Açlık Grevleri

20 Kasım 2012 Salı

Açlık grevlerinin ölüme varmadan bitmiş olması sevindirici.

\n

Bu noktada durup, bazı hususları soğukkanlılıkla, yeniden gözden geçirmeliyiz.

\n

Açlık grevlerinde ölüm haberlerinin gelmesi, zaten gergin olan havayı daha da gerecek, birlikte yaşama iradesinde kalanların bir bölümünü daha silip götürecekti.

\n

Bu açıdan geri dönülmez noktaya varılmadan grevlerin bitmiş olması olumludur.

\n

Bu noktaya varılmasında, kamuoyunun önünde veya perde arkasında rol oynamış olanların hepsini daha başka gelişmelere ortak etmek üzere harekete geçirmek gerek.

\n

Eylem, Abdullah Öcalanın çağrısı üzerine durmuştur.

\n

Bu da Öcalanın örgüt üzerindeki etkisinin, kimilerinin sandığının aksine, yok olmadığını göstermektedir.

\n

Kuşkusuz, bu örgüt içinde hiçbir konuda görüş ayrılığı olmadığı şeklinde yorumlanmamalıdır. Bu tür örgütlerin yapısı, liderden bağımsız, ona aykırı eylemlerin her zaman olabilmesini mümkün kılar.

\n

Ama görünen o ki, Öcalanın örgüt üzerindeki etkisi hâlâ tartışılmaz.

\n

Bu noktadan hareketle, bir sözüyle açlık grevlerini durduran Öcalanın, aynı şekilde savaşı da durdurabileceğini söylemek ise oldukça abartılıdır.

\n

***

\n

Açlık grevlerinde iktidarın tavrının yapıcı olduğunu söylemek ise mümkün değil.

\n

Burada bir noktada yanılgıya düşmemek gerek.

\n

Kimse bu ya da herhangi başka bir iktidardan, açlık grevleri başladı diye, Kürt sorununun temel konularında çok önemli adımlar atmasını beklemiyordu.

\n

Ancak, açlık grevine gidilirken, ileri sürülen talepler içinde, karşılanması zaten düşünülmekte olan ve karşılanması yasa gereği olanlar vardı.

\n

O noktada tutunulacak esnek tavır, yararlı olacaktı.

\n

Tayyip Bey ise tam aksi bir tutum ile eylemcileri kışkırtıcı, küçümseyici, hatta aşağılayıcı deyimler kullanarak çok yanlış bir yol izledi.

\n

Bu tavrı, perde arkasında görüşmeleri sürdürmek için sahne önünde gösteri açıklamasıyla mazur görmeye kalkışmak yanlıştır.

\n

Çünkü, böyle bir tutumun taraflar arasında yaratacağı nefret ve düşmanlık, müzakere ile edileceği umulan faydadan çok fazla zarar getirir.

\n

Gerekliliğini kimsenin yadsımadığı müzakereler konusunda da gerçekçi olmalıyız.

\n

Şu anda tarafların barış konusunda üzerinde anlaşabilecekleri ve de kamuoylarına kabul ettirebilecekleri bir ortak zeminin olduğunu söylemek güç.

\n

***

\n

Krizin çözülmesi için yürünmesi gereken uzun bir yol, yapılması gereken çok iş var.

\n

Onların yerine getirilmesine hazırlanıladururken, krizin akılcı yönetimi de şart.

\n

Burada her iki tarafta da, büyük ve küçük çapta roller üstlenmiş olanların üzerlerine düşen en önemli husus, aradaki çatlağı büyütecek söylemlerden özenle kaçınmaktır.

\n

Üslubun öz kadar önem kazandığı bir durum söz konusu. Birbirine düşmanca bakan, giderek nefret boyutuna ulaşan söylemlerden kaçınmaya dikkat ekmek gerek.

\n

Tayyip Bey bu noktayı görmezden gelen, tam tersi davranışı yüzünden hatalıydı.

\n

Uzun lafın kısası, açlık grevlerinin sona ermiş olması, olumlu bir hava yaratmıştır.

\n

Açlık grevlerine son veren süreci ve güçleri, doğuracağı sonuçları fazla abartmadan ama, kendisini izleyecek yeni adımlara yol açabilecek biçimde değerlendirmek gerek.

\n

Belirttiğim gibi, bunu yaparken hayale de kapılmamalıyız, tarafların üzerinde birleşebilecekleri ortak noktalardan henüz uzağız.

\n

Böyle bir noktaya varabilmek için ise konunun baştan tanımlanmasından başlayarak, yapılacak çok şey var.

\n

Bunların adımlarını hazırlarken, krizin ustaca yönetimi de zorunlu.

\n

Yoksa, en uç taleplerin kabulü dahi, bugünü mumla aratacak yoğun bir çatışma dönemini önleyemez.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları