Adnan Binyazar

Cumhuriyet okuru

05 Ekim 2018 Cuma

Gazete-okur ilişkisi söz konusu olduğunda kamu vicdanında “Cumhuriyet okuru” ayrı bir yere oturtulur. Bunda, Cumhuriyet’in, adını Atatürk’ten almasının, okuru üniversite öğrenimi görmüşçesine yetiştirmesinin, insanımızı çağdaşlaştırma yolunda geliştirmesinin, ona sağlam kaynaklardan beslenen doğru haber vermesinin, yerinde yorumlarla okurda inandırıcı algı alanları yaratmasının payı vardır. Cumhuriyet, okuru eğlendirmenin, abartılmış olaylar içinde bocalatmanın, ona zaman öldürtmenin gazetesi değil; eline alanı bile bilgiyle donatarak aydınlatır.
Yıllar önce Cumhuriyet’in “Olaylar ve Görüşler” sayfasında yazılarına rastlanan Felsefe Profesörü Macit Gökberk, Felsefe Tarihi adlı kitabında “Aydınlanma ne demek, kim aydınlanacak, aydınlatılmak istenen nedir” diye sormuş, sorduğunun yanıtını da vermişti: “Aydınlanmak isteyen insanın kendisi, aydınlatılması istenen şey de insan hayatının anlamı ve düzenidir.”
İnsanın düşünce donanımı bağnazlığın kanıtlanamayan önyargılı saplantılarına dönüşmemiş ise, yüzü aydınlanmaya yöneliktir. Yeter ki kişide aydınlanma bilinci uyandıran kültür ve eğitim kurumları işlevini yerine getirsin.
Gelişmiş, azgelişmiş ya da gelişmemiş her toplumda özgürlükten, eşitlikten, adaletten söz edilir. Kavramlar bir adlandırmadır. Önemli olan, onların içinin doldurulması, insanın beyninde kök salmasıdır. İnsan hayatını düzene sokan özgürlük kısıtlanmaya kalkılırsa düşünceyle beslenen toplumsal dayanışma tıkanır.
Özgürlük duygusuyla donanması gereken insan hayatı hangi koşullarda anlam kazanır? Toplumsal düzeni sağlayan kurumsallaşmalar onu özgür, mutlu, insanlık değerlerini koruyucu yönde eğiterek işlevini yerine getirirse. Bu yoldaki işleyiş, baskıcı yönetimlerin güdülmesi altına girerse, insanı “insan” kılan veriler değer düşümüne uğrar. O durumda işlevsel yönetim, toplumun her kesiminde bir yolunu bulup öne çıkanların yönlendirmesine geçer.
Kamunun gözü kulağı, düşünce donanımının besleyicisi olan gazetelere büyük görev düşer. Cumhuriyet gazetesi, kendi içinde ya da dışında gelişen olayların etkisiyle sarsıntılar geçirmesine, varlığından aydın sanatçı, bilim insanı nice canlar koparılmış olmasına karşın, amacında bir sapma olmamış, aydınlanmacı amacını gerçekleştirmiştir. Şu son dört hafta içinde yazarları arasına nice genç beyinleri katarak gücünü yenileyen çağdaşlık yolunda önemli bir adım daha atmıştır.
Ancak sorumluluğunun bilincinde olan bir gazete, kamunun gözü kulağıdır, bilinç kaynağıdır. Yalnızca haber vermekle, bilgi aktarmakla kalmaz, aydınlanmanın kültür kaynağı olmayı önde tutar. Cumhuriyet, her dönemde, bu bağlamda bireyleri aydınlatıcı bir tutum içinde olmuştur.
Ülkemizde yıllardır testlerle yapılan eğitim, bilgi aktarımına dayalı ezberci kafalar yetiştirmiştir. Bu yöntemin, insanı geliştireceğine gerilettiği temel sorunlarımızdan biridir. Son yetmiş yıldır yapboz yöntemiyle uygulanan arayışlar içinde bocalıyor eğitim kurumları. Öğrenciler akşamdan sabaha aklına geleni yapmaya kalkarak kendini eğitim dehası sananların yanlış uygulamaları içinde bocalıyor. Eğitim kurumsallaşmasının üstünden 179 yıl geçti. Düşünce-bilim-sanat alanlarında evrensel ölçütlere vurulduğunda nitelikli kaç kişi yetiştirebildik? Bir şeyler ortaya konulmuyor değil. Ama şu önemli soruyu sormanın tam sırası: Giyim kuşam endüstrisinin dışında gelişmiş toplumların ürettiklerine rakip olabilecek hangi buluşumuzu öne sürebiliriz?
Cumhuriyet okuru, her dönemde, beyinlere üretici aydınlığı yerleştirmeyi amaçlayan gazetesinden kopmamıştır. Yazarının ne söylediğiyle yetinmez, kalemini onu güçlendirecek bir üslupla uyarılarda da bulunur. Böylece okura yalnızca bilgiyle değil, yaratılan tartışma ortamının aydınlığa açılan kapısı da aralanmış olur. İşte örneği:
İki hafta önce, ayna konusuna da değindiğim “Bir Anı” başlıklı yazım üzerine, sanatçı Gürol Sözen, aynanın gelişim tarihiyle ilgili şu aydınlatıcı bilgileri iletme inceliği göstermeseydi, okur da, ben de şu gerçeği öğrenemeyecektik: Çatalhöyük kazılarında, süs eşyaları arasında Obsidyen taşından yapılmış yuvarlak aynalar bulunmuştur. Tarihi MÖ 6 binlere değin uzanıyor. Sözen, bu konuda bilimsel bir kitap da öneriyor: Gürol Sözen- Prof. Dr. Zeynep Sözen, Anadolu Topraklarında Güzeli Arayış.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ağlayan asker 31 Mayıs 2024
19 Mayıs coşkusu 24 Mayıs 2024
Seçkin eğitimciler! 17 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları