Arif Kızılyalın

Baz istasyonu ile darbe!

12 Eylül 2015 Cumartesi

Eskilerin bir sözü vardır, “Pırasadan tüfek, keçi pisliğinden saçma, gel sen bu işe şaşma...” diye. 35 onurlu tribün evladının yargılandığı çArşı davası da bu Anadolu deyişiyle özdeşleşti. Evet, görünen o ki, birileri(!) Gezi Parkı eylemleri zamanında, “halkçı” söylemler atıp yeşili, doğayı, haklıyı savunan Beşiktaş tribün grubu çArşı’yı cezalandırmak istemiş. Yüce yargı da bu “kapris”e boyun eğmiş. Yoksa, zorlama fezleke, uydurma delil ve toplama iddianame ile şekil kazanan bu dava seneyi devriyesine yaklaşmazdı.
Ancak sistem de yanlışını anlamış olsa gerek, geri adım attı. Zaten, Yargı-çArşı buluşmalarının 3. duruşmasında iddia makamının örgüt ve darbe suçlamalarını geri çekmesinin başka açıklaması olamaz.
Gerçi, Prof. Ersan Şen ve davanın ağır topu avukat Ali Rıza Dizdar’ın, “En iyi savunma hücumdur” anlayışı ile iddianameyi delik deşik etmeleri de seyri sanıklar lehine değiştirdi. Ali Rıza Dizdar’ın, “Eğer yeşili, doğayı, çevreyi korumak için Taksim’e çıkmak suçsa, dönemin valisi Hüseyin Avni Mutlu da Twitter’dan yaptığı paylaşımla bu suça iştirak mi etmiş oluyor” sözü, ardından Ersan Şen’in, “Eğer bu suçlamaları işletirsek ülkede 50 milyon kişiyi tutuklamak zorunda kalırsınız” lafı, hem savcıyı hem mahkeme heyetini etkileyen konuşmalardı. Elbette, Şen’in, savcılık iddianamesindeki, “Baz istasyonlarından alınan raporlara göre adı geçenler ilgili gün ve saat Taksim civarındaydı” şeklindeki suçlamaya verdiği, “Müvekkilim o gün Taksim’de değil de Gaziosmanpaşa’da olsaydı darbecilik ya da örgüt kurmakla suçlanmayacak mıydı, hani gezme, bulunma ve iletişime ilişkin anayasal haklar, böyle gayrı ciddi suçlama mı olur” yanıtı, belki de beraat adına atılan en büyük goldü.
Heyetin eli seçimler dolayısıyla karara gitmemiş olabilir ama 29 Aralık’taki mahkemenin sonucu şimdiden bellidir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tasarruf diye diye 15 Mayıs 2024
Olimpiyata giderken! 14 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları