Evliya azdıran sistem

07 Mayıs 2023 Pazar

Bugün Cumhuriyet gazetesinin kuruluş günü.

Türkiye Cumhuriyeti tarihi, 6 ay 10 gün farkla, Cumhuriyet gazetesinin de tarihidir.

Yüzyıllık bir tarihtir bu.

Güzel ve çok özel rastlantı ile gelecek pazar çifte seçim yaşayacağız.

İkinci yüzyıla, taptaze bir heyecan ve yepyeni umutlarla gireceğiz.

Yurttaşlarımıza, gazetemize, okurlarımıza ve çalışanlarımıza kutlu olsun..

**

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ne yazık ki kutlu bir sistem değil.

Tam aksine çok hicap duyulası bir sistem .

Bu yüzden olmalı, adı anayasada hiç yer almıyor. 166 maddenin hiçbir yerine “sistemin adını yazmaya” kimse cesaret edememiş.

Kıdemli siyasetçi İlhan Kesici nedeni şöyle açıklamıştı:

“Türkiye’de ne kadar mevki, güç, makam, varsa tamamı cumhurbaşkanına verilmiş. Bu kadar yetki evliyayı bile azdırır!”

Tövbe tövbe.

Önümüzdeki pazar günü, sayın halkımız sandıkta, sayın cumhurbaşkanımızın azıp azmadığına karar verecek.

**

21. yüzyılın ilk 21 yılını milletçe bu ucube sistemle yaşadık.

Sosyal medyadaki feryatlara kulak vermek ise çok sinir bozucu.

Orta yaşlı bir vatandaş mikrofona dert yanıyordu:

“Otuz yaşındayım. O geldiğinde ilkokuldaydım. Ailem okutamadı. İşportacılıkta para yok. Yaşlı ana-babamla oturuyorum. Doğru dürüst et ve sebze yemeye hasretiz. Ama bunla, ömrümüzün yirmi senesini yedi!”

**

Söz konusu siyaset ve et yemek olunca, Allah muhafaza, Hollanda tarihine geçen bir olayıdan söz etmemek olmaz:

“Yıl 1672. Hollanda’da bugünkü gibi kraliyet yönetimi var. Her eyaletten de başbakan (great pensionary) sorumlu. John de Witt de İngiliz çağdaşı Cromwell gibi kralın iktidarını sınırlama mücadelesi veriyor. Ancak çıkan bir ayaklanmada isyancıları Başbakan Witt’i idam ediyorlar. Cesedini parçalara ayırıyorlar. Öfkesi dinleyen halk vücudunun parcalarını çiğ çiğ değil ama pişirerek afiyetle yiyor. Evet yiyor.” (Kaynak: “Hollandalılar Başbakanlarını Nasıl Yemişti. Mart 2019 Derin Tarih, Herbert H. Rowen, John De Witt: Statesman of the “True Freedom”, Cambridge University Press, 2002, sayfa 218.)

Yoksullaşan, hele de et yiyemeyen ahali ile şaka olmaz.

Dua edelim, halkımız, iktidarın sadece başının etini yemekle yetiniyor.

Zaten, Allah saklasın, kul hakkı yiyenin, eti de muhtemelen domuz eti gibi yenmez, elhamdülillah Müslümanız.

**

Süleyman Demirel rahmetli, “Siyasette herkes müktesebatını (deneyimini, mesleki birikimini) konuşturmalı.!” derdi.

Diploma, müktesebata hem dahil hem değil.

Zaten şimdi seçim var, ağız tadı kaçırmanın da hiç alemi yok.

“Aslı kozmik odadadır!” deyip geçelim.

Bir ara “Ben pazarlamacıyım!” demişti.

Malum davanın “Savcısıyım!” diye de buyurmuştu.

Denizde kum, Reyiz de müktesebat.

Enflasyon dört nala kalkınca, “Ben ekonomistim!” diye kestirip atmıştı.

“Ekonomist” deyince, ne yazık ki dünyanın aklına Recep Tayyip Erdoğan gelmiyor.

Ama İngilizlerin 1 milyon tirajlı ünlü “The Economist” dergisinin gelmiş. Kıskançlık da olabilir, dış güç refleksi de.

Gerçekten bir dış güç. 1843 yılından beri, 180 yıldır, aralıksız yayımlanıyor. 1 milyon tirajı var.

Reyiz’i kapak yapmış.

Reklamın kötüsü olmaz. Ama Reyiz kızdı:

“Küresel güçlerin operasyon aygıtı olan dergilerin kapaklarıyla iç siyasetimizin yönlendirilmesine, milli iradeye parmak sallanmasına izin vermeyeceğiz” dedi.

Reyiz emin olsun, milletimiz de izin vermez Millet İttifakı da vermez.

Cumhuriyet gazetesi hiç vermez.

99 yıllık mücadelesi ve arşivi bunun kanıtıdır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Gerçeğin demine Hu 28 Nisan 2024
Erdoğannâme... 14 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları