AKP ikna oluverir

31 Mayıs 2022 Salı

Mahalle kahvelerinde siyasal konuların, evrensel sorunların, toplumsal problemlerin ele alınış şekli mizah yazınımızda çok işlenmiştir. Ama mizahçılarımız bunu yaparken sokaktaki adamı fazlasıyla azımsama hatasına düşmüşlerdir. Çünkü mahalle kahvesinin algısı sandığa yansıyarak politikada yazgıyı belirleyen etkenlerden biri olmaktadır. Politikacı, bu özelliği hissederek politikayı mahalle kahvesinin algı düzeyine indirirken sık sık garip görüntüler yaratmış, dış politikada iç tüketime yönelik eylem ve söylemleri öne çıkararak gülünç olma durumuna da düşmüştür.

Tabii özellikle dış politika alanında bu tavrın ülke açısından ağır acı bedelleri olmuştur.

***

Ağır acı bedellere yol açan neden, dış politikanın amacı ile mahalle kahvesi politikasının amacının birbirleriyle zıt olmasıdır. Diplomaside amaç üzüm yemektir. Mahalle kahvesi platformu politikasında ise amaç üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek daha doğrusu bağcıyı dövüyor görünmektir. Bu ikisi birbirlerine zıt amaçlardır. Bunun bir örneğini İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya adaylık başvurusuyla yaşadık.

Aslında NATO’yu doğuya doğru genişleterek Rusya’yı sıkıştırmaya yönelik bir Amerikan oyununun uygulaması olan Ukrayna olayları sırasında İsveç ve Finlandiya, NATO’ya üyelik için başvuruda bulundu. O sırada, dış politikada Cumhuriyet tarihinin en basiretsiz, en yalnız, en yanlış, en tehlikeli ve en cart curtçu dönemini ekonomideki iflas ile eşzamanlı olarak yaşamakta olan AKP, fırsatı ganimet bildi ve bu iki ülkenin PKK, YPG, PYD ile, teröre kol kanat germek olarak nitelediği ilişkilerini bahane ederek Stockholm ile Helsinki’nin üyeliklerine “hayır” dedi.

Bu hayır, NATO’da böyle bir genişleme kararının oybirliğini gerektirdiği varsayımına dayanmaktaydı. Kâğıt üzerinde var olan bu sınırlama, uygulamada yoktu. Türkiye ne zaman bu gerçekte var olmayan veto yoluna başvursa, şu ya da şekilde “ikna edilerek(!)” karşı çıktığını ileri sürdüğü hususa razı edilmişti.

NATO, başta patron ABD olmak üzere önem verdiği gelişmelerin Türkiye tarafından engellenmesinin önüne geçmişti.

***

Bu defa da öyle olacağa benziyordu. Nitekim İsveç Dışişleri Bakanı Anna Linde, Çavuşoğlu ile birlikte düzenledikleri basın toplantısında NATO’nun gelişmiş ülkelerinin hepsinin desteğine sahip olduklarını, Ankara’nın kendilerine karşı çıkmamasının yararına olacağını söyleyerek bu gerçeğin altını çiziyordu.

Ağır topların hepsi bu konuda Ankara’yı uyarmaktaydılar. Nitekim Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock hafta başında “İsveç ve Finlandiya’nın kısa sürede NATO’ya gireceklerini” açıklıyordu. Türkiye ise YPG-PYD konusundaki tutumlarından dolayı, teröre destek olmakla suçladığı iki ülkenin örgüte girmelerine direniyordu. Bu arada Azerbaycan’dan dönüşünde uçakta “gazetecilerine(!)” açıklama yapan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “Türkiye Cumhuriyeti’nin başında olduğu sürece, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya girişlerine evet demeyeceğini” açıklıyordu.

Ana muhalefet CHP’nin dış politika konularındaki sözcüsü emekli Büyükelçi Ünal Çeviköz ise Helsinki Sanomat gazetesine verdiği demeçte, Helsinki’nin terör konusundaki hatalarını da vurgulamayı unutmadan iki ülkenin kendi aralarında görüşmek yerine, Finlandiya’nın NATO üyeliğinin önüne engel olarak gündeme getirilmesini taktik hata olarak niteliyordu.

Gözlemciler, bu çekişmenin nasıl sona ereceğini merakla bekliyorlar. Sonucu merak etmeyenler safında bulunan bir kişi olarak, AKP’nin “ikna edilivermiş(!)” olduğunu göreceğimiz günlerin yakın olduğunu düşünüyorum. Öykünün, elini masaya vuran AKP’nin bağcıyı dövmesiyle son bulduğuna kamuoyunun nasıl inandırılabileciğini merak edenlere de söyleyim: Yandaş basın havuz medyası, sansür yasaları sağ olsunlar. Onlar ne güne duruyorlar.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları