kurulmasına neden olacağı için hukuk birliğine zarar verecektir. Yargının vazgeçilmez üç ayağından biri sekteye uğrarsa, yargılama adil ve doğru olmaktan uzaklaşır. Avukatlık yapma ehliyetleri olmadığı halde, yasadışı olarak avukatlık yapanların denetimsiz kalması sonucunu doğurur. Mesleki açıdan denetimsiz bir yapı oluşur. Üye kapma yarışına giren meslek örgütleri doğal olarak üyelerini denetleyemez hale gelir. Avukatlık stajı yapılamaz hale gelir. Staj kredisi gibi destekler ortadan kalkar. Avukatların idari ve disiplin işlemleri yapılamaz hale gelir. 106 bin avukata ve ailelerine TBB tarafından sağlanan sağlık yardımını ve sosyal yardımlaşmayı ortadan kaldırır. Etnik, siyasi görüş, mezhep, hemşericilik, menfaat sağlama vb. temelli yapılaşmaların ortaya çıkmasına ve bölünmesine neden olur.
Avukatların özlük hakları, mesleğin ve meslektaşın denetimi, disiplin işlemleri, zorunlu müdafilik, adli yardım gibi birçok alanda çok farklı sorunların ortaya çıkmasına ve kargaşaya sebep olur. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarının daha güçlü dillendirilmesine sebep olur. Etkin savunmanın ortadan kalkması, uluslararası alanda da siyasi ve hukuki açıdan ülkemizin elini zayıflatır. “Bağımlı ve güvencesiz avukat” görüntüsü yargıya olan güveni tamamen yok eder. Nasıl ki vatandaşın güvencesi ve vatandaş adına hak arayan avukat ise, avukatın güvencesi de bağımsız ve güçlü meslek örgütüdür. Böylesi bir yasal değişiklik tartışmalarının yeni ayrıştırmalara yol açmadan gündemden kalkmasını diliyoruz.    

Av. HASAN KILIÇ
İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları