Değişim CHP’de ne anlama gelir?

09 Haziran 2023 Cuma

Bizde özellikle futboldaki yenilgilerden sonra, daha hakem bitiş düdüdüğünü çalar çalmaz tribünlerden malum nakarat başlar:

-Yönetim istifa! Yönetim istifa!

Bu otomatiğe bağlanmış istem beni hep güldürmüştür. Yenilgi veya yenilgiler dizisinin birçok sebebi vardır. Şimdi bunlarla karşılaşınca temcit pilavı gibi dönüp dolaşıp aynı teraneyi ortaya atmak komiktir. 

Gerçi sorumluluğun yönetimde bulunması yüzünden onun istifasının istenmesi neden sonuç ilişkisine uygun gibi görünüyorsa pek öyle de değildir.

Son seçimler üzerine en büyük tartışma, oylamanın bir açıdan en büyük mağlubu Kılıçdaroğlu konusunda cereyan etti.

Seçim biter bitmez herkes sordu: Kemal Kılıçdaroğlu istifa etsin mi, etmesin mi? Çoğu kişi soruyu dahi sormaya gerek görmeyip “Hadi artık gereğini yap! İstifa et. Seçmene saygı, onur, gelenek bunu gerektirir” diyor, otomatikman istifayı istiyorlardı.

Çok saygı duyduğum, düşüncelerinden feyzaldığım nice kişi de aralarında olduklarından, önce onlardan özür dileyerek bu tutumu yanlış gördüğümü belirtmek isterim.

***

Hayır efendim her seçim yenilgisinden sonra illa da istifa şart değildir. Kemal Bey’in de istifa zorunluluğu yoktur.

Önce seçim yenilgisinin nedenleri araştırılmalı ve burada Kemal Bey yanlışı, ağır ihmali varsa istifa etmelidir.

Allah aşkına son seçimler hepimizin gözünün önünde olmadı mı? Kim bunların baskıdan, hırsızlıktan, tehditten münezzeh olduğunu söyleyebilir ki???

Bu koşullar altında cereyan etmiş bir seçimde, hileye, milli irade hırsızlığına baskıya, taraflı yargıya kaba kuvvete karşı sonuna kadar dirençle mücadele edeni mi sorumlu tutacağız?

Ama burada denebilir ki Kemal Bey’in başında bulunduğu muhalefet cephesi bu seçimin böyle olacağını biliyordu. “Ama olsun biz bu koşullarda da kazanacağız” diyorlardı. Hatta, Tayyip Erdoğan’ın adaylığının düpedüz anayasaya aykırılığını bile böyle bir hakları olmadığı halde görmezden geliyorlardı. 

İşte bu savı ileri sürenler Kılıçdaroğlu’nun istifasını istemekte haklı olabilirler.

Bir de, CHP’de değişiklik vaktinin gelip de çoktan geçmekte olduğunu düşünenlerin de değişim için istifayı istemeleri anlaşılabilir.

Ancak burada da bir nokta dikkati çekiyor. Bu yenilenme savı CHP’de o kadar çok ileri sürülür oldu ki bundan ne anlaşılması gerektiğini kimse çıkaramaz hale geldi.

Örneğin CHP içindeki yorgun devrimciler ile mahcup laiklerin her tarafı sardığı şu son yıllarda Atatürk ulusçuluğunun sübjektivist niteliği görmezden gelinerek ırkçılık olduğunu söyleyenlerin İzmir gibi CHP’nin kalesi bölgelerde birinci sıradan milletvekili yapılması da yenileme adına savunulur oldu.

***

Artık CHP’de her şey yeniliktir, TBMM 1. grubun sinesinden çıkmış olan CHP’nin devrimci ve laik çizgisini savunmak ve onunla iftihar etmek de yenilikçilik olarak savunulmakta buna karşılık aynı zamanda liberal nonoşların ve onların liboşyanizmlerinin etkileriyle, tarikatlar ile helalleşmek de yenileşmek etiketi altında sunulmaktadır.

Durum böyle olunca da partinin yenilenmesi savları pek fazla anlam taşımamakta CHP’ye saldıran güçlerin değirmenine su taşınmaktadır.

Yıllardır, liboşyanist etkilerle bu yorgun devrimci, mahcup laik çizgiyi sürdürenler CHP’de bir kafa karışıklığının, kavram kargaşasının egemen olmasına yol açmışlardır. Bu kafa karışıklığının, genel başkan çevresinde de etkin olduğunu söylemek mümkündür. 

CHP’de ilk yapılacak iş, seçimlerin sonuçlarını iyi çözümleme, kafa karışıklığına düşmeden yıllardır kapıyı zorlayan demokratikleşme ihtiyacını irdelemektir.

(Sürecek.)



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları