Güzel şeyler de oluyor...

06 Mayıs 2018 Pazar

Farkında mısınız: Kaç gündür inceden inceye olumlu, güler yüzlü bir hava esiyor memlekette:
Bunca gerilimli, bunca kavgalı, bunca öfke ve kin dolu bir hayata mahkûm değiliz havası!
İnsan onurunun yok sayılmadığı, aptal yerine konmadığımız ve “vatan haini!” suçlaması olmayan bir hayat mümkün havası! Cumhuriyet ilkelerine, bireysel ve toplumsal değerlerimize küfür edilmediği bir hayat!
Sevgili Okurlar, seçim gününe dek, bol bol siyasi analiz, haber, yorum okuyacaksınız; sabahtan gece yarılarına, bol bol siyaset ve seçim konuşacaksınız... Yapmayın.
Elbet geleceğimizi belirleyecek seçime hepimiz odaklanıp çok çalışacağız. Ancak safi siyasal gündeme kapılmakla kalmayın, açın “pencereleri” bırakın içeri biraz hava, biraz sanat da girsin...

Benim meskenim dağlardır
Önceki gün heyecan verici, duygulu anlar yaşandı...
Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı, öldürülüşünün 70. yılında Sabahattin Ali’yi, öldürüldüğü yerde Kırklareli- Üsküp beldesinin Büyükdere Vadisi’nde andı. 70 yıl önce o hain pusunun kurulduğu yerde... Ormanın içinde, Istrancalar’da... Bulgaristan sınırını geçmeye çalışırken acımasızca katledildiği yerde....
İşte o yerde, yalın mı yalın bir kaya parçası ve üzerinde şu dizeler...: “BAŞIM DAĞ, SAÇLARIM KARDIR / BENİM MESKENİM DAĞLARDIR”
Nâzım Hikmet Vakfı Başkanı Rutkay Aziz, Vakıf yöneticileri, Sabahattin Ali Dostları, bu sözlerin altına çiçeklerini bırakırken, bu ilk faili meçhul cinayetin hâlâ aydınlanmadığının altını çizdiler; Nâzım Hikmet’in ülkesini terk etme gerekçesini açıklarken, “Sabahattin Ali gibi öldürüleceğimi anlamıştım” dediğini vurguladılar..

Ara Malikian: Çılgın kemancı
İstanbul kenti, trafik, gürültü, beton cehennemine karşın yine de sanat etkinlikleriyle, yediveren gül misali sanatla dölleniyor, sanatla yaşamaya, soluk almaya devam ediyor!
Bu yıl ikincisi gerçekleştirilen Zorlu Caz Festivali müthiş bir atak yaptı. Açılışta çılgın kemancı Ara Malikian için millet birbirini eziyordu.
Ara Malikian’ı ilk kez izledim. 68, Lübnan doğumlu. Müzik ve gösteri (show) yeteneğini sahnede yarıştıran bir sanatçı. Dünyayı çoktan avucunun içine almış... Bach- Mozart- Paganini’den David Bowie, Led Zeppelin’e uzanan çizgide sadece kemanını, saçlarını, tuhaf giysilerini değil, müzik türlerini de “dans” ettiriyor.
Arap ve Yahudi ezgilerini; Tango erotizmiyle Flamenko ateşini; Çigan, Çingeni, coşkusuyla Slav hüznünü harmanlaması büyüleyici... Parçalar arasında paylaştığı Urfalı dedesi Niko’dan, “Ravioli” marka kemanına uzanan öykülerle de salonu fethetti.

Karsu: Bir içim su
İzlediğim ikinci konser Karsu’nun Ahmet Ertegün anısına verdiği konserdi. Metnini kendi yazmış. Tüm kurgu ve konsept ona ait. Böylece yalnız vokal ve müzisyen yeteneğine değil, tiyatro yeteneğine de tanıklık ettim.
Yemen türküsüyle; Cumhuriyetin kuruluşu ve Washington’a atanan ilk Türk Büyükelçi Ertegün ailesi; iki küçük erkek çocuğun Ahmet ve Nasuhi Ertegün’ün serüveniyle başlayıp, Atlantic Records’un kuruluşuna belli başlı müzisyenlerle zirveye çıkışına ve Ahmet Ertegün’ün son gününe ulaşan bir öykü anlattı bize... Arada Ray Charles, Aretha Franklin, Bee Gees, Eric Clapton’lardan geçerek...
Tam bir ateş parçası. Eşsiz bir dinamizm... Anlattığı öykü, söylediği şarkılar, bireysel tarihiyle toplumsal tarihi içiçe geçirişi mükemmeldi.
“Her müziğin cazı” sloganıyla 13 Mayıs’a dek sürüyor Zorlu Caz Festivali...

‘Fiskos’
Bir de haber: Boğaziçi Üniversitesi akşam söyleşilerinin bir yenisi ufukta... “Hum by Night”, “Humanities” Programını desteklemek için yapılıyor. 8 Mayıs Salı saat 19.30’da Üniversitenin Demir Demirgil Salonu’nda gerçekleşecek... Bu kez konu “Fiskos”.
Dedikodu olgusu günlük hayattaki anlamı ötesinde toplumsal algıyı şekillendiren bir mekanizma olarak ele alınıp, bir ekonomist, bir yazar ve bir psikiyatrist bakış açısıyla tartışılacak. Fikret Adaman, Sema Kaygusuz ve Yanki Yazgan eşliğinde... Kaçırmayın derim.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları