- Sonbahar eylemleri vız gelir tırıs gider!
Tümcenin sahibi, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ.
Bozdağ, eylül ayında yeniden Gezi olaylarının başlayacağı, gösterilerin artacağı yönünde bilgiler geldiğini söyleyen Bülent Arınç’ın sözlerinin kendisine hatırlatılması üzerine vermiş yukarıdaki yanıtı.
“Umurumuzda bile olmaz, bize vızıltı gibi gelir bunlar” demek isteyen Bozdağ’ın sözlerine geçmeden önce, biraz Bülent Arınç’n açıklamalarının üstünde duralım.
Gezi olaylarının yeniden alevlenmesinden kimin medet umduğu, kimin çıkarı olduğu konusu bana kalırsa biraz kuşkulu.
Göründüğü kadarıyla, Gezi olayları büyük ölçüde, Tayyip Bey’in karizmasını çizdi, gerçek yüzünün ortaya çıkmasına daha yardımcı oldu, geniş kitlelerin korku duvarını aşmalarına yardım etti, gençlerin apolitiklik uyuşukluğundan bir nebze olsun sıyrılarak, birey olarak kalmakla birlikte, kollektif kurtuluş yolunu aramak gibi zor bir çözümü aramaya koyularak kimi umutları yeşertmelerine yol açtı. Kısacası bütün bu açılardan hem AKP’yi hem de Tayyip Bey’i epeyce sarstı.
Ama hepsinin bu kadar olduğunun, bunun azımsanmamakla birlikte fazla abartılmaması gerektiğini de görmek gerek.
Tayyip Bey ilk şoku atlattıktan sonra, kendi gerginlik politikasının doğrultusuna Gezi’yi oturtabileceğini ve bunu çıkarları doğrultusunda kullanabileceğini gördü.

Bu durumda Arınç’ın açıklamalarını doğru okumak ve sonbaharda yeniden Gezi eylemleri yapılmasından kimin yarar sağlayacağını, dolayısıyla böyle bir tırmanışın ardında kimlerin ya da kimin aranması gerekeceğini doğru değerlendirmek gerek.
Gezi gerginliğini bir süredir Tayyip Bey, genelde kendi kitlesinin saflarını sıklaştırmak için kullanırken yerel ölçekte de, gösterileri Beyoğlu’nun dokusunu değiştirmek, oradaki yeme içme sektöründeki esnafı dize getirmek, bu alanda baskıyı artırmak yönünde kullanmaktadır.
Beyoğlu’nda polisin gösterilere “müdahale ediyoruz” bahanesiyle içki içenleri taciz, hatta daha da ileri giderek darp etmesi fiilini bu şekilde okursak, olayları daha kolay anlayabiliriz.
Bülent Arınç’ın açıklamalarına bu açıdan bakınca, Bekir Bozdağ’ın meydan okumasının içeriğini de daha rahat kavramak mümkün oluyor.
Ama burada biraz durmak ve soruyu sormak gerekiyor:
Bozdağ haklı mı? Acaba onlar için sonbahar eylemleri vız gelir tırıs gider mi?
Eğer olayları yalnız Gezi ile sınırlı görürseniz haklı olabilirler.
Ama unutmayalım ki, sonbahar başka olaylara da gebe.

Ekonomik olarak bütün dünyayı tehdit eden krizin, sıcak para bağımlılığı yüzünden çok kırılgan olan Türkiye üzerindeki etkileri tahmin edilen boyutları aşabilir.
Kürt sorunu şimdilik her ne kadar seçimler sonuna kadar eylemsizlik doğrultusunda uyuklamaya bırakılmış gibi görünüyorsa da balayı sanılandan önce sona erebilir.
O zaman ortaya çıkacak olan sorunlar vız gelip tırıs gidecek türden olmayacaktır.
Kimse yukarıdaki satırların gözlem olmayıp özlem olduğunu sanmasın.
Böyle bir özlem, kaptanın tahakkümünden kurtulmak isteyen yolcunun, okyanus ortasında geminin batmasına bel bağlaması kadar budalaca olur.
Boyutlarını düşünmenin bile insanın tüylerini diken diken ettiği bir ekonomik kriz yalnız iktidarı değil, başta yoksul kesimler ve ekonomik olarak zayıf kuruluşlar olmak üzere herkesi etkileyecektir.
Kaldı ki, ekonomik çıkmazların özgürlüğe giden gelişmelerden çok faşizme çanak tuttuğu sıkça görülmüştür.
Kürt sorununun demokratik çözüm yerine yeniden bir çıkmaza saplanması ise bütün ülkeyi, kuşaklar sürebilecek bir badirenin içine atabilecektir.
Bunları görüp, olmalarını temenni etmemek başka bir şeydir, sonbahar fırtınasının öyle pek vız gelip tırıs gidecek türden olmadığını doğru teşhis etmek başka bir şey.