'Ergenekon Kararı Yok Hükmündedir'

13 Ağustos 2013 Salı

Değerli ceza avukatı, eski İstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan’dan bir ileti aldım. Kazan iletisinde “yedek üyeler de müzakerelere katıldıklarından Ergenekon davası kararının yok hükmünde olduğunu ve derhal Yargıtay’a başvurulması gerektiğini” ileri sürüyor. Metni aşağıya olduğu gibi aktarıyorum:
“Özel Yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, 05.08.2013 günü açıklanan Ergenekon Kararı yok hükmündedir. Gerekçenin yazımı beklenmeden, derhal Yargıtay’a götürülerek, bu gerçeğin tespit ettirilmesi gerekir.
Evet, bir Genelkurmay Başkanı’nın Yüce Divan yerine bu mahkemede yargılanması, bütün usul kurallarının hiçe sayılması, dijital verilerle gizli tanıklarda yaşanan sorunlar bir yana, yedek yargıçların yaptığı inanılmaz ve akıl almaz açıklama, asla müzakereye katılamayacak kişilerin müzakereye katıldığını gösteriyor. Oysa CMK’nin 227. maddesi uyarınca, ‘müzakerede ancak karara ve hükme katılacak hâkimler bulunur’. Yedek üyeler dahil, başka hiç kimse bulunamaz. Ama basına yapılan açıklamadan, yedek yargıçların müzakereye katıldığı anlaşılıyor. İki yedek yargıç, 45 gün sabahtan/akşama delilleri değerlendirdik, hassas terazide tartar gibi kişisel durumları inceledik, diyor, ‘heyet olarak’ 5-6 kişi birlikte karar verdiklerini söylüyor. Bu durum, verilen kararın yok hükmünde olduğunu gösterir.

\n

***

\n

Çünkü, mahkeme kurulu, bir başkan ve iki üyeden oluşur. CMK’nin 227. maddesine göre, müzakereye kararı verecek bu üç kişi dışında kimse katılamaz. Başkan, sadece stajyerlere ‘hazır bulunma izni’ verebilir. Başka hiç kimse, kişilerin/delillerin değerlendirmesini yapamaz. Yedek üyelik, (AİHM kararlarının bir gereği olarak), sağlık/ölüm/ayrılma ile heyette eksilme yaşandığı zaman, yargılamayı izlemiş bir yargıcın karar vermesini sağlamak için getirilmiştir. Eğer hükmü asıl üçlü veriyorsa, yedeklerin müzakereye katılıp delilleri ve kişileri tartışması mümkün değildir. Dolayısıyla, yedeklerin katıldığı müzakere sonucu verilen karar yok hükmündedir. Tekrar ediyoruz, gerekçe yazımı beklenmeden, yedek yargıçların yaptığı açıklama, onaylı kısa karara eklenerek, derhal Yargıtay’a başvurulmalıdır. Usul ekonomisi açısından, sonunda yok sayılacak bir karar için, gerekçe yazımı ve tebligatların tamamlanması beklenemez. Darbe dönemleri dahil, ilk kez böyle bir örnek yaşıyoruz. Hem Yargıtay bu sorunu çözmeli, hem HSYK 5-6 kişilik müzakereciler için soruşturma açıp gereğini yapmalıdır.”

\n

***

\n

Turgut Kazan’ın iletisi bu. Değerlendirmesini hukukçuların ve okurların takdirine bırakıyorum, galiba en doğrusu da bu.
Yalnız dünyanın bütün hukukçuları da bu gerekçenin haklılığı konusunda görüş birliğine varsalar, yine de bunun pratik bir sonucu olması, karar makamında olanların da gerçeği kabul etmelerine bağlıdır.
Değerli ceza avukatı dostuma telefon açtım ve sordum:
- İletinde
“derhal Yargıtay’a başvurulsun!” diyorsun, şimdi sormak istiyorum, sen bugünkü Yargıtay’a 12 Eylül’ün Askeri Yargıtay’ı kadar olsun güvenebiliyor musun?
Cevabı netti:
- Kesinlikle hayır.
Sonra devam etti:
- Ben adil yargılanma açısından bugün durumun 12 Eylül’den daha beter olduğu kanısındayım.
Bu açıklamayı da okuduktan sonra soracağınız soruyu duyar gibi oluyorum:
- Madem Yargıtay’a başvurmanın da bir anlamı olmayacak, öyleyse bu iletiyi neden yayımlıyorsun?
Efendim çağrıyı yayımlama nedenim, karardaki garipliklerden birini daha vurgulamak, ama daha ziyade, bütün garabetlerin hukuki nedenlerden değil, siyasi nedenlerden kaynaklandığının altını çizmek.
Garabet siyasi nedenlerden doğuyor. Düzelmesi ve çözülmesi de ancak siyasi irade ile olabilir.
Bu durumda hiç kimse
“Bunu düzeltmek hukukun işidir” diye bizi kandırmasın!..

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları