Ayna Ayna Söyle Bana!..

06 Nisan 2013 Cumartesi

Tayyip Bey, siyasette modern yöntemleri kullanan, halkın nabzını tutmaya önem verip başaran bir politikacıdır. Bu yüzden, kamuoyu yoklamalarını önemser, bunlardan sıkça yararlanır.
Tayyip Bey’in başarısının sırlarından biri de siyasette algının olgu kadar, hatta ondan da önemli olduğunu kavramış olması, gereğini yerine getirmesidir.
Yalnız Erdoğan, siyasette gerçekle bağdaşmayan algının hedefinin yönetilen olduğunu, yönetenlerin bu gibi durumlara düşmemesinin zorunluluğunu bilir.
Bu yüzdendir ki, Başbakan’ın kendisi terör açılımı dediği Kürt politikasını halkın yüzde 58’inin desteklediği yönündeki açıklamasını yaparken kendi söylediğine inanıp inanmadığı konusunda ciddi olarak kuşkuya düştüm.
Öyle görünüyor ki, Başbakan burada, halkın nabzını tutacak araştırma yaptırmaktan çok, yine yanlış algı yaratacak bir girişimde bulunmaktadır.
Herkes bilir ki, kamuoyu yoklamalarında, gerçeği yansıtmayan sonuçları, gerçekten elde etmek pek de zor değildir.
Burada önemli olan soruyu sorma biçimidir.
İçinde bulunduğumuz durumda da şu soruyu sorduğunuzda alacağınız yanıt bellidir:
- Barış’ı istiyor musunuz? Kan ve gözyaşının dinmesinden yana mısınız?
Bu soruya kim
“hayır” yanıtı verebilir ki?

\n

***

\n

Geçenlerde, kırk yılı aşkın süredir Kürt sorununu araştıran, Molla Mustafa Barzani ile yıllar önce ilk röportajı yapan dostum Hulusi Turgut ile konuşurken sordum:
- Hükümetin Kürt konusundaki son açılımına ne diyorsun?
Tahmin ettiğim gibi aklın yolunu gösterdi:
- Karara varmak için karşılığında ne vaat edildiğini, ne verileceğini bilmek gerek.
Onu bilmeden verilecek yanıt aptalca olurdu.
Yoksa herkes barışçı çözümden yanaydı ama barışçı çözüm neleri içerecek, nasıl bir sonuca ulaşacaktı?
Bu soruların yanıtını bilmeden
“evet” veya “hayır” demek düpedüz akıl tutulmasıydı.
Kamuoyu ise bunları bilmiyor, şu anda görüşmelerin gerçek niteliğini ve içeriğini Başbakan’ın çevresinde, MİT Müsteşarı
Hakan Fidan’dan başlayan, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve siyasi danışman Yalçın Akdoğan’ı kapsayan dar bir çember biliyor. Bekir Bozdağ’ın bile ne olup bittiğinin ayrıntılarıyla farkında olduğu söylenemez.
Bu durumda
“sen bu politikayı destekliyor musun” sorusunun asıl anlamı şudur:
- Sen meçhule destek veriyor musun, vermiyor musun? Bu soruya verilecek tek akıllı cevap bellidir:
- Dur bakalım neler olduğunu öğrenelim, neye destek istendiğini anlayalım hele!

\n

***

\n

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün CHP’nin de sürece dahil edilmesi önerisini bu çerçeve içinde ele almak gerekir.
Herhalde Sayın Gül,
“CHP de gözü kapalı meçhule destek vermeli” demiyor.
Söylemek istediği olsa olsa şudur:
- CHP’nin de sürece dahil olması için gereken yapılmalıdır.
Başbakan, her ne kadar CHP’nin katılımını önemsiz göstermek, her şeyi tek başlarına kotarmaya kadir olduğu izlenimi yaratmak istiyorsa da çözüm yolunda adım atmak için, ana muhalefetin katkısı gerekli, hatta elzemdir.
Ama Başbakan bilmeli ki, kimse ne olduğunu tam olarak bilmediği bir şeyi desteklemez, tabii eğer
“akil insan” değilse.
Bu durumlarda neyin ne olduğunu bilmeden anketlere verilen yanıtlar da sureta
“evet” olmanın ötesinde anlam taşımaz.
Başbakan’ın yüzde 58 destek gösteren anketi de bu türdendir.
Masaldaki aynayı anımsayalım: Her sabah kraliçenin aynaya sorduğu soru aynı:
- Ayna ayna söyle bana, benden güzeli var mı?
Aslında masaldaki sihirli ayna da bunun bir soru olmayıp teyit emri olduğunu bilir.
Bu durumda, ayna aynalıktan çıkar, dalkavukluğa soyunur.
Ama ayna, bir gün canına tak edip gerçeği söyleyiverir, işte trajedi de o zaman başlar.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları