Ahmet İnsel

Yargı görünümlü mafya içi hesaplaşma

10 Kasım 2015 Salı

Türkiye’de geçmişte de ceza yargısı iktidardaki gücün istemlerine göre eğilip bükülürdü. Ama özerklik görünümünü biraz olsun koruma kaygısı da olurdu. Günümüzde ise yargıyla iktidar arasındaki göreli mesafe bütünüyle kayboldu. Bugün yargı, rüzgârın yönü değişince 180 derece (360 değil!) yön değiştiren bir icracı emir-komuta aygıtı görünümü sunuyor. İktidarın psikolojik harekât merkezinin hazırladığı senaryoların uygulayıcılığını sadakatle yapıyor. İktidar yandaşı medya da burada ya hınk deme görevini canla başla yerine getiriyor ya da iktidardan gelen işaretlerle yargıya kılavuzluk yapıyor.
Son günlerin iki gelişmesi, iktidarın konjonktürel ittifakları ve ihtiyaçlarına bağlı olarak son derece elastik girişimlerde bulunan, kararlar alan ceza soruşturma ve yargılamalarına mükemmel örnek teşkil ediyor.

Geçmişe sünger
Birincisi, Temizöz ve Diğerleri Davası. Bu JİTEM davası, Cizre’de 1993-1995 yılları arasında tespit edilebilen 35 zorla kaybetme vakasından 21’inin keyfi infaz faillerini cezalandırmayı hedefliyordu. Sanıklar hakkında güçlü iddianameler hazırlanmıştı. Daha önce aynı dönemde Yüksekova’da, Mardin’de, Silopi’de insanlığa karşı suç işleme iddiasıyla haklarında dava açılan ve beraat eden subaylar gibi, Cemal Temizöz davası sanıklarının hepsi en sonunda beraat etti. Halbuki emekli Albay Temizöz hakkında savcılık daha önce 9 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 100 yıl hapis cezası talep ediyordu!
Diyarbakır’da başlayan dava, Eskişehir’e nakledilince ve iktidarın Gülen Cemaati’yle kavgada, TSK’yi yanına alma stratejisi gündeme gelince, geçmişin üzerine sünger çekilmesi gerekti. Böylece en önemli JİTEM davasının üzeri alelacele örtüldü. Bu davanın Türkiye tarihinde dönüşüm olduğunu iki yıl önce iddia eden iktidar yandaşı kalemler şimdi başka yere bakıp ıslık çalmakla meşguller. Cezasızlıkla Mücadele Güçbirliği girişimi, “Cemal Temizöz suçsuz ise #21 insanı kim öldürdü” diye soruyor yayımladığı basın açıklamasında.
İkinci dava, Askeri Casusluk davası. 79’u tutuklu, 357 kişinin yargılandığı davanın soruşturmasının 2010’da başladığı söylendi. Dava 2013’te açıldı. Hepsi tutuksuz olmak üzere, sanıkların yargılanması devam ediyor. Gelecek duruşma şubat ayında. Gülen Cemaati polis, yargıç ve bürokratlarının, Ergenekon, Balyoz, Odatv davalarında AKP iktidarıyla el ele, kol kola yürüttükleri siyasal tasfiye ve kendi kadrolarına ordu içinde alan açma operasyonunun son hamlesiydi bu dava. En pespayesiydi. İlk gözaltına almalar başladığında iddia ettiğimiz gibi, bir nebze inandırıcılığı yoktu. Ama cemaat medyasını bir kenara bırakalım, AKP medyasının hepsi bu davaya da o zaman dört elle sarıldı. En ufak bir şüphe, çekince dile getireni darbeci olmakla, devlete ihanetle suçladı AKP kalemşorları ve borazanları. Özellikle yakın tarihlerde ihtida etmiş olanlar.

Bulvar komedisi
Şimdi devir döndü. Bütünüyle düzmece olduğu zaten belli olan bu davanın cemaat operatörleri bugünlerde tutuklanıyor. Diğer yandan Askeri Casusluk davası da devam ediyor! İktidar odaklı ceza yargısının hali bir bulvar komedisi sahnesine benziyor.
Gülen Cemaati’nin sesini çıkarmaya devam edebilen medya organları, bu casusluk davası ortaya çıktığında Yeni Akit, Yeni Şafak, Sabah, Star, Akşam gazetelerinin attıkları “Casusluk çetesi PKK’ye bağlı!”, “Fuhuşla casusluğun hedefi hükümet, TSK, MİT!” manşetlerini hatırlatıyorlar. Diğer yandan Askeri Casusluk davasının bütünüyle düzmece olduğu konusuna hiç değinmeyip, yedikleri haltlar konusunda en ufak bir özeleştiri dile getirmeyip polis, yargıç ve bürokratlara yönelik soruşturmaları “paralel safsatasına sarılma” olarak sunuyorlar. Halbuki son aylarda açılan soruşturmalar arasında belki en tutarlısı Askeri Casusluk davası kumpası davasıdır.
FETÖ davasının da kaderi büyük ihtimalle birkaç yıl sonra yukarıdaki davalara benzeyecek. Çünkü hukuk devletinin buharlaştığı yerde, ancak mafya içi hesap görme davaları görülür. Mafya içinde herkes herkesin suçunu bilir, ihtiyaca göre hesap görülür, o arada giden gider, sonra gene kol kola dolaşılır. Mafyalaşmış devletlerde de durum farklı değildir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bir otokrat prototipi 1 Eylül 2018
Kayırma ekonomisinin bedeli 28 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları