Mısra’nın sessiz çığlıkları

28 Eylül 2018 Cuma

Hiç Mısra’nın sessiz çığlıklarına kulak veriyor musunuz? Duyuyor musunuz onu? Tam 81 günden beri her sabah isyanını, acısını bize ulaştırmaya çalışıyor. Sadece devletin değil herkesin, hepimizin vicdanlarına sesleniyor. Balık hafızaları “sakın unutma” diye dürtüyor. “Sakın unutma”... “Sakın unutma”...
Küçücük mezar mı olur? diye soruyor. Yanıtını da kendi veriyor: Oldu. İş bilmez birkaç mühendisin sorumsuzluklarından, denetlemeyen liyakatsiz yönetim şeklinden küçücük mezar oldu! Bu mezarda yatan oğlum adalet bekliyor! Kim bu ülkede ölenlerin sorumlusu? Kimse sormuyor 25 vatandaşını!?
Mısra Öz Sel bir anne. 8 Temmuz’da Çorlu’daki tren kazasında ölen 25 yolcudan biri olan 9 yaşındaki Oğuz Arda’nın annesi. Hiç tanışmadım ama sanki çok yakınımmış gibi tanıyorum onu, her sabah güne, onun yazdıklarını yüreğimde taşıyarak başlıyorum. Mısra’nın sessiz çığlıkları Türkiye’ye tutulan ayna gibi.
İnşaat Mühendisleri Odası, Çorlu’da 25 yolcunun yaşamını yitirdiği tren kazasıyla ilgili raporunu açıklamıştı: “Suçlu yağmur değildir! Yapanlar, yaptıranlar ve yapılmış olan yapıları denetlemeyenlerdir.” Benzer raporları TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası da açıkladı.
Bu kadar açık işte.
Ama hattın hangi şirket tarafından yapıldığı bile hâlâ belirsiz. İhaleyi alan Ünitek firması ben yapmadım diyor. Öyleyse kim? Dava dosyasının kayıp olduğu, yargı sürecinin bile bir türlü başlamadığı bir durum söz konusu...
Mısra “Hep soruyorum! Cevap alamıyorum? Çorlu’daki tren kazası neden oldu? Onarılmayan raydan tren nasıl geçirildi? Denetlemeyen kim? Bunca in-san neden öldü? Oğlum neden öldü?” diye sormakta haksız değil mi?
Bu ülkede kaza diye geçiştirilen bütün cinayetler için geçerli değil mi bu sorular?
3. havaalanı inşaatında devletin resmi rakamlarına göre 27 işçi hayatını kaybetti. Resmi olmayan rakam ise dudak uçuklatıcı: 400 kişi.
Ya 301 maden işçisinin hayatını kaybettiği Soma maden faciası...
Torunlar Center’ın inşaatı sırasında asansörün düşmesi sonucu 10 işçinin hayatını kaybetmesi...
Her yaz kasalarına çoğu kadın ve çocuk istif edilerek tarlalara taşınan kamyonların devrilmesi sonucu hayatını kaybeden tarım işçileri...
Mısra’nın acısını bir nebze de olsa ne dindirir, yarasına ne merhem olur? Biliyor musunuz?
Yapım aşamasından denetime kadar tüm sorumluların cezalandırıldığı, ihaleyi alan firmanın başka ihalelere girmesinin yasaklandığı, hatta Ulaştırma Bakanı’nın bile istifa ettiği bir sistemin yaşama geçmesi. Yandaş firmaların korunması; dosyaların kaybedilmesine, davaların uzatılmasına göz yumulması değil...
Çok uzun yıllar TCDD’de çalışmış ve sonra emekli olmuş bir dost anlatıyor: “Benim çalıştığım dönemde insanlar işini iyi yapardı ve hepimiz bunu bilip güvenirdik. Hızlı tren projesinin ani kararla hızlandırılmış tren projesine dönüştüğü zaman buna karşı çıkmıştık. Kimse dinlemedi. Ben yakınlarıma sakın binmeyin demiştim o zamanlar. Ne oldu? 2004 yılında Pamukova’da devrildi ve 41 can gitti.”
Küçük bir örnek. Bir inşaat mühendisi anlatıyor: Tren raylarının döşenmesinde bir malzemenin dolgu malzemesi olarak kullanılabilir kabul edilmesi için bir dizi deneyden yeterlilikler sağlaması gerekir. Alınan numuneler “bağımsız” laboratuvarlarda test edilip, uygunluğu devlet adına denetim yapan müşavir firmalarca onaylanmadan bir kova malzeme bile dökemezsiniz. İlgili bölgelerde dolgu tamamlandıktan sonra da en fazla 25’er metre ara ile çökme tablası testi yapılır ve imalatın uygunluğu kontrol edilir. Sıkıştırma işlemi hayati önem taşır.
Bağımsız laboratuvar, doğru denetim, onay, liyakat... Aslında bu kadar basit. Ve ne yazık ki 16 yıllık AKP iktidarı ile ne kadar uzak... Buna bir de toplumun tepkisizliğini, her şeyi hızla “normalleştirme” eğilimini ekleyin...
Hal böyle olunca elde kala kala Mısra’nın ve diğerlerinin sessiz çığlıkları kalıyor...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Biz modern insanlar... 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları