Macera aramak değildi Abdullah Hoca’nın yaptığı. Gökhan, Selçuk veya Nuri gibi isimleri kulübede tutmak bir hedefti onun için. Sahaya çıkardığı oyunculardan beklentisi, rakibi orta sahaya hapsetmek, kaleden uzak tutmak ve presle kapılan toplarla 3-4 pas ile gol yollarına inmekti. Tribün avantajını da katarsak evimizde oynar havası hakim oldu. Takım da bu kimliği sergiledi ama kaptırdığımız toplar için sanki back-up planımız yok gibiydi. Her kayıpta üçe iki veya dörde üç kalemize çok çabuk geldiler. Hamit o kadar çok aksadı ki dün gece. Robben karşısında çaresiz kalması yanında bir de top kayıpları onu iyice oyundan düşürdü.

Aslında, Abdullah Hoca’nın yanıldığı tek pozisyon buydu belki de. Robben-Gönül eşleşmesi bizim için daha verimli olacaktı. Tunay ve Sercan bu takıma alıştıkça havayı daha fazla kokladıkça kumaş kaliteleri daha fazla ortaya çıkacak. Semih-Ömer ikilisine bayıldım dün gece. Ulusal Takımımız uzun yıllar stoper sorunu yaşamayacak bu kesin. Tüm bu güzelliklerin yanında haketmediğimiz basit bir gol yedik ama Hollanda’nın organize sonuç aldığı pozisyon da neredeyse yok denecek kadar azdı. Robben ve Van Persie dışında kontrol ve tempo ayarlaması hep bizde oldu dün gece. Yüksek tempolu bir oyun olmadı ve pozisyonlar da yakaladık. Hele hele 24. dakikada Arda o kaptığı topu gol yapsa, Sercan sendelemeden 18 içindeki pasa şut atabilse veya Umut’un kafası direk yerine kaleye gitse 45 dakikada her şey istediğimiz gibi bitecekti. Veya gel 64’e. Arda inmiş sıfıra, ‘alda at’ demiş Sercan’a. At be kardeşim şunu. İlk yarıda tökezledin vuramadın tamam olur ama bu olmaz. 3 metreden o kafa ağlara gitmeli.

Sonuçta oynadık, oynatmadık. Anlık ihmal yüzünden gol yedik. Eksiğimiz goldü. Bir de Gökhan Gönül. Abdullah Avcı’nın önünde uzun bir maraton var. Dün gecenin resmine bakarak bu takımı daha iyiye taşıyıp gruptan çıkaracağına inanıyorum.

\n\n