Oysa devlet oradaydı

14 Şubat 2023 Salı

Kimilerinin yüzyılın en büyük felaketi olarak nitelendirdikleri son deprem ile ilgili görüntüler, çaresizliği, umudu, yaşam tutkusunu, ölümü, özveriyi, vurgunu, dayanışmayı, yağmayı, velhasıl bölgede ve ülkede ne yaşanıyorsa nimet ve de illet olarak ne varsa hepsini gözler önüne seriyordu.

Acılı insanlar, bitik, yıkık veya isyan halinde bir tek çığlık halinde devleti çağırıyorlar, arıyorlar ama bulamıyorlar, bulamadıkça da daha yüksek sesle haykırıyorlardı:

-Devlet nerede, devlet!

Oysa devlet oradaydı.

Tarihimiz, tüm ulusların tarihleri gibi, bir anlamda, atalarımızın devletten çektiklerinin öyküsü olmakla birlikte, insanlarımız devleti kutsamayı her şeyin üstünde tutmayı ve gerektiğinde yaralarını saran, ona yardımcı olan bir kurum olarak görmeyi benimsemişlerdir. Kemal Tahir’in eserine yansıyan şefkatli devlet, halkın dilinde ifadesini bulmuştur:

Devlet ana.

***

Üretime, tüketime, paylaşıma, dolaşıma, eğitime, bireyin kişisel ilişkilerine, kısaca yaşama her yönüyle müdahale eden, onu her yönüyle düzenleyen, yaptırımlar uygulayan devletin ilk dönemlerde meşruiyet kaynağı Tanrısaldı. Demokrasinin gelişmesiyle bu yutturmacı da geride kalmıştır. Devletin hâkim sınıfların tahakküm aracı olduğu gerçeğinin kafalara dank etmesi üzerine bireyi devlete karşı koruyucu mekanizmalar geliştirilmiş ama bu durum devletin egemen düzenin örgütü olmasını değiştirememiştir.

Yağma ve talan ekonomisine dayalı Türkiye’nin, emperyalizm-tarikat-cemaat kalıbında örgütlenmiş siyasal İslamcı yağmacı güçleriyle koalisyonu olan iktidar da son yirmi yılda devletin bütün erklerini sivil darbe ile eline geçirerek kendi düzenini egemen kılmıştır.

AKP’nin inşaat sektörünü şişirttiği yirmi yıllık yağma ve talan düzeni (diğer sağ iktidarlar döneminde de var olmakla birlikte son yirmi yılda, büyük atakla mesafe almıştır), kendi müteahhitlerini yetiştirmiş, kendi mevzuatını oluşturmuş, kendi uygulamasını yaşama geçirmiş ve tam kendisi için hayat memat meselesi haline gelen bir seçime gidilmesinin söz konusu olduğu sırada, yüzyılın felaketi olarak nitelendirilen ve on ili vuran deprem olmuştur.

Büyük deprem olduğu anda, deprem bölgesinde ve tüm Türkiye’de AKP düzeni bütünüyle işbaşındaydı.

Düzen, yağma ve talan ekonomisiyle oradaydı.

Düzen, liyakati çiğneyen biatçı zihniyeti baş tacı eden uygulamasıyla oradaydı.

Düzen, avanta lavantacılığıyla oradaydı.

Düzen, ayrımcı, nefret diliyle oradaydı. 

Düzen, “Bana boyun eğmeyene dünyayı dar ederim!” diye parmak sallamasıyla  oradaydı.

Devletin düzeni, birbirlerini izleyen sonuncusu komisyon önünde olan imar aflarıyla oradaydı.

***

AKP’nin, devleti, tarikatçıların yağma ve talanına açan düzeni, Türkiye’yi imar planlarıyla, ihale mevzuatları ve uygulamalarıyla büyük deprem sabahına kadar

getirmişti ve o gün de 20 yıllık uygulamasının bütün sonuçlarıyla deprem bölgesinde ve bütün Türkiye’de ayaktaydı. Devlet deprem olan bütün bölgelerde, muhalif olduğunu düşündüğü bütün bireylerin, sivil toplum kuruluşlarının, belediyelerin yardımlarının depremzedelere ulaşmasını engellemek üzere kolları sıvayıp harekete geçmişti.

Devlet, depremzedelerin seslerini duyurmak üzere yardımını istediği sosyal medyanın sesini kısıp internet haberleşmesini kısıtlamak için vakit geçirmeden işe koyulmuştu.

Velhasıl Türkiye’yi 6 Şubat sabahına getiren devlet, 6 Şubat sabahı da her yerde işbaşındaydı ve deprem sırasında gördükleriniz neyse devlet de zaten oydu.

Tüm olanların devletin yokluğundan kaynaklandığını sanan depremzede vatandaş, enkaz içinde hep birlikte devleti arayarak feryat ediyordu:

-Devlet nerede?

Oysa devlet oradaydı...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları