Feyzi Açıkalın

Ağız tadıyla 1 Nisan şakasının bile yapılamadığı ülke

04 Nisan 2018 Çarşamba

Eskiden bu memlekette şakalar yapılırdı. Şaka yapacak, yapılan şakayı kaldıracak sağ duyusu,
dahası “takati” vardı, ülke insanının.

Özellikle yaşamın daha tekdüze aktığı kırsalda ya da mahalle aralarında, yalnızca sözlü
sataşmalar değil, fiziksel abanmalarla dolu şakalar yapılırdı. Şakacı, yayvan ve arsız (yavşak!)
olmayan serinkanlı duruşuyla makbul bir insandı, hatta.

Örneğin, kahvede otururken yanındakinin cebine çatapat koyması, kurbanı tarafından önce
küfürle karşılanırdı. Annesinin kötü kadın olup olmadığı hızlıca irdelendikten sonra rövanş
planlarına geçilirdi. Bu, yeni şakaların, şakacıların doğumuna yol açardı.

Biz okullarda yapardık. 1 Nisan’larda topluca sınıf değiştirir, aklımızca kandırdığımız
öğretmenlerimizin şaşkınlığını ölçmeye çalışırdık. Göklerden zembille, bu tür küçük
eğlencelerle karşılaşmadan indiğini zannettiğimiz öğretmenimiz, kim bilir bizimle ne çok
eğlenmekteydi.

1 Nisan’ın kökeni konusunda rivayet muhtelif. İşte, en çok bilineni Gregoryen takvime geçiş
sırasında yaşanan şaşkınlık ve ardından gelen “April’s Fool” şaka silsilesi.

Fool’un Türkçe’deki karşılıkları arasında “aptal” da var. Batılı, şakayı yaparken karşısındakini
ne ölçüde “aptal yerine koyma” iddiası ile hareket ederdi bilinmez ama bizde şaka bir
hoşluktan öte geçmezdi.

Bugünlerin Türkiye’sinde ise durum çok farklı!

Artık 1 Nisan sabahı kalktığımızda, sınıf değişikliği şakalarının karşılığı olarak çocuklarımızın
okullarının değiştirildiğini(!) görüyoruz. Ve aslında, bilip de bilmemezlikten gelen
öğretmenimizden farklı, bu oyunu şaşkınlıkla izliyoruz.

Biz, espiri anlayışı yüksek olanlar, hala ülke insanımıza yaşatılanları “bir büyük şaka”
zannetmekteyiz. Koskoca bir tımarhaneye döndüğü zaman zaman dile getirilen bu ülkedeki
olup bitenleri, bitmez tükenmez bir tiyatro oyunu gibi izliyoruz.

Bir büyük sahnede, sürprizlerle dolu sonraki perdeleri beklemekteyiz sanki. Oyunun bir
şekilde mutlu sonla biteceğini, perde indikten sonra gerginlikten gömülüp, ter içinde
kaldığımız koltuklardan ayağa kalkabileceğimizi zannediyoruz.

İnanılmaz ama eski şakalarla büyüyüp, onun verdiği iyimserliği hala sürdürmeye çalışan bizler
aptal yerine konduğumuzu anlayamamaktayız. Hatta, eskiden olduğu gibi, her şakanın
ardından gelen bir ferahlama, boşalma ve de rövanş alma isteğinin bizi güçlü kıldığını
varsayıyoruz.

İçinde bulundukları kuşak gereği bir tek gençler anlıyor, yaşananların şaka olmadığını. Bizlere
göre çok daha detaylanmış ve gelişmiş olan mizah duygularıyla tehlikenin en çok onlar
farkında. Ülkelerinin hızla kayıp gittiğini onlar görüyorlar.

İşte onun için gençlerden hazzetmiyorlar. Biletli, biletsiz onları bir an önce bu ülkeden
gönderme derdindeler. Ama bilmiyorlar ki biletler gidiş-dönüş alındı ve daha da önemlisi biz
ülkede kalanların espiri anlayışı gittikçe körelmeye başladı! Şakayı kaldırma hali yani...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları