Kusur anayasada değil ki!...

24 Kasım 2023 Cuma

Demokrasi kavramının oluşmasında anayasa öğesini o kadar abartıyoruz ki olur olmaz zamanda ona başvuruyoruz. Nitekim Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) bir kararı üzerine patlak veren kriz de geldi anayasaya dayandı. Oysa bu durumda anayasanın bir dahli yoktu. Anayasa bu durumda ne yapılması gerektiğini açık seçik yazıyordu. AYM’nin kararına yetkili mahkeme uyacak, Can Atalay hakkında derhal tahliye kararı verecekti. 

Öyle olmayınca olay bir anayasa krizine dönüştü. Oysa ortada anayasadan doğan bir sıkıntı yoktu. Şu anda Tayyip Erdoğan’ın yaptığı açıklamadan anlaşılacağı üzere kendisi gene kendi getirdiği cumhurbaşkanı seçiminde yüzde 50+1 uygulamasını bu vesileyle kaldırmak peşinde. Tayyip Bey bu uygulamanın güçlük yarattığını ileri sürüyor. Seçimlerden sonra bu iktidarın uzun süre gitmesinin güç olduğunu vurgulamıştık. Bu gözlem doğru çıkıyor. Ama güçlükler anayasadan kaynaklanmıyor ki!... Bu durumda sayın cumhurbaşkanının anayasa itirazının bir anlamı kalmıyor. Tayyip Bey’in önündeki güçlük anayasadan değil de anayasayı tanımamaktan, uygulamamaktan kaynaklanıyor. Ama bu durum önümüzdeki dönemde yoğun bir anayasa tartışmasının yaşanmayacağı anlamına gelmiyor. 

***

AYM’nin Can Atalay kararı üzerine başlayan tartışmaların bir gerginlik yaratmaktan öte sonuç vereceğini düşünmek mümkün değil. Tayyip Bey’in kendi getirdiği yüzde 50+1 şartının değil de AKP’nin anayasa saygısından zerrece nasibini almamış anayasasızlaştırma girişimlerinin ürünü olan gerginlik ortamında Türkiye’nin burun buruna bulunduğu güçlükleri çözme zorunluluğunun tabii sonucu olan bu güçlüğün giderilmesi için AYM kararının uygulanması gerekmektedir. Yoksa anayasa değişikliğinin bir anlamı olmayacaktır. 

Sen anayasanın açık hükmünü tanımayıp onu çiğnedikçe değişikliğe boşuna bel bağlarsın. Bu durumda çıkan krizin çözümsüzlüğü daha da artırması beklenebilir. Kriz anayasadan kaynaklanmıyor ki çözüm orada olsun. Ve çözümü yanlış yerde aranan krizin AKP’nin siyaset oluşturmasını daha da güçleştireceği ve önümüzdeki dönemde karşı karşıya bulunduğu devasa sorunların karşısında bu iktidarın politika üretmekte çaresiz kalacağı açıkça görülmektedir. Son İsrail olayları iktidarların politika üretmekten aciz kalmasının nasıl beklenmedik anlarda ve yerlerde büyük kaoslar yarattığının göstergesidir.

Evet krizin çözümü AYM kararına uyulması ile mümkündür. Bunun dışındaki herhangi bir zorlama devletin erklerini kullananların birbirine rakip fiefler oluşturması ve bunların kaynağını anayasadan almayan güçler kullanarak devlet katında karmaşanın egemenliğinin pekişmesi sonucunu doğuracaktır. Karşı karşıya bulunduğu devasa sorunlar yüzünden sürekli yeni çıkmazlara saplanan ve bu yüzden sürekli rejim krizi koşulları altında olan AKP şimdi bir de kendisini her an sıkıştırma tehlikesi arz eden İsrail olaylarıyla baş etmek zorunluluğuyla karşı karşıyadır. Özde İsrail’e hiç de karşı olmayan ama sözde her an ona çatan bir politika izleyerek ortaya çıkan durumdan yararlanma peşinde olan AKP Hamas-Netanyahu çekişmesinin doğurduğu ortamın etkileriyle de uğraşmak durumundadır. 

***

Hiç kimse İsrail’de yaşananlarla AKP’nin durumu arasında bir bağlantı olmadığını söyleyemez. Sürekli sıcak para arayışında olan ve şu anda Ortadoğu’da çöp ve sığınmacı deposu konumunda olan AKP’nin bu konumundan etkilenmeyeceğini kesinlikle iddia edemez. 

Görülüyor ki AKP, aciz kaldığı sorunlar yüzünden çıkmazdadır. Böyle bir ortamda iktidarlar her an her türlü olasılığa karşı hazırlıklı olmak durumundadır. Bu durumda mart yerel seçimleri hakkında herhangi bir tespitte bulunmak güçtür. Ama ortamın her türlü gelişmeye açık olduğu görülmektedir. Türkiye’nin bu belirsiz durumda büyük Ortadoğu dengesizliğinin ortasında her an yeni dengelerle karşılaşması mümkündür. 

CHP’nin de bu ortamı iyi değerlendirecek şekilde hızla yeni oluşumlara hazır hale gelmesi gerekmektedir. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları