Bir ders: 1988 Şili referandumu

09 Mayıs 2023 Salı

Seçim kampanyasının son haftasındayız. Beş gün sonra sandık başına gideceğiz inşallah!

Pazar günü Ekrem İmamoğlu ve Erzurum’daki mitingine katılanlara karşı girişilen provokatif saldırı seçimin olacağından kuşku duyanların endişelerini artırmıştır.

Bu durumda seçimin hiç olmayacağı veya olacaksa da iktidarın hileleri ve baskılarıyla o sandıklarda milli iradenin tecelli etmeyeceği, böylece sandık başına gitmeme eğiliminin yaygınlaşacağı düşünülebilir.

Gerçi şu anda gelen haberler, Erzurum saldırısına gösterilen tepki ile bu serhat şehrimiz başta olmak üzere, her yerde Millet İttifakı’na verilen desteğin büyüdüğünü bildiriyorsa da şiddet olaylarının caydırıcı etkisi konusunda uyanık olmak şart.

***

Önümüzdeki seçimlerin normal koşullar altında yapılmayacağı bunun nedeninin iktidarın, hile, baskı ve şiddet kullanma yoluyla milli iradeyi ifsat etme isteği olduğunu herkes biliyor. Buna rağmen, bu iktidara karşı geniş bir demokrasi ittifakı oluşturanlar, “Biz bu koşullar altında da demokrasi hırsızlarını sandıkta yeneceğiz” diyorlar. Bunun için de halkın kendilerine her şekilde destek vermesini istiyorlar.

Şu anda, demokrasi, adalet, özgürlük, insanca yaşam, emeğe saygı duyan bir düzen için, gereken desteği vermek üzere sandığa gitmekten başka çare yoktur.

Şu anda yapılacak tek şey pazar günü sandığa gitmenin yolunu açık tutmaktır.

İktidarın her yeni hamlesine göre, nasıl tavır alınacağına her olayın kendi içinde karar vermek ama soğukkanlılığı yitirmemek gerekmektedir.

Bu koşullar altında Millet İttifakı seçimleri alacak gibi görünüyor.

Bu arada, bilim ve teknolojinin bugün vardığı aşama siyasetin ve seçimlerin de çehresini değiştirmiştir. Artık gerçekler, olgular değil algılar önemlidir. Haklı olmak, demokrasiyi, emeği savunmak yetmiyor, seçime bunları bilerek hazırlanmak gerek. Söz konusu olgunun en çarpıcı örneği 1988 Şili Anayasa referandumuydu. Şili’nin seçilmiş devlet başkanı Salvador Allende’yi 12 Eylül 1973’te darbeyle deviren Augusto Pinochet, biraz da ABD’nin ve ordunun bir bölümünün kendisinden yüz çevirmesi nedeniyle, 1988’de bir referandum yapmaya karar verdi.

Pinochet, işlediği iğrenç cinayetlere, uyguladığı amansız diktaya, ülkeyi perişan etmiş olan ekonomi politikasına karşın darbeden 15 yıl sonra yine de yabana atılmaz bir desteğe sahip olduğundan, devlet olanaklarını ve her türlü baskıyı kullanan yeni anayasaya evet diyenlerin kazanmaları güçlü olasılık olarak görülüyordu. Bir yandan diktanın zulmüne karşı mücadele veren, anayasaya ve Pinochet’ye hayır cephesinin işi çok güçtü. Hayır cephesinin referandum kampanyasını yürüten solcu Rene Saavedra kampanyanın başındaki tercihleriyle herkesi şaşırttı, hatta tepkilere neden oldu.

***

Saavedra stratejisini saptarken ortada şöyle bir durum vardı: Şili’de insanlar son on beş yıldır iktidarda olan Pinochet’den başka bir şey görmemişti. Saavedra, işkencelerden, zulümden, hapishanelerden söz eden hamasi bir kampanya yerine, genç, şarkı şöyleyen, eğlenen dans eden, üreten Şilililer imajını işledi. Bu strateji, dikta kurbanlarının yakınlarının tepkisine neden olsa da tecrübeli reklamcı sonunda haklı çıktı ve referandumu pozitif dil kullanan, Pinochet’siz gülen, üreten, dans eden, sevgi çiçeklerinin açtığı bir Şili imajını öneren “Hayır”cılar kazandı, Pinochet kaybetti.

Olay daha sonra Pablo Larrain tarafından “No” adıyla filme alındı. Saavedra rolünü de Latin Amerika sinemasının ünlü yıldızı Gael Garcio Bernal oynadı.

Pinochet’nin yenilgisiyle sonuçlanan 1988 Şili Anayasa referandumu, birçok açıdan Türkiye’deki 2023 seçimlerine ve ülkemizin insanına bir ders niteliği kazanıyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları