Seçim

14 Mayıs 2023 Pazar

Sevgili,

Baldızım Zeynep, bacanağım Yılmaz ve seninle birlikte oluşturduğumuz dörtlü, bir yaşamı birlikte geçirdik, dört hayatı da zenginleştirmeye yetecek anılar edindik. Ölümlerin dörtlüyü dağıtmasıyla geride kalan Zeynep ve ben, şimdi onları bulundukları yerden çıkarıp, hem tozlarını alıyor, hem de hasret giderip, tekrar eski yerlerine yerleştiriyoruz.

Ne zaman bir seçim söz konusu olsa aklım hep bizim dörtlünün Paris gezilerinden birinde ünü Androuet’deki olay gelir. Anımsarsın, bizim malum dörtlü Paris gezilerimizin şimdi tarihini anımsayamadığım birinde, St. Lazare semtinde bulunan ünlü Androuet’ye gitmiştik. Eski peynirciler loncasının yerindeki restoranın özelliği, peynir çeşitlerinden oluşan mönüsüydü.

Masamıza oturduktan sonra bizimle ilgilenen garson yanında kocaman peynir mönüleriyle geldi ve seçimimize yardımcı olacağını söyledi.

Paris’te sevdiklerimizle birlikteydik, keyfimiz yerindeydi, gençtik garsona sizleri göstererip gülümseyerek yanıt verdim:

- Bakın bu zarif eşleri seçmeyi başarmışız, peynir seçimi onun yanında ne ki?

Garson ciddiyetini bozmadan diretmişti:

Öyle demeyin mösyö, peynir seçmek güç iştir, yanlış seçilmiş peynir boğazınızı sıkar, nefesinizi keser, sizi gırtlaklar.

Neyse yemeğimizi keyifle yedikten sonra, Stanley Kubrick’in Barry Lyndon’unu izlemek üzere en geç seansa sinemaya gitmiştik. Film başladıktan biraz sonra boğazım sıkılıyor gibi oldum, rahatsızlık hissim film boyunca sürdü, keyfim kaçtı.

Garson haklydı galiba. Peynir seçmek ciddiye alınmalıydı.

Aslına bakarsan bütün seçimler önemliydi ve ciddiye alınmalıydı.

***

Sevgili, sana bu mektubu herkesin önemi konusunda hemfikir olduğu bir seçim günü yazıyorum. Sen gideli beri, her olay bana seni hatırlatıyor. Seçim denince de yaşamımın en önemli ve en doğru seçimini hatırlamamdan daha doğal ne olabilir ki?

Seçim, yaşamın unsurlarından biri, her yaşamda birden çok seçim var. Bitmek bilmez bir seçme seçilme süreci içindeyiz. Yaşam bir seçimler sürecidir ama kendisi bir seçim değildir.

Öyle ya! Ne dünyaya gelirken soruluyor isteyip, istemediğimiz ne de giderken...

Yaşamımız ile ilgili esas soru bize hiç sorulmuyor, yalnızca ayrıntılar arasından seçim yapmamız isteniyor.

Seçim özgürlüğümüzün olduğu söylenen konularda da durum pek sanıldığı gibi değil.

Seçimdeki şıkların önceden başkaları tarafından belirlendiği hallerde kişioğlu gerçek bir seçim özgürlüğüne sahip değildir. Önce onu saptayalım.

Nedir seçmek?

Türk Dili Kurumu’nun sözlüğü şöyle tanımlıyor: “Benzerleri arasında, hoşa gideni, iyi olanı, üstün bulunanı almak ya da yararlanmak üzere bir kenara ayırmak.”

***

Burada, benzerler arasından birini çekip almak veya bir yana koymak öne çıkıyor genelde de. İnsanlar bu almak fiilinin üstünde dururken onun kadar önemli olan bırakmak fiilini görmezden geliyor. Oysa birçok benzer içinde birini aldığınızda birçoğunu da bırakıyorsunuz demektir doğal olarak. Demek ki seçmek bir anlamda da vazgeçmek oluyor. Bu durumda bir seçimin gerçek değerini ve anlamını kavramak yalnız alınanı değerlendirmekle mümkün olmuyor, yani yalnızca aldığının ne kazandırdığına bakmak yetmiyor ama aynı zamanda bıraktıklarının neler kaybettirdiğini de doğru saptamak gerek. Bu konuda nesnel bir değerlendirme ise çok güç. 

Aynı şey seçerken de söz konusu. İnsanın kusurlarını, eksikliklerini saplantılarını, önyargılarını, tutkularını seçimine de yansıtmaması imkânsız. Kişioğlu, seçiminde nesnelliğe ulaşamamasının kefaretini de ödüyor. Ama ya söz konusu seçim toplumsal olursa??? O zaman da kişioğlunun seçimindeki çarpıklığın kefaretini toplum ödüyor.

Bu gerçeği böylece kabul etmek, toplumsal yaşamda kişisel akıllılığının bireyi toplumsal ahmaklığın kefaretini ödemekten kurtaramayacağını itiraf etmek olmuyor mu?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları