Arif Kızılyalın

Evetle uyu evetle uyan!

21 Mart 2017 Salı

Malum, siyaset iklimindeyiz. 16 Nisan’daki referandum öncesi, iktidar güdümündeki tek adam sevdalıları ile CHP’nin önderliğini yaptığı, demokrasi sevdalıları ciddi bir ‘evet-hayır’ yarışına girişmiş durumda.
Gerçi rekabetten bahsetmek olası değil. Çünkü bir taraf, devlet imkânları dahil her türlü ‘nimet’ten faydalanadursun, hayırcılar bir yandan malum saldırganlardan canlarını kurtarma telaşı yaşarken bir yandan da niçin ‘hayır’ denmesi gerektiğini vatandaşa anlatmaya çalışıyor. Böyle olunca da ortaya felaket bir eşitsizlik çıkıyor.
Geçenlerde, üstelik CHP’nin yüzde 80’lere varan oy aldığı Kadıköy’de gözlerimle gördüm bu adaletsizliği. CHP ve AKP, araçlarını semtin alışveriş yaptığı halk pazarının yanına çekmişler. Gerçi CHP dediysem, üzerinde parti logosu yok, sadece sevimli bir kız ve güneşe benzeyen ‘HAYIR’ pankartından anlıyorsunuz minibüsün CHP çıkışlı olduğunu. Derken şov başladı. Araçlardan büyük olanının ‘Dombra’ ezgili müziği kulakları sağır edercesine sürekli yayındaydı, muhafet ise saygılı, rakibin ara vermesini bekledi. AKP ara verince, insanları rahatsız etmeyecek volümde açtılar müziği. Ama polis gelip kimi uyardı? Elbette CHP’lileri!
Şimdi eğri oturalım doğru konuşalım. Orası Kadıköy. Aykurt (Nuhoğlu) Başkan istese, evetçi minibüse ilçeyi dar edemez mi, ceza üstüne ceza keserek! Ama o tarafsız davranıyor. Peki ya, Fatih, Bahçelievler, Üsküdar, Beykoz, Ümraniye’de durum böyle mi? Geçtim Belediye’nin türlü engelini, hayır bildirisini elinize aldığınızda polis tutukluyor, punduna getirip!

***

Gelelim, bizim sahalara! Dün Haliç Kongre Merkezi’nde 2. Futbol Zirvesi adı altında bir organizasyon vardı. İlki geçen yıl yapılmış, Türkiye’deki mevcut spor ve futbol yasasının revize edilmesi gündeme gelmişti. Eksikleri vardı ama futbol için adımlar atılmıştı.
Ne yazık ki, Vakfın 2. Futbol Zirvesi siyasi şova dönüştü dün. Salonun boş kalma ihtimaline karşı, AKP’nin il örgütünden destek alınmış, ilçe yöneticileri ‘rica’(!) ile Haliç’e çağrılmıştı. Keza, TFF’nin birçok kurumu da ‘mecburi’ katılım şartı koşmuştu paydaşlarına, hatta Sakarya’dakilere bile!
İyi çalışılmış! Gerçekten de Sayın Cumhurbaşkanı’nın zirveyi ziyaret ettiği saatlerde, salonda adım atacak yer yoktu.
Ancak, futbol için acı olanı, Erdoğan’ın Haliç’ten ayrılır ayrılmaz salonun dağılması, onca maliyetli ve kaliteli davetlinin boş koltulara konuşmasıydı.
İşin asıl üzücü tarafı ise siyasi şovun görüntü boyutunu da aşmasıydı!
Öncelikle, madem bu organizasyonun adı “Futbol Zirvesi” ve futbolun sorunları masaya yatırılacak, o zaman işi referanduma, siyasete getirmemek lazımdı!
Ama, nerede! Konuşmalarda muhalefet için ‘emekli olsunlar’dan girildi, hayırcılar için ‘holigan’ benzetmesinden çıkıldı! Hele, futbolun patronunun konuşmasını, “17 Nisan sabahı evetle uyanmak istiyoruz” diye bitirmesi sanıyorum siyasetin zirve yaptığı enstantaneydi!
Zirvedeki siyasi boyut bunlarla da sınırlı kalmamıştı. Orada bulunmayı hak ettikleri halde 2. Futbol Zirvesi’ne davet edilmeyenler sanırım spor dünyasında bazılarının nasıl ötekileştirildiğini, camianın nasıl bölündüğünü kanıtlamaya yetti.
Örneğin DSP Hükümeti’nin Spor Bakanı Erdoğan Toprak yoktu davetliler arasında. Üstelik Toprak, Beşiktaş’ın eski Asbaşkanı’ydı, ama CHP’deki görevi onu yasaklı listeye sokmuş!
Keza, eski FIFA Kokartlı hakem Selçuk Dereli de davet edilmemiş. Çünkü kendisi şu an CHP Çankaya İlçe Başkanı, kazara ‘hayır’ falan derler diye korkulmuştu galiba! Yoklara baktım, eski TFF Başkanı Kemal Ulusu da çağırılmamıştı. Galiba onun suçu da, ‘koyu’ bir Atatürkçü olmaktı! Liste uzar, ama gereği yok!
Görüldüğü üzere, referandum öncesi iktidar topuyla tüfeğiyle ‘evet’e yüklenmiş durumda.
Halk pazarından, spora kadar tek ses isteniyor. Aykırı sese, tahammül bile edilmiyor, ya holigan oluyorsunuz, ya jübile zamanı gelmiş sporcu!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tasarruf diye diye 15 Mayıs 2024
Olimpiyata giderken! 14 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları