Feyzi Açıkalın

Bak, ben sana baskının nerede hissedildiğini anlatayım!

09 Nisan 2018 Pazartesi

Hülya Avşar'ın eski kocası Kaya Çilingiroğlu Türkiye’de iktidar baskısı olmadığını, ancak siyasi söylemleri olanların bu konuda şikayetçi olabileceğini söylemiş. Devamla, ülkenin güneyinde insanların rahatlıkla bikinisini giyip, içkisini içtiğini eklemiş.

 Siyasi iktidarın, bir popüler kültür figürü olarak önünü açtığı ve karşılığında da saflarına kattığı Çilingiroğlu bugünlerin ruhuna uygun konuşmuş. Televizyon ekranındaki, anlık görüntüye bakılarak yapılan nadan ve nobran topçu yorumculuğunun getirdiği cinlikle saptamalarda bulunmuş.

 Çilingiroğlu, kısır dünya görüşünün gereği, “siyasi söylem”i olumsuzlamış. Büyük olasılıkla siyasi söylemde bulunmayı, iktidara muhalefet yapmakla eşleştirmiş. Böylece siyasi söylemi, ağzını kapamayanın karşılığını doğal olarak bulacağı bir kabahat olarak görmüş.

 Daha da uyanıkça, söylediklerinin ülke bütününü kapsamadığını bilerek Türkiye’yi bölgelere ayırmış. Siyasi iktidarın, bir “günahkar adası” olarak tanımlayıp arındırmaya çalıştığı Akdeniz ve Ege kıyılarını, ülkede sürmekte olduğunu iddia ettiği özgürlük ortamına bütünlemiş.

 Çilingiroğlu tabii ki yanılıyor. Güney dediği turizmle de soslanmış yerleşimlerin, Türkiye gerçeğinden uzak bir yaşam sürdüğünü zannediyor.

 Bir kere, en meşhur Güney olan Antalya’da, geçen yıl turizm sezonu öncesi kamuya açık alanlarda içki yasağı ilan edildi. Örneğin, sevgilinle Side Apollon tapınağı önünde gün batımını birer bira ile kutsamak istedin, bak bakalım neler oluyor!

 Evet, güneyde de ülke gündeminden bihaber yaşayanlar var. Gündelik yaşamlarına gelen baskıyı sorgulamayıp, yeni duruma uyum göstermeyi yeğliyorlar. O insanlar kadın kadına eğlenceleri dışarıda değil, ev partisi halinde düzenleniyorlar. Paylaşımları sosyal medyadan yapmayı ihmal etmeden.

 Kocaları ise Cuma günleri içmiyormuş gibi görünmek için ortadan kayboluyor. Hiç bir mekan, ertesi gün Cuma olduğu için Perşembe akşamları dolmuyor artık. Ramazan aylarında ise tümüyle ortadan kayboluyorlar.

 Bikini dedin de; bu insanlar denize girmiyor ortalık yerde! Onun yerine çevredeki otellere, kış aylarında Seyşel Adaları bilmem nerelere gidiyorlar, deniz için. Hem, Türkiye’nin ilk zorlama kadınlar plajı bu yıl Antalya’nın Alanya ilçesinde açıldı.

 Ramazan ayında, yıllardan beri sürdürülmekte olan festivaller de dahil olmak üzere neredeyse tüm aktivitelerin başka tarihe alındığı, ilgilenenlerin dışında bilinmez. Hadi diyelim, yemesiz içmesiz kitap fuarı var; bu kez 50 kitabı olan ünlü bir mizahçıyı bile solcu damgası vurarak almazlar programa.

 Güney kıyılarına yerleşmiş çeşitli etnik kökenden insanlar var. Bir anma için yürüyüş yapsınlar, hemen karşı kaldırımda tosuncuklar belirir, en hiddetli sloganlarla... Ya da, bir sivil toplum kuruluşu barışa yönelik bir açı hava toplantısı düzenlesin, görür gününü; hele bugünlerde...

 Seçimlerde kırsalın muhtarları oy dökümü yapar. İktidara oy atmadığını bildiği haneye bakım yardımı yapılmayabilir mesela. Partiye üye olmazsan, taşeron seni işçi olarak almaz. İhaleye girmezsin, bankadan kredi alamazsın.

 Spordan bir örnek vereyim: Eskiden uluslararası plaj voleybolu turnuvaları düzenlenirdi. Adet olduğu üzere, organizasyonlarda plaja uygun açık giysileri ile dans eden genç kadınlar yer alırdı. İlk önce uzun şortlar giydirdiler. Zaman içinde de kaybettiler o kadınları!

 Tesettür otelleri çok pahalı olduğu için, mütedeyyin kısım normal otellerde konaklamaya başladı. Bunlar, ortak havuza haşema ile giremediği ya da barda içki içildiği için(!) bakanlığa şikayet edip anında soruşturma başlatıyor.

 Bakan gelir, turizm haftası açılışı için ya da yabancı bir konuk için verilen kokteyle. Bakanın adamları içki servisi yapılmaması için fısıldarlar tesis sahibine. Koklarlar meyve sularının içini!

 Evet, öyle peçeteye sarılmış viski kadehleriyle kolay dolaşılmıyor artık eskisi gibi Güney’de Kaya bey. Hem güney dediğin öylesine uzun ve karmaşık bir coğrafya ki…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları